"Bana bak" dedim sakince bu kez. "Kaldır o kafanı" dediğimi yapmadı.

"Bakta sevdiğini söylediğin insanları ne hale getirdiğini iyi izle."

Gözümden akmaya hazır olan yaşlarımı tutan tek şey sinirimdi.

"Bak beni soktuğun hale bak" dedim ve ona doğru bir adım attım.

"Hiç bir şey bana, ona bunu yaşatmakta seni haklı çıkaramayacak. Bu yaptığını hiç bir zaman unutmayacağım, unutturmayacağım. Beni, Ateş'i hatta Yade'yi getirdiğin bu hali sana da hiç bir zaman unutturmayacağım. Ama asıl neyi hiç bir zaman aklından silemeyeceksin biliyor musun?"

Parmağımla omzundan hafifçe ittirdim. "Tüm yaptığın bu şeylerin sebebi masum bir sevgiydi. Bana 2 günde yaşattığın psikoloji, Ateş'e verdiğin fiziksel zarar, Yade'nin hiç bir suçu yokken ona yaşattıkların, yaptığın imaların, hiç bir şekilde oturup beni hiç bir zaman dinlememen, bunların tek nedeni benim 6 yıl boyunca bir adama verdiğim masum bir sevgi."

Başımı iki yana salladım. "Hiç bir şekilde bu yaşattığını hak etmediğini, hayatın boyunca unutamayacaksın ve bu çektirdiğinin acının pişmanlığıyla yaşayacaksın. Ve işin kötü yanı içten içe bunu hem şimdi hemde tüm hayatın boyunca bileceksin. Senden bu sevgiyi gizlememin tek nedeni senden korktuğum içindi. Bunu hep bilecek ve beni haklı çıkarmanın pişmanlığıyla bir kez daha eğeceksin başını."

Susmam için bir uyarı niyetiyle tuttuğu kolumu hafifçe sıktı, Yalçın.

"Dua et, dua et ki ona bir şey olmasın."

Son sözlerimide söyleyip yüzüne son kez baktım. Zaten sözlerimden sonra burada daha fazla durmadı. Tek bir şey söylemeden yüzünde ki pişmanlığıyla hızla yürüyerek koridordan ayrıldı.

"O nerde?"

Aniden Kutay'a dönüp bu soruyu sorduğumda şaşkınca bana bakan kalabalığa bir göz gezdirdim. Tanju amca, Eris, Esin, Ateş'in annesi çıt çıkarmadan bana bakıyordu.

"İçerde şimdi yaralarına pansuman yapıyorlar kızım. Doktor iyi olduğunu söyledi. Tomografi sonuçlarını bekliyoruz."

Beni yanıtlayan kişi Kutay değil Tanju amca olmuştu. Kafamı ona çevirdiğimde yüzünde ki şaşkınlığı fark ettim. Göz göze geldiğimizde kararsızlıkla sordu.

"Bunu oğluma, Karan mı yaptı?"

Sorarken sesi titremişti. Sorusu üzerine yavaşça gözlerimi örttüm. Ona söylememişlerdi. Tepkim ona cevabını verirken tökezlediğini hissettim.

"Benim oğlum şu an içeride baygın bir şekilde yatıyor. Ona saldırdıklarını söylediniz bana! Aldığı darbelere karşı dayanamayarak bilincini yitirmiş bir şekilde içeride! Ve siz bana bunu kardeş gibi gördüğü insan mı yaptı diyorsunuz!"

Her bir kelimesine bastıra bastıra konuşmuştu. Bakışları artık bende değil muhtemelen onu hastaneye getiren Kutay ve Eris'teydi. İkiside oldukça mahçup bir ifadeyle konuşmaya çalıştı. Ama kem küm etmeden ileri gidemediler.

"Şey, biz, özür dileriz, o an, söyleyemedik, biz, nasıl oldu, ne oldu anlayamadık bile."

Yine de Eris, Kutay'a göre daha mantıklı bir açıklama yapabilmişti. Tanju amca yüzünde ki sinirli ifadesini korurken ağzını aralayıp bir şeyler söyleyeceği sıra Ateş'in bulunduğu odanın kapısı açıldı. Ve herkesin dikkati bölündü.

İçeriden çıkan doktor ve hemşireye sanki dünyanın en değerli madeniymiş gibi yapıştım. Bir şeyler söylemeleri için gözlerinin içine baktım.

Abimin Kankası || TextingOnde histórias criam vida. Descubra agora