23. Tenime Dokunan Âşık

Start from the beginning
                                    

"Sen şimdi gelip Ozan'ı aramızdan çekip alınca, kızlar öfkelendi." Şaşırdım. Ben kimseyi olduğu yerden çekip alamam ki, benim buna yetecek gücüm mü var Allah aşkına?

"Bir de..." dedi. "Ozan bana ya da başka bir adama benzemez. Kızlar seviyor onu. O da onlara değer verir falan filan. Kısaca Ozan'la araları senin yüzünden bozuldu ve bu saatten sonra sana iyi davranmalarını bekleme." Uzun bir süre sustu. Sonunda başımı kaldırmadan "Ben kimseden bir şey beklemiyorum," diyebildim. "Ozan'dan ya da bir başkasından, bir şey beklediğim yok."

"Öyle olmuyor işte o iş," dedi bana. "Aldığını geri vermeden seni rahat bırakmazlar. Yani geldi omuz attı, laf attı, gözlerini dikti baktı. Ya bunlara alış ya da Ozan'ı ikna et, kızlara tepki göstermesin."

"Ben bir şey yapmadım," diyebildim. "Ozan'a bir şey demedim. Kimseye bir şey demedim."

"Hah!" dedi direksiyona vururken. "Bana böyle ağlak sızlak konuşma. Sen böyle süklüm püklüm duruyorsun diye Ozan muhabbetini kesti hepsiyle."

"Ben bir şey demedim, yapmadım," diye çırpındım. O kadar umurunda olmadı ki onun. Neyle suçlandığımı bile anlamadım. Gidip Ozan'ın ayaklarına kapansam fayda eder miydi? Ozan kızlara ne dedi, ne yaptı bilmiyorum. Aslında sorumlusu değilim ama galiba aynı zamanda benim yüzümden oldu bunların hepsi. İyi de gerçekten Ozan'a kızlar hakkında kötü bir şey demişliğim yoktu. Ne yapacağımı bilemedim.

"Tamam ben sana bok atmıyorum," dedi. "Salak saçma meseleler. Yalnız canın yansın istemiyorsan Ozan'ı yumuşat biraz. Yarın öbür gün sen zararlı çıkarsın bu işten."

Kafamı kaldırıp ilk kez yüzüne baktım. Ne demek istediğini anlamadım. Ne yapmamı istediğini anlamadım. Ne zararından bahsettiğini de öyle. Nasıl baktıysam bir sigara yaktı arabanın içinde. Sigarasını çiğner gibi yaparak konuştu.

"Ozan sınava hazırlanıyor diye uzak duruyoruz ondan. Yoksa bizim görüşmediğimiz gün ya da gece olmaz. Sınav bitince de farklı olacak değil. Bizimle eğlenecek, bizimle takılacak yine. Adamın en sevdiği arkadaşları biziz, anladın? Ozan evde oturup yılbaşı partisi verecek, senin bir bok örmeni seyredecek bir adam değil. Onun için kızlarla aranı düzelt. Yoksa orada burada itilip kalkılmaya hazır ol. Ben bunları ağla zırla diye söylemiyorum. Olacaklar bunlar. Bil diye söylüyorum. Sen şimdi kızların en sevdiği adamı böyle mağdur gibi yanına çekersen..."

Sustu. Benimse kulaklarım uğuldamaya başladı.

"İter kakarlar, laf da sokarlar. Bak ben iki gün trip attım onlara, gelip gene sana salça oldular. Çünkü üfleseler uçacaksın. Dedim sana; güçlü görünmüyorsun... Öyle olsa kimsenin götü yemez sana sataşmaya. Ama.... Neyse bu ağlamaların sızlamaların Ozan'a söker. Başkasına değil."

Allah'ın belası gözlerim yaş akıtmadan dursa böyle söylemezdi belki. Bense ağlamadan duramadım. Çok sıktım kendimi ama yine de bir damla kayıp gitti gözümden. Hırsla sildim yüzümü. "Tamam," dedim kapının koluna uzanırken.

"Bir şey daha," dedi. Bakmadım yüzüne.

"Gidip Ozan'a anlatma bugünü. Dağıtma kafasını, halletsin şu sınav işini. Sen böyle ağlayıp sızlayınca o kafasını toplayamıyor. Çıkıp kızlara çemkirecek. Ha bir şey değiştirecek olsa ona bırakmam ben yaparım o işi. Ama sonra başı ağrıyan gene sen olursun. O yüzden kapalı tut çeneni."

Önüme baktım, arabanın ateş kırmızısı kaputunu görünce, Ozan'la Sapanca'ya gittiğimiz gün geldi aklıma. Ne güzel bir yolculuktu o. Arabanın üstünü açmıştı Ozan, birbirinden güzel şarkılarla uçuyormuş gibi olmuştum. Saçlarımı nadiren sevdiğim anlardan biriydi o. Rüzgârda ne biçim savrulmuşlardı ama! Ozan'ın yörüngemde olduğu en güzel günler. Ona da demiştim, bütün kötülükler o benim yanımdan uzaklaştığı zaman başıma geliyordu. O anlardan birinin içindeydim. En çok koynuna sokulup ağlamak istediğim kişiydi Ozan. Ama bunu zaten yapmayacaktım. İkaza gerek yoktu.

Uyumadan Önce Tuttuğum DilekWhere stories live. Discover now