rudolf wirchow,aslında bir sokak çöpçüsünden çok daha fazlasıydı

11 3 0
                                    

"Günaydın efendim,evde misiniz!" diyordu kapıyı tıklatan nazik ses.

Rudolf yatakta kıpırdamadan gözlerini açtı. Tavandaki sineğe günaydın bile demeden,gelenin kim olduğunu düşünmeye çalıştı. 'Koca kara ayı' diyebileceğiniz üst komşu olamazdı,o bu kadar nazik konuşursa sadece para isterdi ki Rudolf'un parası olmadığını herkes bilirdi.

Yok,şuan pazar günü sabah sekizde kapısını çalacak herhangi kimseyi düşünemiyordu. Yataktan kalktı ve merakını gidermek için hızla kapıya koştu.

Açılan tahta kapının gıcırtısına,Rudolf'un tanımadığı genç bir kadının sesi eşlik etti.

"Günaydın Bay Wirchow,nasılsınız?"diye şakıdı kadın,neşeyle. Neden şakıyordu ki bu kadın,serçe miydi?

"İyiyim ve de çok uykum var,siz nasılsınız?"dedi Rudolf,esnemekte olan ağzını eliyle kapatarak.

"Bu saatte rahatsız ettiğim için çok özür diliyorum Bay Wirchow,ama içeri girebilir miyim?"dedi kadın gülümseyerek.

Atina sokaklarının kadim koruyucusu Rudolf bir adım geri çekildi ve kadını içeri buyur etti. İkisi de Bay Joáozinho'nun karşısına oturduklarında, genç kadın ışıldayan gözlerle Rudolf'a bakıyordu.

Rudolf dayanamadı ve sonunda,"Siz kimsiniz?" diye sordu.

"Ben sizin potansiyel bir hayranınızım." dedi genç kadın. Ama Rudolf anlamamıştı. Doğrusu,bunu biri size direkt söylese,siz de anlamazdınız,bu yüzden onu suçlamanın bir anlamı yok.

Kadın devam etti.

"Bay Wirchow,bugün kursta bir öğrencim,evlerinin alt katından çok güzel piyano sesleri geldiğini söyledi. Ben de alt katlarında bir piyanistin mi oturduğunu sordum. Öğrencim gülümseyerek bir çöpçünün,Atina sokaklarının çöpçüsünün oturduğunu söyledi."

Rudolf hafif bir aşağılanma hissetti dememi bekliyorsunuzdur. Hayır, hissetmedi çünkü işinden gayet gurur duyuyordu ve tüm dünya karşısında durup ona çöpçü dese mutlu olurdu. İşini seviyordu,insanların ve hayvanların hayatını temizlediğini düşünüyordu ve kendini işe yarar hissediyordu. Ve insanların,kelimelerle neden gücendiğini anlayamıyordu. Ona göre biri sizi sözleriyle aşağılasa bile asıl önemli olan davranışlardı ve size kötü davranan biri, ne kadar kibar konuşsa da iki yüzlü pisliğin tekiydi.

Bu kadının davranışları kibardı,sözlerini irdelemeye gerek yoktu.

"...Ve benim aklıma bir şehir efsanesi geldi Bay Wirchow,yıllar önce hafızası kaybeden ünlü bir piyanistle ilgili."diye bitirdi kadın sözlerini.

"O ben miyim?"dedi Rudolf,kaşlarını çatarak.

"O siz misiniz?"dedi genç kadın. "Bence o sizsiniz. Anlattığınız kadarıyla hafızanızı kaybetmişsiniz,öğrencimin anlattığı kadarıyla ise harika bir şekilde piyano çalıyorsunuz. Her çöpçü piyano çalmaz,her piyanist kolay kolay çöpçü olmaz Bay Wirchow."

Rudolf güldü.

"Ya da belki tüm bunlar basit bir şehir efsanesidir." dedi güzelce gülerken.

