ÇAPKIN BİR BELA

43 12 3
                                    

5. BÖLÜM

"Ne dediğin, beynin algılıyor mu senin? Kazadan kurtulmuş olabilirsin ama şimdiki yapacaklarımdan kurtulabilecek misin, orası muamma." Sinirden kriz geçirebilirdim. Gözlerim kararırken diğer iki genç de bana hiç yardımcı olmuyordu.

"Çok şükür beynim algılıyor her şeyi." Dedi ukala bir şekilde. "Beni öldüreceğini sanmıyorum. Bu yakışıklıyı kim öldürmek ister ki?" üstüne doğru atılacaktım ki Yasin ve Rıza beni durdurarak geriye çekti. Ayaklarım havada sallanırken kollarından kurtulmaya çalışıyordum. Hayatımda bu kadar ukala, egoist birini görmemiştim!

"Bırak sende beni!" Rıza'ya hitaben kızgınca söylendiğimde sonunda bırakmıştı. Derin nefes çekerek yatakta olan çocuğun yanına ilerlerken bu sefer de Yasin bir adım öne çıkmıştı. Gözlerinde endişe vardı. "Bir şey yapmayacağım!" diye güven sağlamaya çalışırken isteksizce yerinde kaldı. Bir süre kararsız kalsa da bakışlarımdan emin olarak geri yerine geçti.

"Bana bak ukala çocuk!" diye gözlerimi kısarak uyarı dolu parmağımı şırlattım. Bana gevşekçe gülümseyerek baktı. "Yanlış sularda gemi yüzdürüyorsun? Olduğun sulara dikkat et gemin suyla dolar, dünyanın kaç bucak olduğunu anlamazsın bile!" diye açık açık tehditte bulundum.

"Bu kızın hakkından gelecek biri var olduğuna inanmazdım. Ama varmış, şahit oldum." Dediğini duydum Rıza'nın. Sesindeki alay kahkahasına da yansıdı.

"Yanlış sularda gemi yüzdürmeye bayılırım. Karşıma bir anlık denizkızı çıkar, kim bilir? Kızıl kızıl saçlarıyla delici bakışlarıyla beni, aklımın başından alır." Dedi hala bana yürümeye devam ederken.

"Ya sabır!"

"Ee ne zaman kahve ısmarlıyorsun? Taburcu olduktan sonra mı?" diye ukalaca davranmaya devam ederek dudak kıvırdı.

"Bu yürümek değil resmen koşmak!" dedi Rıza katıla katıla gülerken.

Onu ateşe vermemek için dişlerimi olabildiğince sıktım. Kemiklerini bulunmayacak hale getirmek vardı da, müsait değil. "Hayır! Çıkmaz ayın son çarşambası!" diyerek yanından ayrıldım. Daha fazla yanında durup da katlanamazdım.

Nereye gidecektim şimdi ben? Kimi vampir yapacaktım? Hastanenden çıktığım gibi yolların olduğu yerlere doğru ilerledim. Yolun üstünde taşlı bir yol daha vardı oraya çıkarak etrafıma bakına bakına yürümeye devam ettim. Az ötede üç yanı kapalı ön kısmı açık olan ve en üstünde durak yazan yere geçtiğimde birkaç insanlar vardı. Benim ilk önce yaşayacak bir alan bulmam gerekiyordu.

O sırada uzaklardan bir yerden Parker'in sesini işittim.

"Adellan kardeşim seni göremiyorum ama yardımına ihtiyacın olduğunu hissediyorum." Dediğinde, herkesin içinde kendi kendime konuşmanın normal olduğunu sanarak "Evet, yardıma çok ihtiyacım var!" dedim yukarıya bakarak. Etrafımdaki insanlar bana şokla baktılar. "İyisin değil mi kardeşim?"

"Yani..." dedim geçiştirerek. "Nerede kalacağımı bilmiyorum?" insanların bakışları git gide tuhaflaştı. Bana öyle bir bakıyorlardı ki...

"Adellan kimsenin olmadığı bir alana geç! Ve gözlerini kapat. Ama kimse olmasın yanında!" diye tembihlediğinde durağın yanından koşarak ayrıldım. Boş bir yer ararken koşmaya devam ettim. Bir parkın olduğu yerde duraksadığımda kimse yoktu. Emin olmak için daha dikkatli baktıktan sonra parkın ortasına geçerek gözlerimi kapadım. Ondan sonra Parker'e haber verdiğimde ise beni bir yere ışınlamıştı.

"Yeni evin hayırlı olsun kardeşim." Diyerek gülümsediğini duydum. Gözlerimi ağır ağır açtığımda bir evin salonun tam ortasına duruyordum. Etrafıma heyecanla bakındığımda Parker'in sesini bir kez daha duydum.

ADELLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin