21. BÖLÜM: "Kırık Geceden Kaçış"

ابدأ من البداية
                                    

İşaret parmağım una benzeyen beyaz tozu göstermek üzere havalandı. “Onu suyla karıştırıp kıvamlı bir hamur elde etmen gerekiyor. Sonra da açacaksın.”

Kaşı bu kez havalandı. “Açacağım?”

Başımı salladım. “Yapmak isteyen sendin.”

Sıkıntıyla soludu. “Devam et.”

“Sanırım hamurun ince olması gerekiyor ve yine sanırım çok fazla kat olması gerekiyor.”

Avuçlarını tezgahın üzerinde açtı ve malzemelere çok daha dikkatli baktı. “İstediğin şey tam olarak neye benziyor?”

Sorusuyla birlikte baklavanın enfes görüntüsü yeniden gözümün önünde belirdi. Yeniden dudaklarımı yaladım. 

“Şunu yapmaya bir son ver.”

Dilimi dudaklarımdan alıp, “Neye?” diye sordum. 

Bakmadan kaşıyla dudaklarımı işaret etti. “Şu yaptığını.”

Kastettiği şeyi gayet iyi anlamıştım. “Ne söylemeye çalışıyorsun sen?”

Leğeni alıp sertçe önüne bıraktı. “Aşerdiğin şeyi anlatmanı bekliyorum.”

Leğeni kafasına geçirme istediğimi bastırmaya çalışarak, “Düzgün konuş.” dedim. “Belki hiç konuşmadan yapmayı başarabilirsin.”

Beyaz tozun bulunduğu krem rengi bez torbanın ağzını açtı ve hiç sitem işitmemiş gibi leğene bir miktar boşalttı. Ardından göz kararı biraz da su ile  birkaç şey daha ekledi, yapılı elini karışıma daldırdı. 

Biran karşımda bildiğim hamur yoğuruyordu. 

Kendimi sakinleşirken buldum, oturduğum sandalyeye daha fazla yerleştim. “Şerbetli bir tatlı. Kat kat hamurdan oluşuyor. İçinde bolca ceviz ya da fıstık olması gerekiyor ama sanırım onlar da katlarda bulunuyor. İçi ıslak, dışı ise çıtır çıtır…”

Dudaklarımı yaladım. 

Sesli bir nefes verdi. 

“Fazlasıyla tatlı….” derken, artık dilim uyuşuyordu. Bedenim düşündükçe titremek için can atıyordu ve ilk kez tanıştığım bu hissi anlamaya çalışmak değil, bir an önce dindirmek istiyordum. 

Biran daha hızlı yoğurmaya başladı. 

Açtığı ilk yufka methiyeler dizilecek kadar nizami ve inceydi. İkinci, üçüncü ve sonrakiler de öyle… Bir süre sonra oturduğum yer bana batmaya başladı. Ne yapabileceğimi düşünmemin ardından kalktım, tencereye su ve şeker kamışına benzeyen uzun, ince otları koyduktan sonra ısıtıcının üzerine bıraktım. İçine koyacağımız şey cevize ya da fıstığa benzemiyordu. Kum gibi ince ve turuncu renkteydi. Çaktırmadan bir tutam ağzıma götürdüm, fıstıktan ve cevizden çok daha lezzetliydi. Tamamını çukur bir kaba  boşaltıp yabancının önüne bıraktığımda, yufka açmayı henüz tamamlıyordu. 

“Katları doldurup pişireceğiz, bu kadar.” 

Yerime oturdum ama beni anladığından emin değildim. İlk katı dikdörtgen biçimindeki siyah tepsiye yaydı, çekmeceden çukur bir tabak çıkardı. İçine yağ ve adını bilmediğim birkaç sıvı daha döktükten sonra yufkanın tamamını yağladı. Daha sonra bolca iç döktü. Aynı işlemi üst üste defalarca tekrar etti. En son katı kapattı, biçiminin nasıl olması gerektiğini  sormadan küçük kareler elde edecek şekilde kesti.

KIZIL GECE +18حيث تعيش القصص. اكتشف الآن