15. HİÇ'TEN DAHA FAZLA

3.7K 279 130
                                    


GERÇEK, YALANA
SARILINCA

15. HİÇ'TEN DAHA FAZLA





JANSET ALARÇİN

Telefon sesiyle gözlerimi araladığımda zır zır çalıyordu. Uzandım ama kolumda başlayan ve omzuma kadar çıkan yer yer diş izleri, yer yer de morluklar vardı. Boynum, göğsüm ve bacaklarımda da aynı şeylerin olduğunu biliyordum. Vücudumun her yerinde farklı bir ağrı, farklı bir sızı vardı... Dudaklarının bıraktığı her acıyı hatırlamak yüzümü buruşturmama sebep oluyordu ama yine de pişman değildim. Ne yatağımdaydı ne de yanımda ama yine de pişman değildim, gitmiş olmasına rağmen pişman değildim.

Telefonu elime alıp sırt üzerine uzanmamla da önce kalçalarım ağrımıştı, sonra da kasıklarım. Kasıklarımın ağrısı şiddetle çarpıp durması yüzündenken, kalçalarımın ağrıması tokatları yüzündendi.

Kapanan telefonu açmadan önce çenemde morluk görmüştüm. Sanırım orayı dişleri arasına almıştı.

Telefonun şifresini açtığımda Leyl'in cevapsız aramasına geri dönmek istedim ama bana gerek kalmadan mesaj attı.

"Hemen eşyalarını toparla! İstanbul'a dönüyoruz. Dün gece Rebena ve Enis evlenmiş, üstelik burada da değiller. Yoklar, gitmişler... Annem delirmiş bir vaziyette. Hemen eşyalarını toparla aşağıya in, gidiyoruz!"

Bir Gün Önce

Sertap Erener – Rüya

"Bebeğim kocaman, onu tutamam.

Ninniler söylerim, hiç uyutamam.

Oynayıp gülüyor, bizi süzüyor.

Mamasını yemiyor, beni üzüyor.

Evcilik oynarken bana eş olur.

Hem anne hem baba hem kardeş olur.

Oynayıp gülüyor, bizi süzüyor.

Mamasını yemiyor, beni üzüyor."

"Anne..." diye uykumda sızlandım ama gözlerimi aralayamamıştım. "Yine söylemeyi bıraktın..."

"Uyumuyor muydun sen?" diye gülerek sordu. Belki de altıncı yaşımın en haylaz günlerinden birinin daha son buluşuna gülmüştü.

"Hayır," ona sıkıca sarıldım. "Devam et. Durma."

Şefkatli elleri saçlarımı okşamaya devam ettiğinde yüzümü biraz daha göğsüne bastı ve ninniyi baştan söylemeye başladı.. Çok hatırlamıyordum ama ya ninninin ortalarıydı ya da sonlarıydı, "Anne... Hiç babam gibi söyleyemiyorsun," diyerek kalbini kırmıştım.

Boy aynasının karşısında dururken giydiğim elbise beyaz değildi. Janset'in yanında getirdiklerinden birini seçmiş, üzerime geçirmiştim. Yeşildi ama öyle abartı bir yanı da yoktu. Sade ve şık... Mini bir boyu vardı, omuzlarım açıktı, omzumdaki gökyüzü görünüyordu, köprücük kemiklerim kapatılmıştı... Saçlarımı düzleştirdikten sonra ensemde dağınık bir topuz şeklini vererek yüzüme de sade bir makyaj yapmıştım.

Komodinin üzerinde turan telefonumun ekran ışığı yanınca bakışlarım oraya çevrilmişti. Az sonra oraya gidip telefonu elime aldığımda Enis'in mesaj attığını gördüm.

"Hazır mısın?"

Cevap yazmadan önce elimi karnıma götürmüş, kendimi yatıştırmak adına derin bir nefes almıştım.

GERÇEK, YALANA SARILINCAWhere stories live. Discover now