"Oğlumla evlenmek için can atmanız beni onurlandırdı fakat onu azıcık tanıyorsam ikinizle de evlenecek. "
Namjoon bunu söylerken ciddiydi.

Jeongguk'u tanıyordu. Onu kızdırmak için yapmayacağı şey yoktu. İkisi ile evleneceğini söylediyse evlenirdi.

Tabii, bu olanlara Hoseok'un da söyleyecek iki çift lafı vardı. Başkan Namjoon'a inanamıyormuş gibi burun kıvırmıştı.

"Sen baya genişsin be Başkan. Farkında değilsin galiba, oğlun futbol takımı kurar gibi eş seçiyor. Bir de gidip sırtını sıvazla istersen. "

Başkan Namjoon omuz silkmişti. Rahatlık ya da başka bir şeyle alakası yoktu bunun. Üstelik... Jimin ve Taehyung bu durumdan rahatsız gibi değildi. Şimdiden 'Ben evleneceğim. ' yarışına girmişlerdi.

"Normal şartlarda size yardım etmek için elimden geleni yapabilirdim. Fakat oğlumla aram kötüyken daha da kötüleşmesini istemiyorum. Üstelik arkadaşların zorla evleniyor gibi durmuyor. Yani... Başkalarına zarar vermediği sürece Jeongguk'un tüm kararlarına saygı duyacak ve arkasında olacağım. Bir de şunu hatırlatmadan geçemeyeceğim, artık Jeongguk bu gezegen de benden daha çok söz hakkına sahip. Yani bu konuda ben de dahil, kimse size yardımcı olamaz. "

Böylece herkes susmuş ve kendini dinlemişti. Hoseok arkadaşlarının bunu kabul etmesini istemiyordu. Jackson neden ikisi ile birden evlenmek istediğini düşünüyordu. Seokjin, Namjoon'un Jeongguk yüzünden daha fazla üzülmesini istemiyordu. Namjoon oğlu ile arasını iyi tutma çabasındaydı.

Jimin ve Taehyung ise Jeongguk'u ikna etmenin planlarını yapmaya başlamıştı.
Artık bakışları rekabet doluydu. İkisi de buraya meraklı değildi. Sadece bir birlerine olan inatları, her konuda yarış başlatmalarına neden oluyordu.

Ve bu, şimdiye dek girdikleri en büyük yarış olacaktı. Her ikisi de Jeongguk'u kazanmak için gerekirse, büyük şeyler feda edecekti.

....

Jimin...

Taehyung çok değişik bir insandır.

Her zaman öyleydi.

Gecenin bir yarısı "Günaydın." diyip sabah "İyi geceler. " diyebilir.
Yazın kalın montlar giyip, kışın şortla da gezebilir mesela.
Kısacası Taehyung'un ruh sağlığı, dünyanın iklim şartları yüzünden bozulan dengesi gibidir. Ne zaman yağmur yağacağını, güneşin çıkacağını ya da yaprakların solacağını asla bilemezsin.

"Ne bakıyorsun? "
Söylenişini duyunca bakışlarımı ve düşüncelerimi ondan çekerek önümde ki kitaba odaklamıştım.

Bilmediğimiz bir gezegendeydik, üztüne gezegenin kralı ikimizle birden evlenmek istiyordu. Ve Taehyung tüm bunların içerisin de odanın ortasına bağdaş kurarak oturmuş, gözlerini kapatmış, değişik kelimeler tekrar ederek meditasyon yapıyordu. Ve benim ona bakmamdan rahatsızlık duymuştu.

"Hisset, vücuduna giren oksijeni hisset."

Gözlerimi kapatarak dudaklarımı bir birine bastırmış ve sinirlerim bozulduğu için kıpırdanmıştım. SAATLERDİR UZAY GEMİMİZDEN GETİRDİĞİM KİTAPLARI KURCALIYOR, JEONGGUK'A muhtaç kalmadan gidebilmenin yollarını arıyordum ve o meditasyon zırvalığı yüzünden beni rahatsız ediyordu.

Her ne kadar Jeongguk'u ikna etmem gerektiğini bilsem de bir yandan araştırmayı da bırakmıyordum. En azından deniyordum...

"Huzuru, dinginliği dinle Taehyung. "

"Ne zaman bitecek bu meditasyon? "
Yine dayanamayarak sesimi çıkardığım da beni duymazdan gelmiş ve içine derin bir nefes çekmişti.

"Duyma Taehyung, kötü sesleri duyma. Güzel bir nehrin kenarındasın şimdi. Rüzgar hafif hafif tenine vuruyor. "

Purple Planet (VMİNKOOK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin