Bölüm 10 (değiştirildi)

11.3K 549 169
                                    

"Diyelim ki öyle. İşe yarıyor mu?"
"Tek bir tatlıyla zor olacağını söylemeliyim," dedi peçeteyle dudaklarını silerken.
"Merak etme, öyle bir planım yok," dedim çenemi dikleştirerek.
"Bunu duyduğuma sevindim. Aramızda duygusal bir şey olması... imkansız. Bunu böyle bil ve böyle kabul et. Bana aşık olma."

İmkansız. Bunu böyle bil. Böyle kabul et. Bana aşık olma.

Ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi verdim. Omuzlarımı gerip, "Öyle bir beklentim de yok, Adam. Sadece hak etmediğim bir muamele görmediğimden emin ol, yeter. Sadakatini bana borçlu olduğunu unutma."

Gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan, "Senden başkası olmayacak. Anlaşmamıza, sana sadık kalacağım. Bu konunun tekrarlanmasının lüzumu yok," dedi.

"Yanlış anlamışsın, Adam."

Gözlerine merakın güzel parlaklığı yansıdı. Cam gözü titredi.
"Ben de olmayacağım. Bu gerçek bir evlilik değil. Çocuk yapma kararı alana kadar aramızda herhangi bir şey olması... imkansız."

Önce gözlerini kıstı, ardından bakışları yumuşarken iç çekti. "Bu akşam arkadaşlarımla dışarı çıkacağım. Büyük ihtimalle geç gelirim."

Sınırlarını çiziyordu. Güzel. O beni kabul edene kadar onu kabul etmeyecektim. "İyi eğlenceler."

"Nereye gittiğimi sormayacak mısın?"

"Sorsam söyleyecek misin?"

"Karıma cevap veririm, Bella."

"Henüz karın değilim."

"Hatırlattığın iyi oldu. İşlemleri hızlandıralım."

Bir şey demediğimde ayaklandı. Yanımdan geçip giderken arkasına dönüp gözlerimizi buluşturdu. "Sadece merak ettiğin için de sorabilirsin, biliyorsun. Değil mi?"

"Merak etmiyorum."

"Oldukça kötü bir yalancısın."

Kızardığımı hissediyordum. Hayır, biliyordum. Utandığımdan değildi. Damarıma basıyordu ve bunu çok iyi farkındaydı. "Bilmek istediklerimi sorarım, Adam."

Gülümsedi. Bu çok şeytanımsı bir gülümsemeydi. Nazik veya kibar değildi. Karanlık ve çarpıktı. "Sadakat sözüm nikahtan sonrayı mı kapsıyor yoksa şu an bir çeşit nişanlılık döneminde olduğumuzu varsayarak mı hareket etmeliyim?"

"Benim neyi varsayarak davranmamı istiyorsan, öyle davranabilirsin."

Gülüşü teklerken dönüp kapıya ulaştı. "Kütüphane senindir. İstediğin kitabı okuyabilirsin. O yaşanmışlık çılgınlığına sahip, okurken çizen, yırtar ve kıran tiplere benziyorsun."

Saldıraya uğramıştım. Yaşanmışlık çılgınlığı mı? "Sadece benim olanı çizer, yırtar ve kırarım."

"İyi."

"İyi." Kollarımı göğsümde kavuşturdum.

"Güzel."

"Mükemmel."

Araladığı kapıdan sesli bir nefes vererek çıktı. Çarpık ağzında bir sırıtma vardı ve başını iki yana sallamayı da ihmal etmemişti.

O kütüphaneden ayrılır ayrılmaz elim göğsümle buluştu. Kalbim kemiklerimi dövüyordu. Biriyle mi görüşecekti? Nereye gidiyordu? Sadece benim olanı çizer, yırtar ve kırarım mı? Tanrım, iyi değildim. Hem de hiç iyi değildim. Üzerimdeki üstü çekiştirip derin bir nefes aldım. Aklımı boşaltmalı ve odağımı toplamalıydım. Yakında evleniyordum. Ona aşık olmamamı söyleyen yaralı bir prensle evleniyordum. Babasının krallığı için kendini feda eden yalnız bir prensle. Önümde büyük bir savaş vardı ve ben bunu bilecek kadar çok kitap okumuştum. Asıl mesele, savaşı kazanacak kadar iyi olup olmamamdı. Hayatımın küçük ve özlediğim bir kısmını sevgili dolu bir ailede geçirmiştim. Gelgelelim o kadar uzun süredir kozamın içindeydim ki... o kadar uzun zamandır sevilmek istiyordum ki bu kadar yalnız ve yalnızlığa alışmış başka bir ruhla tanışacağımı düşünmemiştim. Onu yenmem değil, kazanmam gerekiyordu ve ben yıllardır hiç kazanmamıştım.

