III

32 6 7
                                    

Bu sessiz ve huzurlu ortamı kendilerine doğru gelen bir füze bozdu. Kaldıkları yere atılmıştı. Düşman artık beklemiyordu. Aki ve Himeno kaldıkları yere ilerlediler.

Geldiklerinde birçok yaralı vardı. Üç tane atılmıştı birincisi silah teçhizatının olduğu yere, ikincisi askerlerin kaldıkları yere, üçüncüsü ise nöbette olan askerlerin olduğu yereydi. Aki ve Himeno bunu nasıl bileceklerini düşünürken aynı zamanda etraftakilere yardım ediyorlardı.

Bu üç atıştan sonra başka hiçbir şey gelmemişti. Himeno sabırla bekliyordu ama görünürde bir şey yoktu. Sonunda geri kaldıkları yere döndü. Döndüğünde Aki hızla gelip "Aramızda hain olduğunu anlamışsındır herhalde." dedi. Himeno sinirli bir şekilde başını salladı. "Anladım fakat önemli olan kim olduğu." dedi. Sesinden sinirini yatıştırmaya çalıştığı belliydi. Aki "Hızlıca bulacağım." diyerek Himeno'nun yanından ayrıldı. Himeno içinden "Umarım!" dedi ve bir sigara yakarak plan yaptıkları yere döndü, bu her kimse oraya da gelecekti çünkü bir sonraki hamlelerini karşı tarafa bildirmesi gerekiyordu.

Himeno, yaptıklarını planları buruşturup attı yanındaki komutanlar şaşkınlıkla ona bakarken. Sonunda içlerinden biri şaşkınlığını yenip "Albay Himeno neden bunu yaptınız?" dedi. Himeno ona sert bir bakış fırlattı ve "Sizce bilinen bir plana ihtiyacımız var mı!?" dedi kendinden emin ve sert bir tonda. Ona şaşkınlıkla bakıyordu yanındakiler. İçlerinden siyah saçlı olan kız sordu. "Ne demek biliniyor ? Karşı tarafın bunları bilmesine imkan yok çünkü bizim askerlerimiz bile bilmiyor." dedi. Himeno iç çekti ve "Haklısın, askerlerimiz bile bilmiyor." diyerek bir şeyi ima etmeye çalışırcasına tekrar etti siyah saçlı kızı. Saçları beyaz olan kadın "O zaman aramızdaki hainin kim olduğunu düşünüyorsun?" diye sordu. Sesi çok sakindi. Himeno "İşin aslı hiçbirinizin olduğunu düşünmüyorum, bizi dışarıda dinleyen bir asker de olabilir bu." dedi. Pembe saçlı oğlan kafasını sallayarak "Öyle olmalı. Aramızda bunu söyleyecek biri olduğunu sanmıyorum." dedi. Buna karşılık Himeno da onaylama anlamında kafasını salladı, herkesi yeni bir plan yapmaya davet etti böylece ortamdaki o şüpheci hava azda olsa dağılmıştı.

Plan yapılmış ve herkes dağılmıştı. Himeno ise kontrolleri yapıyordu. Güneş yavaş yavaş batıyordu. Himeno da güneş gibi acele etmeden eksikleri ve hasarı kontrol ediyordu, bu kadar yavaş hareket etmesinin sebebi onların saldırmayacaklarından emin olmasıydı. Himeno kontrol yaparken yanına Aki geldi ve "Buldum." dedi sessiz ve monoton bir tonda. Himeno'nun bir anda gözleri patlamıştı çünkü hem Aki iyiydi hem de hain bulunmuştu.

Himeno ve Aki içlerinde hain olduğunu anlayınca Aki haini bulmak için yanından ayrılmıştı ve o zamandan beri de onu görmüyordu. Ona söylediği "Bulacağım!" kelimesinden başka bir şey değildi. Bu da Himeno'yu endişelendirmişti.

Aki Himeno'nun bu sevinci karşısında onu uyarmış ve belli etmemesini söylemişti. Himeno özür diledi ve "Peki kim?" diye sordu. Aki önce içini çekti ve "Violence Fiend." dedi. Himeno gerçekten şaşırmıştı çünkü o çok kibar, nazik ve sadıktı. Barış yanlısı biriydi, gerekmedikçe kimseye vurmazdı bile, Himeno hala inanamıyordu. "Emin misin?" diye sordu Aki'ye. Aki kafasını olumlu anlamda sallayıp "Kesinlikle!" dedi. Himeno biraz daha bekledi, buna inanması gerçekten zordu. Sonunda "O zaman hainimizi yakalayalım." dedi. Aki "O işi de hallettim, şuan hazır bir şekilde sorgulanmayı bekliyor. " dedi. Himeno Aki'ye teşekkür edip hayranlıkla baktı fakat sorgulanması gereken hain bir dost vardı bu yüzden bu bakışlarını uzun süre onda tutmadı. Violence Fiend'i bağladıkları yere doğru gitmeye başladı.

