bölüm on beş.

123 19 11
                                    

O sabah her zamanki gibiydi. Chanyeol unutmak istediği ama bir türlü yapamadığı birini özlediği için hala bok gibi hissediyordu.

Yatağından kalkan Chanyeol, sabah 6:33 kadranını taşıyan duvar saatine baktı. Şansına henüz erkendi. Alarmını önceden kurmayı unutmuştu. Geç uyanmayı yarı yarıya bekliyordu.

Yüzünü ovuşturan Chanyeol, komodine uzanıp telefonunu aldı. Ekranı açtığında, 12 cevapsız arama, 16 mesaj gibi bildirimleriyle karşılaştı.

Chanyeol kaşlarını çatmış bir şekilde saatlerine baktı ve hepsinin de sabah dört civarında geldiğini gördü. Ardından mesajlarını kontrol etti.

Sabah 4:03

Chanyeol, lütfen benimle evimin yakınındaki markette buluş.

Chanyeol???

Cidden buna pişman olacaksın

Sabah 4:04

Chanyeol!

Uyan!

Havalimanına gitmemiz gerekiyor!

Mesela hemen şu an!

Chanyeol chanyeol uyan!

Bunu sana sadece metin aracılığıyla söyleyemem

Tanrım

Çok uykuluyum

Çok üzgünüm

Galiba bu mesele yarını bekleyecek

Chanyeol çok üzgünüm

Çok üzgünüm

İyi geceler

Chanyeol, Kyungsoo'nun neden bahsettiği hakkında hiçbir fikri yoktu ama içinde kötü bir his vardı. Bir an unutmaya çalışarak okul için hazırlanmaya gitti.

Ama aklını Kyungsoo'nun mesajlarından alamıyordu. Kyungsoo ve Jongin onun sınıf arkadaşları değildi, bu yüzden hala buluşabilmek için öğle yemeğine kadar beklemesi gerekiyordu. Gün boyunca zihni, Baekhyun yokken daha da güçlenen o kötü bağırsak hissi ile birlikte mesajlarında dolaşmaya devam etti.

"Chanyeol," Luhan mola sırasında ona seslendi. Daha uzun olan, kulaklıklarını çıkararak omzunun üzerinden baktı. "Baekhyun hakkında bir haber var mı? O çok uzun zamandır yok."

O zaman Chanyeol, Kyungsoo'nun bahsettiği mesajların baştan beri Baekhyun hakkında olabileceğini fark etti. Sesi titreyerek, zayıf bir sesle, "Hiçbir fikrim yok," diye yanıtladı ve geri döndü, gözlerini kapadı ve kendini müziğine boğdu.

O öğle yemeği saatinde Chanyeol; Kyungsoo, Jongin ve Sehun ile görüşmek için kafeteryaya gelemedi. Koridorda sürüklenirken ayakları ağırlaşmış gibiydi ve sadece Luhan sayesinde sınıftan çıkabilmişti.

Kafeteryaya vardığında Chanyeol'ün gözleri her zamanki masalarında oturan arkadaşlarına takıldı. Gergin görünüyorlardı ve her zamanki gibi kabadayı görünüşleri yoktu.

Endişesini yutan Chanyeol kendini masaya doğru sürükledi.

"Hey millet," Luhan, masalarının üzerinde beliren iç karartıcı atmosferi hissederek zayıf bir şekilde selamladı. "Merhaba Luhan, merhaba Chanyeol." Jongin zorla gülümseyerek karşılık verdi.

"H-Hey millet," Chanyeol de sonunda konuştu. Üçü ciddi ifadelerle ona baktı.

"Hadi otur?" Luhan, Chanyeol'e elini koyarak oturması için ısrar etti.

"Chanyeol," Kyungsoo bir kağıt parçası tutan elini ona doğru uzatırken konuştu. "Üzgünüm, bu öğle yemeğini mahvedecek ama bunu görmelisin."

Chanyeol kağıdı elleri titrerken aldı ve yavaşça açtı.

