Bölüm75 Ordu Haremine Yeni Bir Üye

Start from the beginning
                                    

-Doğru karar. İlk soru ordunuz nerede kalıyor?

-Bir harita getir bana.

-Şimdilik bu soru beklesin onu sonra cevaplarsın. İkinci soru hareket planınız ne?

-Sayısal üstünlüten yararlanıp duvarın etrafını saracaktık.

-Marcel yanlış cevap. Yalan söylediğini görebiliyorum. Yoksa cezalandırılmalı mi istiyorsun?

-! Ben... Bir bölüm önden saldırırken diğer bölüm gizlice sağ köşeye saldıracak.

-Marcel titriyorsun...

-Sol.. Sol köşeydi.

-Ordunuzun konulu duvarın ortasıyla sol köşenin arasında mı?

-Evet.

Vay canına onu çok mu korkuttum? Daha demin sadece yalan söylüyorumu diye test etmek için blöf yapmıştım.

-Şimdi Marcel en önemli soruya geldik. Samuel'i nereden tanıyorsun ve nasıl anlaştınız?

-Be..ben onu bulmadım o kendisi bana gelip teklif yaptı.

-O kendisi geldi?

-Ee.. Evet. Benden bir şey istedi.

-Söyle bana ne istedi!?

-Seraph'ın kara kutusu.

-!

-Benden onun karşılığında ne istersem yapacağını söyledi.

-İyi iş Marcel sana yemek ve su getirilecek. Merak etme zehirli değiller. Uslu durduğu sürece kimse bir köpeciğe bir şey yapmaz.

Arkamdan kapıyı kilitleyip gittim. 'Seraph' in kara kutusu' bu sihirli bir eşya. Saf kara büyüyle yapılmış kökeni bilinmeyen bir eşya.

Anlatılana göre Marcel'in büyük büyük dedesi bunu yaşlı bir cadıdan almış. O zamandan beri kraliyet hazinesi olarak saklanıyor.

Kimse kutunun içinde ne olduğunu bilmiyor. Halk dedikodularında o kutunun lanetli olduğu ve dokunanın sonsuz yalnızlığa mahkum olacağı söyleniyor.

Peki bu psikopat onu neden istiyor? Bunu araştırmalıyım. Tam zindandan çıkarken Raymond'la karşılaştım.

-Prensi selamlarım.

-Siz savaşta değil miydiniz?

-Savaşın beyni prens Marcel benim tarafımdan yakalanıp sorgu için buraya getirildi.

-Konuştu mu?

-Evet Majesteleri.

-Ee dük yemek zamanı geldi. Konuşmaya ne dersin?

Böylece masaya oturduk ve konuşmaya başlayamadık. Lanet olsun konuşacaksan konuş artık!

-Abimle oldukça yakınınız evlilik mi düşünüyorsunuz?

-pfft!

Ağzımdaki çay dışarı püskürtüldü.

-Özür dilerim ama öyle bir şey yok.

-Yani partneriniz kim?

-Ekselansları evlenmeyi düşünmüyorum.

Heyy yüzündeki o ifadede ne!

-Ama imparatorluğumuzda...

-Majesteleri benim ilişkilerim sizi zerre ilgilendirmez değil mi? Bana söyleyin nereye varmak İstiyorsunuz?

-Ahh yakalandım yani. Dük sadece taht savaşlarında kimin yanında olduğunuzu bilmek isterim.

-Belli değil mi?

-Fikirler değişebilir.

-Üzgünüm ama ben kararlarından pişmanlık duymayı uzun zaman önce bıraktım.

-Anlıyorum. Ama bu yazık oldu İyi ortaklar olabilirdik.

Ne demezsin!

-Sizin tahta ilginiz olmadığını sanıyordum.

-Ilk başta öyleydi.

-...

-Ama benim de korumam gereken şeyler var.

-?

-Biliyorsunuz annem soğuk sarayda. İmparator olmazsa ikimizde öleceğiz.

-Neden böyle düşünüyorsunuz?

-Abim imparator olursa...

-Saçmalamayı kesermisiniz! Veliaht prens iyi bir insan olmasada kendine zarar vermeyenlere zarar vermez. Yıllardır dostuz ve onu iyi tanıyorum sizle ve annenizle hiç bir derdi yok!

-!

-Şimdilik burada bitirelim diğerleri gelince toplantı yapacağız.

Bu beni sinirlendirdi. Abisi hakkında atıp tutuyor. Hislerini anlasam da... Bu biraz fazla.

______
Yazar:Villainesssss

Pişman olma sırası artık sizdeWhere stories live. Discover now