2. Bölüm : Kalbim Acıyor

162 59 17
                                    

Evetttttt kelebeklerim ikinci bölüme
hoş geldiniz. Şu an gece saat 3.34
Şimdi atmayacaktım ama sabahı bekleyemedim, galiba biraz heyecan yaptım.Umarım beğenirsiniz İyi okumalar şimdiden🦋

2. BÖLÜM : Kalbim Acıyor
"Her gün defalarca ölüyorum. Ama kimse bunun farkında bile değil."

Midem öyle bulanıyordu ki önümdeki kakaolu keki canımın çok çekmesine rağmen yiyemiyordum. Aslı kekini büyük bir iştahla yerken " kuşum yesene kekini." dedi, meraklı bakışlarla bana bakarak. Bardan ona bir şey demeden çıkmıştım, o da arkamdan koşarak bana yetişmişti. Ama yol boyu hiç konuşmadığım için, ne olduğunu merak ediyor ve sormaktan da çekiniyordu. Kendini tutamamış olacak ki derin bir nefes alıp; elindeki çatalı tabağın kenarına bırakıp tümden bana dönmüştü. Merak dolu Ela rengindeki gözlerini üstümde tutup "Sen neden beni almadan bardan apar topar çıktın? O yanına gittiğin adam kimdi? Neden adamın yüzüne boş boş bakıp sonra bir şey demedin?" dedi. Bütün sorularını bir soluğa sığdırarak.

Adını kendime bile söyleyemediğim adamı başka birine benzettiğim için, ne cesaret ki ayaklarım bana sormadan beni o sandığım kişinin yanına götürmüştü. O olmadığını görünce de ne tepki vereceğimi bilememiştim.

Ben nasıl sırılsıklam aşık olduğum kişiyi hiç tanımadığım bir adama benzetmiştim? Ve neden bu kadar çok seviyordum ki? Belki de gözlerimin suçudur sonuçta her yerde onu arıyordu ve küçücük bir benzerlik görse bile direk o sanıyordu. Ayrıca ona benzettiğim adamın sadece ense tıraşı ve vücut yapısı benziyordu. Bir ara gözlerime de kızmam lazımdı, onunla ilgili her detayı bu kadar bilmek zorunda değildi. Zaten ben ne olduğunu anlamadan kalbim kapılarını ona açmıştı ve girmesine izin vermişti. Ah kalbim! Bir ara seninle de konuşmam lazım. Hele aklım görevini unutmuş olacak ki durmuştu. Hiç bir görevini yerine getirmeden kendine tatil vermişti herhalde. Ama çalışması lazımdı çünkü sağlıklı düşünemiyordum.
Benim kalbimin kapısından içeri biri girmişti ve kendine çoktan yer bulmuştu. Ama aklım kalbimi uyarmamıştı bile. Sonra kırıla bilirsin, dikkat et kendine, öyle her kapını çalana kim o demeden kapıyı açma demedi bile. Aklıma da zahmet olacak ama tatile son verip görev başına geçmesi lazımdı. Yoksa bu gidişle arkadan gördüğüm her ense tıraşı ve vücut yapısı ona benzeyen adamları o mu diye merak edip, ayaklarım bana sormadan beni oraya götürürdü.

Aslı'nın tekrardan sesli bir nefes verdiğini duyduğumda kendimle tartışmayı bırakıp, ona bir cevap vermem gerektiği aklıma gelmişti. Vay aklıma bak sen demek ki görev başına geçmiş ki Aslı'ya cevap vermem gerektiğini bana hatırlatıyordu. Peki neden konu sevdiğim adam olunca ortalıkta yoktu ve ölü taklidi yapıyordu?

Aslı konuşmak için dudaklarını oynattığında, tekrardan konuşacağını anlamıştım. Böyle yer yarılsa içine falan girsem ne güzel olurdu. Çünkü şu an bunları anlatmak falan istemiyordum. Zaten uyandığımdan beri başım zonkluyordu. Yarın her şeyi konuşurduk. O yüzden konuyu değiştirmek için Aslı sormadan benim konuşmam lazımdı. "Asl-" derken kelimemi tamamlamadan telefonum çalmıştı. Allah'ım teşekkür ederim. Öğretmen tam öğrenciyi sözlü için tahtaya çıkarmış da zil çalmış öğrenci gibi, sevinerek telefonu çantamdan aldım. Beni arayan numara yabancıydı. Kim olabilirdi ki, telefonu açsamıydım acaba? Genellikle tanımadığım numaraları açmıyordum. Bu gün açmam lazımdı. Hatta dolandırıcı falanlarsa bile sohbeti uzatıp üzerine para vermem... Çünkü karşımda Aslı duruyordu ve o telefonu açmazsam hâlâ aralık olan dudakları konuşmaya başlayacaktı. Ama biliyordum ki teneffüsten sonra öğretmen öğrenciyi yine sözlü yapacaktı. Beni de Aslı telefon konuşmamdan sonra yine soru yağmuruna tutacaktı. En azından şu an kurtulabilirdim ve teneffüsümü uzatabilirdim.

İÇİMDEKİ SEN Where stories live. Discover now