Yanına vardığında bağlı bir şekilde oturuyordu. Anlaşılan sadece onu yakalamaya çalışırken uğraştırmıştı. Himeno Violence'in içindeki sevginin gitmemesine biraz da olsa rahatlamıştı. Yanına gelip sordu. "Yarbay Violence Fiend, yaptığınız hainliğin cezasını biliyor olmalısınız?" Karşısındaki adam kafasını sallamıştı. Bu sırada diğerleri de geldi, onların da yüzünden şaşırdıkları belliydi. Himeno devam etti "Bilmene rağmen neden yaptın ?" diye sordu hiddetle. Karşısındaki adam konuşmadı. O tekrar sordu; adam cevap vermedi. Aki en sonunda Himeno'yu oradan çekti ve sorgu işini diğerlerine bıraktı. Himeno'ya biraz dolanıp gelmesini o zaman bir şeyler söyleyeceğine emin olduğunu söyledi. Himeno ilk başta gitmek istemese de Aki'yi kıramadığı için kabul etti. Bu sırada sorgu işini Angel ve Quanxi devralmıştı.

Himeno döndüğünde hala konuşmadığını fark etti fakat çok kötü haldeydi. En sonunda dayanamadı ve Quanxi ile Angel'ı oradan çekti. Yanına eğilip "Violence lütfen, bunu sana daha fazla yapmak istemiyoruz. Sadece neden yaptığını söylesen yeter." dedi. Bunu çok sakin bir tonda sormuştu. Arkadaşını daha fazla böyle görmek istemiyordu. Violence "Tamam, anlatacağım ama şuan anlatmam pek bir şeyi değiştirmeyecek, değiştirse bile ben göremeyeceğim." dedi ve yerden kalkmaya çalıştı. Himeno kalkmasına yardım etti, Violence teşekkür etti ve anlatmaya başladı. "Bize onlarla savaşmamız söylendi elbette ama ben karşı tarafı da görmek istedim. İlk baştaki amacım anlattıkları gibi mi yoksa tam tersi mi olduklarını anlamaktı. Eğer tam anlattıkları gibiyse hiçbir şekilde acımayacak ya da barış emaresi göstermeyecektim fakat tam tersi iseler bizimle anlaşmalarını sağlayacaktım. Biliyorsun ben ülkeler arasında barış antlaşmalarını sağlamak için giden biriyim bu yüzden bana güvenebilirlerdi. Sonuç olarak oraya gittim ve onlarla görüştüm. İlk oraya indiğimde hiçbir sorun yoktu fakat insanlar beni görünce kaçıyor hatta yanıma yaklaşmıyordu. En sonunda birinin yanına gittim. Onunda benden korktuğu belliydi fakat göstermemeye çalışıyordu. İlk başta neden korktuğunu sordum ve aldığım cevap beni şok etti. Küçücük bir çocuk bana 'Çünkü siz hayvan avlar gibi bizi avlayıp eğleniyorsunuz.' dedi. Düşünebiliyor musun! Küçücük bir çocuk bana normalmiş gibi bunu söyledi, o çocuğun huzurlu ve mutlu yaşaması gerekirken.

Bunu duyunca doğruca yetkililere gittim. Oraya giderken yolda gördüğüm polis bile benden korkuyordu. Kendimi o an çok kötü hissettim, hayatımda hiç bu kadar kötü hissetmemiştim, oraya varınca onlara durumu sordum çünkü gerçekten böyle bir şey olmasını beklemiyordum fakat onların verdiği cevap çocuğunkinden daha kötüydü. Onlarla yaptığımız bu "barış antlaşmasının" şartlarından biriymiş hatta bu da. Siz olsaydınız kabul eder miydiniz ? Bence etmezdiniz. Çünkü kimse özgür olmak için verdiği onca mücadeleden sonra köle olmayı kabul etmez. Sonra oradan geri döndüm ve bizdeki antlaşmanın orijinaline bakmak istedim. Sonuçta onlar düşmandı ve yalan söyleyebilirlerdi. İlk başta vermek istemediler, illegalde olsa ben orijinalini bir şekilde aldım ve okudum. Orada da aynı şey yazıyordu. Özgür bir ülke gibi görüneceklerdi fakat bizim sömürgemiz altında olacaktı. Bunu kabul etmelerine o kadar sevinmiştim ki anlatamam.

Bizim için düşman olanların yanına geri döndüm ve onlara çalışmak istediğimi söyledim. Bu cani tarafta daha fazla kalamazdım. Beni kabul ettiler ve sizden bilgileri getirmem gerektiği söylendi. Ben de kabul ettim, sonrasını da biliyorsunuz. Ben bunları anlatmış olsam bile artık çok geç, en azından size şunu söyleyeyim gün doğarken saldırıya geçecekler. Gözümün önünde ölmenizi istemiyorum." diyerek tamamladı cümlelerini. Himeno yaptıklarının yanlış olduğunu bir şekilde biliyordu fakat geri dönmek için çok geçti dediği gibi. Hızla kaldıkları yere gitti ve herkesi uyandırdı.

Gün doğumuna bir saat vardı.

Medya feedmetrash Twitter hesabı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Medya feedmetrash Twitter hesabı

Bölüm uzun oldu haklısınız ama bunu kesmek istemedim ve Violence i kurban yapmak istemezdim ama o kadar kibar ki ondan başkasına olmazdı bu rol :')

Manolya ve Açelya | Aki×HimenoWhere stories live. Discover now