"Nasıl emin olacağız,biliyor musunuz Bay Wirchow?Siz bana piyano çalacaksınız,içinizden geldiği gibi çalacaksınız ve ben de sizin o büyük usta olup olmadığınızı anlayacağım."dedi kadın gülümseyerek.

Rudolf elleriyle yavaşça Bay Joáozinho'nun kapağını kaldırdı ve günlerdir birikmiş olan tozunu üfledi.

Bir kuşun şakıdığını duydu.

Sonra o kuşu çalmaya başladı Rudolf, tavandaki sineği,koca kara ayıları ve dün yediği ballı yoğurdu,kaybettiği hayatını ve kilisedeki yaşlı rahibi çaldı. Sokağa atılan kitapların gözyaşlarını çaldı. En son da üst komşunun küçük kızını çaldı.

Müzik,Rudolf için hayattı,hayatın ta kendisi,içindeki her şeydi.

Genç kadın alkışladı.

"O sizsiniz,Bay Wirchow!"dedi,adama heyecanla sarılarak.

Rudolf şaşkınlıkla,"Nasıl anlayabildiniz ki,sadece piyano çalışımdan?"dedi.

Bunun üstüne kadın gülümsedi,kıkırdadı ve hatta kahkaha attı.

"Buraya geldiğimde zaten sizin o olduğunuzu biliyordum efendim."

Cebinden bir parça kağıt çıkardı,bir gazeteden koparılmış bir resimdi bu,ve üstünde Rudolf'un yüzü vardı,bir piyonun gerisinde durmuş,üstüne eğilmiş olan Rudolf'un.

"Sadece piyano çalışınızdan elbette anlayamazdım,piyano sadece işin tatlı kısmıydı. Buraya sizin fotoğraftaki adam olup olmadığınızı görmeye geldim ve Yüce Tanrı'ya şükürler olsun ki siz O'sunuz!"dedi genç kadın,tekrardan çılgın bir sevinçle coşup Rudolf'a sarılarak.

***

Altı yıl sonra,
Stavros Niarchos Kültür Merkezi,
Atina.

"Bugün burada konser verebiliyor, piyano çalabiliyor ve hatta gerçek adımı biliyorsam,bunların hepsi küçük bir kız ve onun tatlı öğretmeni sayesinde."dedi ünlü piyanist,ön koltuktan onu izleyen,saçları örgülü küçük kıza,ve yanında oturan,neşeyle gülümseyen kadına -karısına- bakarak.

Genç kadın,o gün kapısını çaldığında olduğu gibi neşeyle şakıyordu,fakat bu sefer sesiyle değil,gözleriyle.

Karısının hayat dolu gözlerine bakarak cesaret alan  Rudolf,piyanosunu çalmaya başladı.

O gün olduğu gibi ne yaşadı ise çaldı; Geçen hafta ziyaret ettiği,rutubetten kokan eski evini çaldı,kilisenin yaşlı rahibinin cenazesindeki çiçekleri çaldı,kaba üst komşusunun karısıyla nasıl boşandığını,o sabah selam vermeyi unuttuğu sineğin şimdiye kaç yavrusunun o duvarda yuva yaptığını çaldı.

En son da yine,artık adet edindiği gibi,en önde onu izleyen küçük kız için çaldı, hayatının kahramanı için.

Çünkü biliyordu ki o küçük kız öğretmenine Rudolf'tan bahsetmeseydi, genç adam o rutubetten kokmuş evde,belki ömrünün sonuna dek yalnızlıktan sıkıla sıkıla oturacaktı.

Alkış sesleri gelmeye başladı. Gülümsedi. Bu devasa salondaki onlarca,yüzlerce hatta binlerce kişi,sırf onu dinlemeye gelmişti.

O sırada,'koca kara ayı' diyebileceğiniz üst komşu,evinde oturmuş,televizyondan Rudolf'un piyano konserini izliyordu.

"Vay be." dedi adam kendi kendine.

"İşe bak,bizim çöpçü piyano çalıyor."

bizim çöpçü piyano çalıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin