Annem tatlı gülümsemesiyle: "Evet benim güzel kızım bir yaş daha mı güzelleşti?" diye seslendi bana.

"Hayır anneciğim, tatlı kızın bir yaş daha yaşlandı diyelim buna."

"Anne, Mert'in bir sorunu mu var?"

"Hayır neden? Bir şey mi oldu?"

"Yoo hayır, belki de okulla alakalıdır. Neyse ben işe gidiyorum."

"Tamam tatlım. Ha! bu arada ablan ve enişten bu akşam çok şık bir yerde yemek daveti vereceklermiş hepimizi bekliyorlar."

İşte bu sıkıntı. Yine çekemezdim onları.

"Ben gelmesem?"

"Olmaz tatlım. Ablan üzülür, hem çok kalmayız. Hepimizi çağırdılar. Benim hatırım için lütfen."

"Off iyi peki, ama bak çok kalmayacağız söz mü?"

"Tamam söz."

Restorana gidip işimin başına geçtim. Yine sıradan rutin bir gün. İşimi seviyordum aslında ama, müdürün saçma disiplini bizi çok ama çok yoruyordu.
Akşama doğru günün yorgunluğu iyice çökmüştü üstüme, mesaim bitmek üzereydi.

"Ya kızım sen ne vefasızsın. Ben aramasam sormasam asla benim can dostum ne yapıyor diye sormazsın dimi."

Evet sesin sahibi Pervin'di. Çocukluk arkadaşım. Hatta tek arkadaşım diyebilirim. Zaten kolay arkadaş edinebilen biri hiç olmadım. Pervin'le neredeyse birlikte büyüdük. Çok hakikatli, düzgün, dobra biri olmuştur hep.

"Hoş geldin canım, bu ne güzel bir sürpriz."

"Annen aradı, 'git esini al getir.' Şimdi gelmez o biliyorum, birlikte gelin" dedi bende seni almaya geldim."

"Anlaşılan annem kararlı. İyi madem gidelim."

Bir taksiye binip söylenen mekana gittik. Çok lüks bir mekân olduğu, kapıdaki lüks arabalardan ve de şık valelerden belliydi. Anlaşılan ablam bu yemek için bayağı kesenin ağzını açmış.

İçeri girdiğimizde  her yer ışıl ışıl ve tüm aile bireyleri masada en şık kıyafetleriyle oturuyordular. Annem bile kuaföre gitmiş saçlarını özenle yaptırmıştı. Masaya yaklaşarak,
Herkese merhaba dedikten sonra yerime oturdum. Cidden hoş bir mekanmış, içerideki müşterilerde en az  bizimkiler kadar özenliydi.  Keşke bende biraz çeki düzen verseydim kendime diye düşündüm. Sahnede hoş bir kadın, yabancı slow bir şarkı söylüyor. Loş bir ortam eşliğinde, garsonlar siyah üniformalarıyla sürekli masaları geziyordu.

Biraz bizimkilerle sohbet ettim. Enişte bey yine sulu şakalarıyla konuşup duruyor ve beni sıkmayı yine becerebilyordu. Gecenin biran önce bitmesini istiyordum çünkü uykusuz ve de yorgundum. İnsanları süzüyordum herkes ne kadar da mutlu. Dalgınlığım Pervin'in sesiyle bozuldu:

"Eee Esin, harika bir yer dimi?"

Ona dönüp tam konuşacakken, üstünde birkaç pembe mumu olan ve adımın yazdığı koca bir çilekli pasta konuldu. Buna anlam verememiştimki herkes aynı anda ayağı kalkıp:

"Mutlu yıllar!!" diye alkışlamaya başladılar. Çok ama çok şaşkındım, donup kalmıştım.
Ne yani, tüm bunlar benim için miydi? Herkes kahkaha atıp "şaşırdın dimi" diye soruyorlardı. Ablalarım, enişte beyler, Mert, annem kahkahalar havada uçuşuyor.

Yüzümün aldığı aptal ifade onları neşelendirmişti. Tek tek sarılıp mutlu yıllar deyip durdular. Evet hem çok şaşkın hem de çok mutlu olmuştum. Önemsenmek gurur vericiydi.

ELIYS (+18)Where stories live. Discover now