1. Bölüm: Fotoğraf

10.3K 490 62
                                    


 Ağrıyı tüm kemiklerinde hissediyordu ancak özellikle göğüs kafesinin artık dayanamayacağını hissedince bir şeyler yapması gerektiğini hissetti. Mümkün olabildiğince derin bir nefes almaya çalıştı. Daha sonra açılmayı reddeden göz kapaklarını hafifçe araladı. Direkt olarak gözlerini bulan güneş ışıkları sanki kalkması için ona cesaret veriyordu. Önce gözlerini sıkıca yumdu ve birkaç saniye bekleyip tekrar yavaşça açtı. Gözleri bedenine kayınca vücudundaki ağrının sebebini görüp dudaklarının hafifçe kıvrılması fazla vaktini almadı.

 Mete.

 Esmer genç yüzüstü bir şekilde göğsüne doğru uzanmış, altındaki bedene çektirdiği işkenceden habersiz keyifle uyuyordu. 

 Kıvrılan dudaklarını tam üzerindeki çocuğa seslenmek için aralıyordu ki aniden açılan kapı sesiyle duraksadı. Kapının önünde duran iki beden bıkkın bir ifadeyle kendisine bakıyordu. Uzun boylu olan hızla yatağa doğru adımlarken ''Açım!'' diye isyan ediyordu. Kendisinden daha koyu olan kumral saçları özenle yapılmış, üzerine dışarı çıkacağını belli eden kıyafetlerini geçirmişti. İsmiyle uyumlu olan toprak rengi gözlerini bi saniye dahi kendi yeşillerinden ayırmazken yürümeye devam ediyordu. 

 Ardında bıraktığı sarışın genç de hemen arkasından aynı yüz ifadesiyle hareketlenmeye başladı. Ancak bal rengi gözleri, kendi gözlerinden ayrılıp üzerinde uzanan bedene doğru kaydığında korkuyla açıldı. 

''Mete kalk!'' diye bağırırken yatağa doğru koşmaya başlamıştı. 

 Bu sırada üzerinde yatan bedenin hafifçe kımıldamasıyla ciğerlerini derin bir nefesle doldurmayı başarabilmişti. Mete, gözlerini açmadan kendini yatağın diğer tarafına atıp kendisine sıkıca sarılmaya devam etti. Bu sırada iki genç yatağa ulaşmış, kenarına oturmuşlardı. 

 Rüzgar yavaşça yataktan doğrulup kendisine yavru köpek bakışlarını yönelten gençler ile neler olduğunu anlamıştı.

 ''Günaydın'' diyerek kollarını ikisinin boynuna dolayıp sıkıca sarıldıktan sonra geri çekildi.

 Bugün pazartesiydi. Aile kahvaltısı günü. 

 Evet, normalde pazar günleri olması gerekiyordu. Ancak pazartesi sendromunu atlatabilmenin başka yolunu bulamadıkları için güne beraber başlamaya karar vermişlerdi. On senedir değişmeyen bir gelenekti bu. Yanında oturan sarışın gencin bileğine uzanıp saate baktı.

 09:07

 Herkes geç kalmıştı. Toprak ve Erdem son çareyi kendisinin yanına gelmekte bulmuş, Mete geceyi yanında geçirmiş ve Cenk ortalıkta görülmüyorsa, hepsinin tek bir sebebi vardı. Bugün kahvaltı hazırlama sırası Liva'ya aitti. 

 Mete arkasında hareketlenip kollarının beline sararak kalktığında dengesini sağlamak için kendini saran kollara tutunmuştu. Esmer genç başını hafifçe eğip yanağına kondurduğu öpücükle beraber ''Günaydın'' diye fısıldayıp, koyu mavi gözlerini açarak önünde duran gençlerin neden burada olduklarını sorgular gibi bakmaya başlamıştı.  

 ''Zeytini yakamazsın! Dolaptan çıkarıp masaya koyarsın ama yakamazsın!'' diye sitem etmeye başlamıştı Erdem. ''İlk dersi kaçırmayı zaten göze almıştım ama kendini beğenmiş alfalarla sınıf tekrarı yapamam ben!''

Bu sırada Mete bir kahkaha atarak ayaklanmış ve ''İnan, hiçkimse senden daha çok kendini beğenemez'' diyerek banyoya yönelmişti. 

 Erdem'in komidinin üzerinde duran çerçeveye uzanmasıyla ne yapacağını anlamış ve hızla koluna sarılmıştı Rüzgar.

METANOIA - BLWhere stories live. Discover now