''Siyaha teslim etmiştim...''

701 46 18
                                    

Multimediadaki müzikle okuyabilirsiniz.İyi okumalaar :D

Yazarın Ağzından,

Güneş batmak üzereyken rüzgar ılık ılık eserek küçük kızın saçlarını uçuruyordu.Kızın yüzünde korktuğunu çok bariz gösteren bir ifade vardı ve istemsizce Alpay bu görüntüyle eğleniyordu.

Alpay bu dünyadaki kimsenin önemsemeye değmez olduğunu düşünüyordu.Eylül'ün bitmek bilmez inancı ve arayışı onun komiğine gidiyordu.Kız partide ondan sessiz bir yer istediğinde ilk terslesede kızı terasa götürmüştü.Bariz bir şekilde onun tablosuna uymayan bir saflığı vardı Eylül'ün.

Simsiyah tablodaki beyaz bir noktaya benzetmişti kızı.Bulunduğu ortama o kadar uymuyordu ki göze çarpıyordu.Ona burdan gitmesini söyledi.Çünkü göze çarpan bu beyazı siyaha çevirmek,bir fırça darbesini o noktaya değdirmek kadar kolaydı.

Bir anlığına onun aydığınlığında,saflığında,masumluğunda bir hayatın nasıl olabileceğini düşündü içinden.Bembeyaz bir tablodaki siyah nokta.Ama tek fark hiçbir fırça darbesi onu beyaza çevirmeye yetmezdi.Eskisi gibi olmasada izi kalırdı,geçmezdi.

Kıza buralara uymadığını söylediğinde Eylül bu cümlenden beni düşündüğünü mü çıkarmalıyım diye sormuştu.Alpaysa düşünmeye bile gerek duymadan hayır cevabını vermişti.Emin olun partideki bu savunmasız kız hiçte ilgi alanına girmiyordu.Ne diye umursayacaktı ki?Gerçekten şu an katıla katıla gülmek istiyordu.

Kıza adını sordu.Eylül isminin bir ay adı olmasıyla beraber kendisine tapınılan,ibadet edinilen anlamıda vardı.Kızın güzelliği karşısında ezildiğini hissetti çocuk.Terasta esen rüzgar saçlarını uçuşturuyor,kız manzarayı izliyordu.Tıpkı bir tanrıçayı andırıyordu.

Ama olaya duygularıyla değil mantığıyla bakıyordu zümrüt gözlü çocuk.Ona göre Eylül kurdukları iki cümleyle çözmeyi başardığı basit bir kızdı.Zayıf noktası içler acıtırcasına ortadaydı.Kız sahiplenilmek,değer görmek istiyordu.Terasta kız ona sormuştu yine içindeki o inançla.

''Hayatımda hiçbir zaman hislerimi davranışlarıma dökebilen biri olamadım.Hep içimde bir yerlere sakladım.Yalnız kaldığımda sıradan hissediyorum biliyor musun?
Sıradan,mutsuz ve hissiz.Sana komik gelecek belki ama kimseye güvenemiyorum.İnsanın kendi babası kızını bırakabiliyorsa neden bir başkasıda yapmasın?Bir an gelir.Biri olsun istersin.Biri gelsin her şeyin oluversin.Hayatında gerçekten her zaman yanında olacağını bildiğin birine ihtiyaç duymuyor musun?Ben duyuyorum.O biri olmak ister misin?

''Hayır.''

İstemekle olabilmek arasında büyük farklar vardı.Sorusunu tekrar düşündüğünde istediğini farketti çocuk.İsterdi belki,ama olamazdı.Bunları düşündüğü için kızdı kendine Alpay.Tanrı biliyor ya duygusuzluğu onun en büyük silahıydı.Gün geçtikçe silahı kendi elinde patlamış,tüm hislerini almıştı adeta.Sevemiyordu,sevmekte istemiyordu.

Kızın yüzünün düştüğünü farketti.Onun hissettiği güçsüzlüğün havaya kattığı kasveti içine çeker gibi hissetmişti çocuk.Midesini bulandırmıştı kızın sadece basit bir hayır kelimesini bile kaldıramıyor oluşu.Bu kızda onu rahatsız eden bir şey vardı.

''Neden?'' diye sordu Eylül alacağı cevaptan korkarcasına.

''Tipim değilsin Hera.''

Üstünde bir tanrıça isminin çok hoş durduğunu farketti çocuk.Daha tapılası olmuştu kız gözünde.

Kız ona hayatından bahsetmesini istediğinde o gün ilk defa birine çekinmeden her şeyini anlatmıştı Alpay.Yıllardır cümlelere dökemediği her şeyi içinden söküp atarcasına kızla paylaştı.Kızın korkup ağlayarak kaçmasını bekliyordu.Çünkü onun hayatı kana bulanmış adımlar saklıyordu.

TANRIÇAWhere stories live. Discover now