final

7.3K 323 81
                                    

Beklenen an geldi sanırsam ha? Ya da beklenmeyen :(

Multideki pek sevgili Astrid. Dedim ki bir değişiklik yapayım ve ilk defa esas kızımızı görün.

Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar.

Masada üzerimizde gidip gelen bakışların altında kahvaltı etmek bir hayli zordu. Özellikle Astrid’e kaçamak bakışlar atarken arkadaşlarıma yakalanmak. Daha aramızdaki sorunları yeni yeni düzenleye başlamıştım, arkadaşlarıma bundan bahsedip tepkilerini çekmek istemiyordum. Çünkü onunla birlikte olduğumu öğrenirlerse kesin bağırıp çağırırlardır. Üstüne bir de Astrid’i yeniden inciteceğimden bahsedip iyice moralimizi sıfıra indirebilirlerdi.

Mali’nin çatalı ikimiz arasında gidip gelirken “Siz ikiniz… Hemen anlatın.” dediğinde sandalyede arkama yaslanıp ellerime baktım. Onlara ne dememiz gerekiyordu. Öylece ‘ hey, ben Astrid’in intihar etmesi ve komada kalmasından sonra şimdi de gece onu becerdim, şuan ise birlikteyiz’ diyemezdim. Önce Michael beni öldürür sonra Mali cesedimi parçalar ve Ashton’la Luke parçalarımı birbirinden uzak yerlere gömerdi. Bu yüzden o şık elenmişti. Geriye saklamak haklıyordu ve bu durumda elenen şıkkı tekrar gözden geçirme şansı doğuyordu. Bir diğer sorun ise Luke’un hala üzerime atlamamış olmasıydı. Diğerlerine söylememişti bile.

Astrid kucağımdaki elimi tuttuğunda kafamı çevirip ona baktım. Bana güven ve sevgi dolu bir şekilde bakması cesaretimi yükseltiyordu fakat burada konunun cesaretle ilgisi yoktu. İstesem onlara söyleyebilirdim. Bu umurumda olmazdı ancak verecekleri tepkiden çok korkuyordum.

“Onları bastım,” Luke’un gayet sakin bir şekilde söylediği cümle Ashton ve Mali’nin üzerinde fazlaca büyük bir etki bırakmış olmalı ki ikisinin de elinden çatalları düşerek kalakaldılar. Kendini çabuk toparlayan Ashton yanında oturan Luke’a dönerek “Ne demek bastım?” dedi.

“Bastım işte. İkisi de çıplaktı ve muhtemelen ikinci sevişmelerini gerçekleştireceklerdi.”

Ardından Mali konuştu “İkinci mi?!”

“Siktir ya…” dudaklarımın arasında bir küfür mırıldanıp Astrid’in elini sıkarken onun gülme sesine kulak verdim. Hayatımda duyduğum en güzel ses kulaklarıma meleklerin fısıltısı gibi gelirken sadece zamanın durması diledim. Bu sesi sürekli dinleyebilirdim.

“Marquez’in taktiğinden yola çıkarak birkaç şey denedik.”

Ah, Marquez… En sevdiği on yazar içindeydi bu şahıs. En sevdiği değildi belki de ama örnek verdiğine göre muhtemelen yerinde bir şeydir. Ashton, elleriyle yüzünü gizleyerek kıkırdamaya başlamıştı. Sanırım Astrid’in ne demek istediğini biliyordu. Fakat Mali ve Luke olayı kavrayamadığı için öylece bakıyorlardı. Buna ben de dahil.

Luke ağındaki bitirdiğinde “Neymiş o taktik?” diye sordu.

Aşık olarak sevişme zevkini denemeden ölmeye kalkma sakın.

Bu konuşma cidden ilginç bir yere gidiyordu. Sanırım en son böyle saçma bir konuşmayı annem bana sigara içiyor musun ya da uyuşturucu kullanıyor musun diye sorduğunda yapmıştım. Hattan ondan bile beterdi. En iyi ciddi bir şekilde olayı açıklığa kavuşturmaktı. Bu yüzden Astrid’in kucağımda kenetlediğimiz ellerimizi masanın üzerine kaldırdım ve kalıp şeklinde koyarak gözler önüne serdim.

“Pekala, durum bu. Gerisi sizi ilgilendirmez. Ama şunu bilin bu sefer tökezlemeden bu işi ilerleteceğim. Gereksiz imalar ve oyunlar yok. Sadece Astrid ve ben.”

Yüzlerindeki yumuşak ifadeden beklediğim tepkiyi alamamak iyi hissettirmişti. Bağırıp bu işin yürümeyeceğini ya da Astrid’i alıp götüreceklerini düşünerek gereksiz olumsuzluklar yaşayacağımı sanmakla büyük hata etmiştim. Hepsi gayet rahatlamış bir hava içinde arkalarına yaslandığında ablam boğazını temizleyerek söze daldı.

Halloween | C.HoodWhere stories live. Discover now