***

Saatler birbirini kovalarken elime geçen ilk kitabı bitirmeye çok yaklaşmıştım. Hava iyice kararmış, ev sessizliğe gömülmüştü. Hâlâ beni bıraktığı yerdeydim. Düştüğüm kitaptan çalınan kapıyla çekilip çıkarıldım.

"Bella?" Bayan Potts'un tatlı sesi kulaklarımı doldurdu.

"Buradayım."

"Ah, tanrım. Saatler oldu."

"Kitaba dalmışım. Sorun yok, değil mi?" Eve gelmedi, değil mi?

"Hayır, hayır sorun yok. İyi olduğundan emin olmak istedim. Bir an Adam'la gittiğini düşünmeye başlamıştım." Sesindeki kırgınlık onunla gitmemi tercih edeceğini hissettirdi bana.

"Hayır, o arkadaşlarıyla buluşmaya gitti."

"Evet. Çıkarken söyledi. Yakışıklı ile Flynn'in gece kulübüne gideceklermiş. Hazırlanıp ardından çıkarsın sandım hatta bir süre kendimi gittiğine inandırmışım."

"Davet edilmedim." Müstakbel kocam gece kulübündeydi. Harika.

"Erkek erkeğe bir kutlamadadır."

Kutlama mı? "Ne kutlanıyor tam olarak? Ayrıca Yakışıklı bir çeşit lakap mı?"

Omuzlarını silkip, "Düğün öncesi bir kutlamadır diye düşünüyorum," dedi. Bir yandan tepsiyi toplamaya başlamıştı. "Ve evet, Yakışıklı bir lakap. Güzel bir çocuktur. "

"Üzgünüm ben getirecek-"

"Sorun değil." Elini şöyle bir salladı.

"Müstakbel kocam bekarlığa veda partisine gitti, öyleyse."

"Bilemiyorum güzel kızım. Sadece aklıma geleni söyledim. Genelde kulüpte buluşmazlar."

"Nerede buluşurlar?" Ve onun lakabı ne?

"Bilmek istediklerimi sorarım dediğinde bana soracağını varsaymıştım."  Bayan Potts kapıdan gelen ve sanki mümkünmüşçesine geceyi iyice karartan sese doğru hızla dönerken bir eli göğsünde sıçramıştı. Ben mi? Henüz cevabını bulamadığım sorularımla kalakalmıştım. Kapıya yaslanan devasa bedenini fark etmemiş olmak canımı sıkmıştı. O orada öyle dururken her şey daha küçüktü.

"Tanrı Aşkına Adam! Kaç kez ses çıkarmanı söylemeliyim? Ben artık yaşlı bir kadınım! Bunu bana yapamazsın seni hergele." Bayan Potts bir yandan söylenirken bir yandan tepsiyi eline almış çıkışa yönelmişti. Adam sırıtarak yan döndüğünde, Bayan Potts oluşan boşluktan çıkmadan önce omzuna bir tane yapıştırdı.

"Evet? Ne diyordun?"

Peşini bırakmayacaktı fakat en azından sorularım cevaplanırdı. Belki.

"Bayan Potts daha konuşulası duruyordu."

Gülümsemesi teklerken odaya doğru bir adım attı. Koltuğa oturmadan önce derin bir nefes verdiğinde alkol kokusu aldım ve bu burnumu kırıştırmama neden oldu.

"Genelde ofiste buluşuruz. Flynn ve Yakışıklı aynı zamanda iş ortaklarım."

"Kutlama yaptığınızı söyledi."

"Evet, Flynn piçin tekidir. Gruptaki tek bekar oluşunu kutlamak istemiş."

Sırıttım. "Öyleyse parti onun içindi."

"Kesinlikle." Gözleri kucağımdaki kitaptaydı.

"Senin lakabın ne?" diye fısıldarken buldum kendimi.

Yüzünde yine o çarpık sırıtma belirmişti. Gözleri sanki içimi görebiliyormuş gibi yüzümdeydi.

"Canavar."

Selam selammm

Bundan sonraki bölümleri yeniden yazıyorum. Sizi çok bekletmemek adına bölümler genelde kısa olacak. Bazen 2-3 bölüm peş peşe atabilir ve sonra günlerce bölüm atmayabilirim... beni affedin fakat bir yandan çok yoğun bir şekilde 2024 yayım programımı yapıyorum ve sizlerle buluşturmak için kitaplar hazırlıyorum!

Umarım severek okuyorsunuzdur. Tahminimce 65-70 bölüm arası olacak. Sonrasında hemen diğer karaktere geçicezz 🫶🏻 Parmaklar çapraz.

Çirkin Güzelliği (+18)Where stories live. Discover now