Her şey çok hızlı gelişmişti ve ben olayları idrak etmekte güçlük çekiyordum.

Sanırım biri kollarımdan tutup, beni sarsarak olanları anlatırsa o zaman kendime gelecektim.

Taksi durunca parasını ödeyip indim. Bir yandan bavulumu çekerken diğer yandan etrafı inceliyordum.

Büyük binanın önünde kocaman Bingöl Jandarma Komutanlığı yazıyordu.

Demir sürgülü kapının iki yanında, içeride, gözetmen kulelerinde kısaca her yerde üniformalı birileri vardı.

Bu beni korkutabilirdi. Tabii babam polis olmasa. Çocukken bir çok kez üniformalı polislerin, askerlerin arasına girmiştim. Ama yine de insanın bir içi ürpermiyor değil.

Bir kere üzerlerinde ki üniformadan mı bilinmez duruşları ağırdı.

Bir kaç adım atıp kapıdan içeriye girecektim ki yolum kesildi. "Buyrun hanımefendi?" Dedi genç bir çocuk.

Çocuk dediğime bakmayın ortalama benimle aynı yaşlardadır. Belki bir yaş küçüktür.

"Ben bir arkadaşım için gelmiştim." Dedim.

Yok bir de bir arkadaşa bakıp çıkacağız de Leyla.

"Öyle her arkadaşı için geleni içeriye alamayız hanımefendi." Dedi sertçe.

Bende biliyorum alamayacağınızı ama bu kadar kaba olmaya gerek var mı canım?

"Haklısınız. Ama benim arkadaşım burada askerlik yapıyor. Onu görmek için geldim."

"Arkadaşınız buraya gelirse görürsünüz sizi içeriye alamam."

"Ne demek alamam?"

"Nereden bileyim bavulunuzda bomba olmadığını."

Kaşlarımı çattım. "Ne bombası be!" Dedim hızla. "Al bak Allah Allah. Sanki sana bakma dedik. Arkadaşımı görmeye geldim, arama yapman gerekiyorsa arama yap ya da ne bileyim ne gerekiyorsa işte."

"İçeriye girmeniz için içeriden isminizin gelmesi gerekiyor. Gelmediğine göre giremezsiniz."

"Dalga mı geçiyorsun arkadaşım sen benimle? İsmimi mi sordun da biliyorsun?"

Adam cevap verecekken birden hazırola geçti.

"Söyleyim adımı, hatta arkadaşımın adını söyleyeyim. Ya geçen gün çatışma çıkmış, vurulmuş! Onun için geldim biraz yardımcı olamaz mısın?" Diye sordum.

Adam cevap vermeden öylece duruyordu. "Sana diyorum!"

"Ne oluyor burada?"

Sesin geldiği yöne, yani arkama döndüm.

Arkamda hazırola geçen asker sanırım karşımda duran heybetli adam geliyor diye hazırola geçmişti.

Arkamda ki askerden çok daha rütbeli biri olduğu her halinden belliydi.

Bir an sert bakışları yüzünden benim bile hazırola geçesim gelmişti.

"Merhaba iyi günler." Dedim gülümseyerek. "Merhaba."

"Ben bir arkadaşımı görmek için gelmiştim. Burada askerlik yapıyor. Ama arkadaş adımı bile sormadan içeriye giremeyeceğimi söylüyor." Diye anlattım.

"Doğru söylüyor." Dedi adam ve gitmek için bir adım attı. Hızla kolundan tuttum. Bu ne cesaret Leylacığım?

"Ne demek doğru söylüyor?" Dedim hızla.

Müptela | TamamlandıWhere stories live. Discover now