Sevgili Chanyeol,

Donmuştu, Kyungsoo, Sehun ve Jongin'e bakarken gözleri umutsuzluk içinde genişlemişti, sessizce destek için yalvardı, ama onlar da kasvetli ve üzgün görünüyorlardı, aynı zamanda onun ihtiyaç duyduğu şeye ihtiyaç duyuyorlardı. Başka seçeneği olmayan Chanyeol gözlerini tekrardan kağıda indirdi.

Bütün gün bir mektup yazmaya çalıştım, yeterince samimi görünmedikleri için her birini fırlattım. Yani burada, bu benim son denemem olacak. Duygularımı koyu mürekkeple ve olabildiğince gerçek yazacağım. Sen bunu hakediyorsun.

Geliştirme şeklimiz, yaptığımız şeyler ve ilişkimizle birlikte çok spontaneydi. Birbirimizi aslında yıllardır tanıyorduk ama bu noktaya geleceğimizi hiç tahmin etmemiştim.

O gece söylediklerim doğruydu. Seni seviyorum. Birlikte geçirdiğimiz zamanın bu kadar kısa olması çok saçma ama hiç kimse için bu kadar güçlü duygular hissetmemiştim.

Ve bunun gerçekten aşk olduğunu bilmem çok saçma ama bunun sadece basit bir köpek yavrusu aşkı, sadece bir tutku olduğu konusunda kendimi kandırmaya devam ediyorum. Akrabalarımla Amerika'ya gitme kararı aldığımda kendime bunu söyleyip durdum. Kardeşim orada tedavi olacak. O gece sana gelmeden önce bu kararı verdim ve bu kararı almak benim için çok güçtü..... her zaman öyle olacak. Uçağıma tam anlamıyla üç saat kaldı ve şimdi seni, Kyungsoo, Jongin, Sehun ve hatta Luhan'dan ayrılma kararımdan her zaman pişman olacağım.

Ama artık geri dönemem. Şimdi değil, Kız kardeşimin yaşama şansı varken. Onu seni sevdiğim kadar seviyorum ve onu bundan mahrum bırakamazdım.

Bu bir veda, Chanyeol. Artık geri gelmeyeceğim. Lütfen devam et ve beni unut, ben de aynısını yapacağım. Kendimi bunun sadece bir köpek yavrusu sevgisi olduğuna ikna etmeye devam edeceğim ve sende de kendini ikna edeceksin. Böylece birbirimizi çabucak unutacağız. Anlaşıldı mı? Kendine benim gibi tam bir pislik olmayan uygun bir sevgili bul. Aslında, benim gibi olmayan birini bul. Kendine iyi bakarsam güzel olur.

Seni seviyorum Chanyeol. Güle güle.

-Baekhyun

Chanyeol'ün yüzünden yaşlar süzüldü ve ona çok fazla acı çektiren şey de bununla beraber yere düştü. Göğsünde bir ağrı oluştu, boğazında boğularak hıçkırıklara dönüşene kadar büyüyordu.

Chanyeol elindeki kağıdı buruşturarak ayağa kalktı.

Kyungsoo da ayağa kalktı ve elini tutmak için uzandı. "Çok üzgünüm, Chanye-"

Uzun olan elini salladı. "Kendini suçlama. Biz hatalıyız. Birbirimizi yeterince sevmemişiz." Çantasını alıp uzaklaştı.

"Yah, Chanyeo!!" Luhan ayağa kalkıp omzunu tutarak bağırdı ama öfkeyle yana itildi. Sehun, Luhan'ın omuzlarını kavradı. daha fazla tökezlememesi için.

Jongin peşinden koştu. "Hey dostum, lütfen. Chanyeol-"

"Sadece beni yalnız bırak!" öfkeyle bağırdı.

Bunun üzerine Chanyeol, arka planda arkadaşlarının onu çağıran sesleri yankılanırken akan gözyaşları yüzünden kör olarak kafeteryadan çıktı.

------------

ç/n: ben baekhyun'un gitmesini mantıklı buluyorum, birisinin yaşamı söz konusu
ama düzgün bir şekilde veda edebilirdi, yüz yüze iken

onun için / chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin