🍂Bölüm~4🍂

En başından başla
                                    

"Sen al kendine güzelim, benim canım istemiyor" dediğimde endişeli bakışları yüzümü turluyordu. Ahsen'in az çok Leyal'a olan hislerimden haberdar olduğunu biliyordum. Fakat yıllardır susmayı seçmişti, ne Leyal'a bir şey demiş, ne de benimle konuşmuştu. Belki de her şeyi oluruna bırakmak istemişti, bilemiyorum. Bildiğim tek şey var o da böylesinin herkes için daha iyi olması gerçeğiydi.

"Abicim ama iki gün olacak neredeyse boğazından bir şey geçmiyor, uyumuyorsun. Yetmezmiş gibi sigara zehrinden de vazgeçmiyorsun." ağlamaklı çıkan sesiyle elimi havalandırmış, kısalıktan dolayı yüzüne dökülen kahve saçlarını kulağının arkasına doğru iteklemiştim.

"Bana bir şey olmaz canımın içi, merak etme. Biraz çıkıp hava alsam yeter bana" elim hâlâ saçlarındayken tutuşumu sıkılaştırmış, sonraysa dudaklarımı alnına bastırdıktan sonra tekrar konuşmasına izin vermeyerek hastanenin bahçesine doğru ilerlemeye başlamıştım.

Çıkar çıkmaz sigara paketini ve zippoyu ceketimin cebinden almış, hiç düşünmeden sigarayı ateşleyerek dudaklarıma götürmüş, kocaman bir soluğu içime alarak ciğerlerimi zehirlemiştim.
Sigarayı içerken yürümeye başladığımda dikkatimi çeken şeyle adımlarımı yavaşlatmak durumunda kalmıştım.

"Ben yapamam baba, bu kadarı çok fazla, bunu benden istemeye hakkın yok" Yekta'nın sinirli sesi kulaklarıma dolduğunda neyden bahsettiğini anlamasam da yanlış olduğunu bile bile konuşmanın devamını dinlemeye karar kıldım.
Yekta ise karşı tarafı dinlerken sinirle ellerini oynatıyor, ileri geri volta atıyordu.

"Kız kör olmuş dediler, kulaklarımla duydum, nesini anlamıyorsun yaaa" diye bağırdığında damarlarımda dolaşan kanın hızlıca beynime sıçıradığını hissediyordum. Leyal'den bahsediyordu pezevenk herif!

"Sen arkadaşına söz verdin diye ben ömrüm boyunca kör bir kızla uğraşamam. Tamam hoşuma gittiğini söylemiştim ama o zaman kız görüyordu" en son kurduğu cümle artık sabrımın taşmasına neden olan son cümle olduğunda elimdeki sigarayı hızlıca yere atarak ayağımla üstüne basarak ateşini söndürmüş, sonraysa bir hışımla Yekta'ya taraf atılarak yumruğumu suratına geçirmiştim.

"Noluyor beee" inleyerek bağırdığında telefonu elinden kayarak yerle bütünleşmişti. Bense güvenliğin dikkatini çekmemek için onu yakasından kavrayarak sürüklemeye başlamıştım.

"Napıyorsun sen," hâlâ yumruğun şokunu atlatmamış olmalı ki sesi tutuk geliyordu. Ben ise onu hiç dinlemeden hastanenin arka bahçesindeki köşe duvarların birine yaslamıştım.

"Bana bak şerefsiz herif, eğer seni öldürmemi istemiyorsan siktir olacaksın Salih amca ve Leyal'in hayatından ve de o orospu çocuğu gibi ettiğin lafları bir daha duymayacağım. Yoksa andım olsun ki kör olmak nasıl bir his bizzat yaşatırım sana" kavradığım yakasını sertçe duvara çarptığımda yerinde sendelese de düşmemişti. Zira yapılı bir vücudu vardı, normal şartlarda kapışsak bu kadar kolay alt edemezdim onu. Şimdi hem ben yaralı kaplan edasındaydım, hem de o ansızın gelen yumruğun mahmurluğunu atamamıştı üstünden.

"Anladın mı?" diye bağırdığımda tükürüklerim yüzüne sıçramıştı ama bunu umursadığımı hiç sanmıyorum.

"O eline koluna sahip çık önce, adam gibi konuş bir şey söyleyeceksen." Verdiği cevabı duyduğumda dişlerimi sıkıyordum kırarcasına. Adam olmayan biri adamlığımdan yakınıyordu ne ironiydi ama. Şu an onu yumruklarımla öldürmek istesem de, Leyal'in yanında olmak için başıma iş açmak istemiyordum. O yüzden mantığımla hareket etmek için gayret ediyordum.

"Adam olanlarla adam gibi konuşuyoruz eyvallah, benim tepemin tasını attırma da siktir git buradan" parmağımı ona doğru uzatarak ileri geri hareket ettirdiğimde gözlerini baysa da bir şey dememiş, yakasını düzelterek burnundan akan kanı silmişti eliyle. Sonraysa hiçbir şey demeden yanımdan uzaklaşmıştı.

DİLEM  (Tamamlandı 🪻)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin