Tanıtım

344 34 441
                                    

Eveett yeni bir hikayeyle karşınızdayım. Bundan önce müzik ile ilgili bir hikaye yazmayı denedim ama henüz onun için zaman olduğunu gördüm. Bu nedenle aklımda olan hikayelerden birini yazmaya karar verdim. Umarım bunu beğenerek okursunuz.

Hikayeme başladığınız tarihi buraya alabilirim.

Gökyüzünün mavisi yerini gri toz bulutuna bırakırken, toprak da rengini insandan akan kanın kırmızılığına teslim etti. Birbiriyle çarpışan kılıç sesleri yeri göğü inletirken kahverenginin koyu tonlarına sahip, üzerine giyindiği kıyafetle bile düşmana korku salan, savurduğu her bir kılıç darbesi ile düşmanını yer ile yeksan eden ve heybetli duruşuyla herkesi kendine hayran bırakan adam önündeki düşman ile vuruşurken bir anda kendisine arkadan yaklaşan düşmandan bir haberdi. Alplardan biri bunu fark ederek bir yandan düşmanı biçerken diğer yandan da beyine bağırdı.

"Beyim dikkat edesin arkandadır."

Seslenen Alp kendisine yapılan hamleyi bir kez daha bertaraf ederken Taşpar arkasını dönüp kendisine kılıç ile gelen düşmanın bedenine kılıç saplayacağı vakit, düşmanına gelen ok geriye düşmesine ve oracıkta can vermesine neden oldu. Daha sonra birbirine denk gelen iki çift göz ile bir şimşek çaktı gökyüzünde aydınlattı ışığıyla her yeri. Yanına yaklaşan diğer düşmanları da bertaraf ederlerken sadece onlara yardım eden bir avuç insan ile kendileri kaldı ortada. Kılıçlar kınına girdiğinde Taşpar kendisini kurtaran Katun'un yanına geldi.

"Kimsin sen? Burada ne edersin?"

"Sana yardım ederim görmez misin Taşpar Bek!"

Henüz kınına sokmadığı kılıcını karşısında duran Katun'un boynuna dayadı. Bu hamle ile başını bir milim dahi oynatmayan Katun ile beraber yanındaki alplar de kılıçlarını çekip öne atılmaya hazırlandılar. Ama kendisine kılıç dayanan Katun onları tek el hareketiyle durdurdu.

"чонын хумс чоныг огтолдоггүй"

Bu duydukları dilden pek bir şey anlamasalar da kılıcı dayayan adam anlamıştı onun ne demek istediğini. Gözlerini şaşkınca aralarken kılıç bir anda boynundan indi ve elleri yana doğru düştü. Kılıç tutmadığı eli ile karşısındaki Katun'un çenesini yukarı kaldırdı. Kendisi daha bir şey söyleyemeden meraklı candaşları hemen suallerini sordular.

"Ne der bu Katun beyim sen anlar mısın?"

"Kurdun pençesi kurdu kesmez der."

"Bu ne demektir beyim. Ben hiçbir şey anlamam. Bunlar dost mudur düşman mıdır?"

"Anlaşılan vakit gelmiştir. Katunun kurt bakışına, Türk katununun kılıç vuruşuna şahit olmadın mı?"

"Taşpar... Demek gerçekten sensin. Gök Tengri'ye alkışlar olsun."

"Düşümde görüp durduğum Katun da sensin demek."

Etrafı bir sessizlik kaplarken aniden vurulan davulun sesi ile oldukları yerde durup kaldılar. Taşpar ve Aşina yüzünü sesten yana çevirdiklerinde Ulu Kam bir elinde davulu bir elinde vurduğu tokmağı ile karşılarında durdu.

"Göğe ıslıklı ok atıla Gök Tengri sesimizi duysun!"

Tokmağı ile elindeki davula iki kez vurduğunda arkasında olan diğer kamlar, Ulu Kam'ın buyruğuyla üç kişi yaylarını gerip oklarını havaya doğru çevirdiler. Kamın bir el hareketiyle ıslıklı oklar atıldı ve gök o sesi dinledi.

"Gök Tengriye alkışlar ola, iki Türk birbirini buldu."

Taşpar da Aşina da sesin geldiği yöne baktılarında tanıdıkları bir yüz ile karşılaştılar. İstemsizce ikisinin de ağzından aynı sözcükler döküldü.

"Sen..."

Kam kadın ne dediklerini anladığı için yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirdi. Daha sonra ise sözlerine devam etti.

"Hepiniz size söylenen and ile var oldunuz. Yıllardır acun bu vakti bekler idi. Vakti gelende bir olacaksınız. Bağır basın birbirinize ve dağılan kandaşlarınızı geri bulun."

Her biri sanki Ulu Kamın sözlerinde etkilenmiş gibi ellerini yumruk yapıp bağır bastılar birbirlerine bir de dizlerini vurdular. Bakışları birbirini bulduğunda dudaklarından istemsizce sözler döküldü.

"Kurt yalnız kurda diz büküp bağır basar."

"Kurt yalnız kurda yaslanıp cenk eder."

"Turan yalnız Türkler bir olursa doğar."

"Turan, Kurt bakışlı balalar olduğu vakit tam olur."

Söylenen her bir sözde onları koruyan beyaz ışık giderek genişlemeye ve tüm acunu sarmaya başladı. O sırada kam bir kez daha elindeki davuluna vurdu ve bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Onun sözleri ile sanki tüm acun ayaklanmıştı.

"O vakit balalar toplana! Zalimin zulmü bite! Turan kurula!"

Kamın sesiyle Türk balaları gökyüzüne çevirdi bakışlarını ve uludu kurtlar avını bekleyen avcı misali. Acunun dört bir yanını sardı kurdun sesi.

Ulu kamların, savaşçıların ve yürekleri sadece ülküsü için çarpanların hikayesine benimle beraber eşlik etmeye var mısınız?

KUTLU TURAN DESTANIWhere stories live. Discover now