7━━━━It means we care each other.

62 10 30
                                    

Sabah alarmıyla Ian yataktan kalktı. Mickey "Nereye gidiyorsun? İkimiz de işe gitmiyoruz bugün."diye mızmızlandı.
"Yevgeny'i kontrol edeceğim."
"Mmmm…"
"Sen dinlen, istersen ifadesi için Yevgeny'i ben götürürüm."
"Hayatta olmaz. Uyanınca hep birlikte gidelim."
"Öyle diyorsan…"

Ian, Yevgeny'nin üzerini örtüp geri geldi.

"Küçük Milkovich gayet iyi."
"Hımm. Baba olmaya harika şekilde uyum sağladın."

Ian, Mickey'i yanağından öptü.
"Mickey, ateşin mi var senin?"
"Ne bileyim?"

Ian yorganı geriye çekti.
"Bu beni soyma çabası mı Gallager?"
"Ateşini düşürmeye çalışıyorum."
"Aynı şey. Bak, biraz daha uyuyayım geçer, tamam mı? Uzun zamandır uyumadığım için bağışıklığım falan düşmüştür."
"Bunun öyle çalıştığını hiç sanmıyorum."

Mickey yorganı kafasına geri çekip "Merak etme, ben kendimi toplarım."dedi.

Ian canı sıkkın şekilde mutfağa giderken Mickey yorganı kafasından çekip seslendi.
"Nereye gidiyorsun? İyi be! Evdeki sayılı günlerimiz bunlar, bil isterim!"

Yanına gitmek için doğruldu ancak başı dönüyordu ve halsiz hissediyordu, yeniden yatağa gömüldü.

Basit bir grip dahi olsa hasta olmak istemiyordu. Yalnızca kötü hissettirdiğinden değil. Hasta olmaya lüksü yoktu. Yevgeny ile ilgilenecek, yeni bir iş bulacak, evlilik evraklarını dolduracaktı. Vaktini bunlara ayırması gerekirken bir gün dahi yatakta kalamazdı.

Birkaç dakika sonra Ian, tepsiyle yatak odasına geri geldi. "Yatak odasında yemeyi hoş karşılamadığını biliyorum ama betin benzin atmış. Kalkabilecek gibi görünmüyorsun."

"Neyim ben, bebek mi? Tabii giderdim. Uh… Teşekkür ederim, güzel kokuyor."

Ian burnunu Mickey'nin omzuna dayadı. "Sen de güzel kokuyorsun."

"Hiç de değil, terlemişim. Gidip duş alacağım, cilveleşecek vaktim yok."

"Hastasın çünkü! Kabul etmeyeceksin, hiç etmiyorsun ama hasta oldun. Aksi taktirde asla reddetmezdin."

"Sana bunu kanıtlardım ama boğazımı yormaya değmez."

Çorbasından ilk yudumunu aldı. "Mmmm güzel olmuş."
"Benim marifetim değil, hazır çorba. Boğazın da acıyor mu?"
"Hayır! Neredeyse beni gömeceksin, iyiyim ben. Hem gördüğün üzere iştahımda bir değişiklik yok, turp gibiyim."
"Sen öyle diyorsan…"

On dakika sonra Mickey koşturarak kusmaya gidiyordu.
Ian kapıdan seslendi. "Şimdi de hasta değilsen hamilesin sanırım."

"Belki de!"

"Hazır girmişken duş al, sonra hastahaneye gidelim."

"İyi, gidelim de gönlün olsun."

Ian, sevgilisinin huysuzluğuna güldü. Bu sırada Yevgeny'de gözlerini ovuşturarak Ian'ın yanına geldi.

"Günaydın ufaklık!"
"Babama ne oldu?"
"Hasta olmuş."

Mickey kapının ardından bağırdı. "Hayır, olmadım!"

"Üzülme baba, ben de çok hasta oluyorum."

"Babanı hastahaneye götürürken evde kalabilir misin?"
"Ben annem işe gittiğimde hep evde kalabiliyorum zaten! Hatta yemek bile yapabiliyorum! Siz bana ufaklık diyorsunuz ama ben kocaman oldum."
"Aferin sana, acıktın mı? Kahvaltı edelim."
"Olur."

Ian, yumurta çırparken Yevgeny de oturmuş ona sorular soruyordu.

"Şimdi nasıl ikiniz de benim babam oluyorsunuz?"
"Ben tam olarak baban sayılmam, Mickey tam olarak baban."
"Sen de yarım olarak babam mısın?"
"Hayır hayır, ben baban değilim aslında."
"Şakacıktan mı babamsın?"
"Evet, öyle denebilir."
"Kime şaka yapıyoruz?"
"Kimseye, Yevgeny! Şöyle ki, Svet ve Mickey evleniyor, sonra sen doğuyorsun."
"Eeee?"
"Bu kadar."
"Sen babamın sevgilisi misin?"
"Evet! Evet, öyleyim."
"Annemin de sevgilisi vardı. Hem de bir sürü. Senin de mi bir sürü sevgilin var?"
"Hayır!"
"Peki benim de bir sürü sevgilim olur mu?"
"Olsun mu?"
"Eveeet!"

Apple Pie | GallavichHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin