1. Anarşist vs Faşist

37.6K 1.2K 1K
                                    

Koca amfide, sol elinde tuttuğu kağıtla beraber hocaya doğru yürüdü. Erdem Hoca'nın dönem ortasındaki klasik sınavlarından birine girmişti ve soğuk terler akıta akıta çözdüğü soruları cevaplar cevaplamaz elindeki kağıdı kısa bir baş sallamayla asistan hocaya teslim etmiş, ceketinin iç cebine koyduğu kalem ve silgisiyle beraber sınıftan çıkmıştı.

''Ulan adam yememiş içmemiş tüm bölüme sınav hazırlamış yine. Götümden terler aktı soruları çözene kadar, bu gidişle kesin kalacağım bu dersten amına koyayım.'' Devrim kendisine sızlandığı sırada fakültenin kapısını tutmuş arkadaşının geçmesini beklemişti. Mahir arkadaşını iç çekerek onayladığında mühendislik fakültesinin önüne varmışlardı bile. Yoğun bir müzik sesi kulaklarına dolarken iki genç otomatik olarak kaşlarını çattı.

''Çankaya yokuşunda balam, Asya'nın bozkurtları,
Dudaklarda aynı türkü, Tanrı korusun Türk'ü.''

Mahir biçimli kaşlarını duyduğu sözlerden sonra iyice çatsa da çok fazla bekleyemeden adımlarını serileştirip uzaklaşmıştı. Bu seslere de müziğe de tahammülü yoktu ama elinden de bir şey gelmiyordu. Geneli ülkücü olan Gazi Üniversitesinde 'kapatın ulan bu şarkıları' diyemiyordu. Derdi demesine ama ailesine söz vermişti. Siyasi olaylara girmeyecekti.

''Irkımızın emrinde, Milli hareketçiyiz.''

''Kûçikên faşîst'' (Faşist köpekler) Devrim sessizce söylenirken beraber kafeteryanın sigara içme alanına ilerlediler.

''Gök bayrakla yükseliyor, Türk'ün şanlı ülküsü!''

''Ben bize birer çay alayım kafamı siktiler Allah'ın belaları.'' Mahir kafasını sallarken sigarayı dudaklarının arasına almış sol gözünü hafifçe kısarak ucunu ateşlemişti. Çözdüğü yetmiş soru başını zonklatırken sigarayı tuttuğu elinin baş ve işaret parmağıyla şakağına masaj yaptığı esnada mühendislik fakültesinin dış kapısı açılmış ve arkasındaki gençlerle beraber okulun reisi çıkmıştı. Mahir sigarasından derin bir nefes alırken Turan elindeki tespihi sallaya sallaya kafeteryaya ilerliyordu.

Bahsi geçen adamın yanından geçmesiyle sırtını dikleştirdi. Bu okula gelmeyi hiç istememişti. Lise hocasının zoruyla tercihlerinin en sonuna yazmıştı. Şans yüzüne gülmemiş, en sona yazdığı bu Allah'ın belası okulda tepeden tırnağa nefret ettiği ülkücü zihniyetinin tam ortasında bulmuştu kendisini. Başına bir haltlar geleceğini daha bu okulun ilk gününden biliyordu, her yanı milliyetçilik kokan bu okul duvarlarında adını devrimci bir gençten alan Mahir'in göze batmaması çok da mümkün değildi, ki tam da tahmin ettiği gibi olmuştu.

Okulun ilk günü, ikinci dersinin çıkışında bir grup hilal bıyıklı genç kendisinin karşısında durduğunda hislerinin bu kadar çabuk gerçekleşmesine sövüyordu ancak beklemediği bir durum değildi. Diyarbakırlı, adı Mahir olan taze bir kan gelmişti Gazi Üniversitesi'ne, göz dağı vermemek işten bile değildi. Mahir o günleri düşündükçe gerim gerim geriliyordu.

''Mahir Kara sen misin?'' Bir elinde öğrenci işlerinden aldığı ders programı, diğer elinde defterle ilk dersinin olacağı sınıf kapısının önünde durduğu anlarda, kendisi boylarında yeşil gözlü bir genç, kaşları çatık tok bir sesle bağırmıştı. Mahir gözlerini hafifçe kısarak giderek yaklaşan adamın kavgaya girer gibi sert olan adımlarından ve bir kilometre öteden belli olan hilal bıyıklardan anlamıştı neler olacağını. Kağıdı katlayıp omuzlarını dikleştirmiş, o da karşısındaki genç gibi kaşlarını çatmıştı.

''Benim. Hayırdır?''

''Diyarbakırlı mısın sen?'' Ömrü hayatında ilk kez karşılaştığı adamın selamsız direkt konuya girmesi Mahir'e itici gelmişti. Sadece ideolojisi için kendisine göz dağı verecek bir adamdan böyle bir mertlik bekleyemezdi ancak kavganın bir adabı vardı ve böyle direkt konuya girmesi çocukça bir sataşmanın göstergesiydi Mahir'e göre.

KUMRAL (GAY)Where stories live. Discover now