BÖLÜM 8

211 21 4
                                    

İmparatoriçelik Köşkü
Ashina, imparatorun hala neden gelmediğini merak etmişti. Öyle ya saatlerdir gelmesini bekliyordu. Bu yüzden emrindeki harem ağalarından birini göndermişti. Harem ağası nihayet gelmişti:
-Majesteleri.
Ashina tebessümle:
-İmparatorun nerde olduğunu öğrenebildin mi?
Harem ağası:
-Evet majesteleri.
Biraz çekinerek sözlerine devam etti:
-İmparator, cariyesi Li Ezi'nin yanına gitmiş.
Ashina duydukları karşısında şok olmuştu:
-Ne? Nasıl? diye duraksadı bir an.
İmparatoriçe duyduklarına şaşırsa da etrafındakilere belli etmek istemiyordu. Bu sebeple herkesin dışarı çıkmasını emretti. Yalnız kalmaya ve düşünmeye ihtiyacı vardı. İmparatorun bu davranışını anlamlandıramamıştı. Ama belli ki bu sarayda zor günler Ashina'yı bekliyordu.

Ertesi Sabah
Güneş nihayet doğmuştu Chang'an'a. Ashina uyanmıştı. Dün yaşananları düşünmek istemese de sebebini biliyordu artık. Birkaç gün önce, geldiği bu topraklarda Çinli bir dost edinmişti: Zao. O, iyi kalpli biriydi. Kaldığı misafir köşkünde sevimli bir köpek tanıştırmıştı onları. Merhametin buluşturduğu iki genç kız dost olmuştu. Zao, şimdi hem dostu hem hizmetlisiydi imparatoriçenin. Bu dost ona imparatorun neden böyle davrandığını ve yaptığının ne anlama geldiğini anlatmıştı.
Ashina buraya iki imparatorluğun huzuru ve barışı için gelmişti. Ama artık emindi ki burada ona huzur yoktu...
Yavaşça yataktan doğruldu. İmparatoriçenin uyandığını fark eden hizmetliler içeriye girdi. Çinli hizmetlilerin içindeki Zao:
-Günaydın majesteleri.
Ashina dostuna gülümsedi:
-Günaydın Zao.
Sonrasında en arkadaki hizmetlilerin kendisine bakarak gülüştüklerini fark etti. Sadece onlar değil bütün saray Türk imparatoriçeyi diline dolamıştı. Ashina tam onlara ağızlarının payını verecekken vazgeçti. Kendisini yorduğuna değmezdi. Zao gerginliği fark ederek:
-Majesteleri izin verirseniz giyinmenize yardım edelim, dedi. Ashina merakla:
-Akay nerde Zao? diye sordu.
Zao çekinerek:
-Ana İmparatoriçe sizinle gelen hizmetlilerinizin çoğunu tasfiye etti. Yerlerine Çinli hizmetlileri yerleştirdi. Akay hala sarayda ama nerde olduğunu bilmiyorum efendim.
Ashina şaşkınlıkla:
-Tasfiye mi etti? Ne sebeple? dedi sinirlenerek.
Zao yanındaki hizmetlileri tedirgin bir şekilde gözleriyle işaret ederek:
-Bilmiyorum majesteleri, dedi.
Ama Ashina biliyordu. Dün törende kendisine öfkeyle bakan ana imparatoriçe, belli ki attığı her adımdan haberdar olmak istiyordu.
Sert bir ses tonuyla:
-Hepiniz çıkın dışarı. Beni Zao ile yalnız bırakın, diye emretti.
Bunu duyan hizmetliler eğilip dışarı çıktılar. Onlar çıktıktan sonra Ashina:
-Sebebi ortada. Belli ki beni kontrol etmek istiyor, dedi sinirle.
Zao:
-Haklısınız efendim.
O sırada Akay geldi. Ashina:
-Kaç kişi kaldı sarayda? diye sordu merakla karışık bir telaşla. Akay:
-Ben ve yirmi hizmetli var majesteleri. Gelen hizmetlilerin çoğu gönderildi, dedi.
Ashina, çocukluk arkadaşına buruk bir tebessümle baktı. Bu sarayda kendisini yalnız hissediyordu ve Akay onun geçmişinden kalan tek insandı. Onun burada olması Ashina için mutluluk kaynağıydı:
-Akay iyi ki burdasın, iyi ki yanımdasın, dedi tebessümle.
Akay gülümsedi:
-Ben ömrüm yettiğince yanınızda olacağım.
Sonra konuya girdi:
-Ana İmparatoriçe sizi bekliyor, majesteleri.
Bu haber imparatoriçenin canını sıkmıştı. Tebessümü solmuş, yüz ifadesi değişmişti. Ciddiyetle:
-Gitmek zorunda mıyım? diye sordu. Kendisine nefretle bakan ana imparatoriçeyle tanışmayı şu an hiç istemiyordu. Zao:
-Evet majesteleri. Gitmezseniz ana imparatoriçe tarafından cezalandırılırsınız.
Ashina derin bir nefes aldı ve:
-Gidelim tanışalım bakalım kendisiyle, dedi sinirle.

Yuwen Hu'nun Odası
Yuwen Hu Efendi Zan ile konuşuyordu:
-Bu Zhang Yi ile alakası olan herkesi idam edin Efendi Zan. Hiçbir asi affedilmemeli.
Zan:
-Emredersiniz efendim. Ancak imparator... dedi çekingen bir tavırla.
Yuwen Hu küçük bir kahkaha attı:
-Bugün kendisini bilgilendireceğim. Zaten Yong benim kararlarıma karşı çıkamaz. Başka bir mesele var mı sarayda?
Efendi Zan:
-Bütün sarayda konuşulan bir dedikodu var efendim.
Bir an duraksadı:
-İmparator, geceyi imparatoriçeyle değil cariyesiyle geçirmiş.
Yuwen Hu alaycı bir kahkaha attı:
-Yong, gerçekten aptalın teki. Güzeller güzeli bir prenses dururken o cariye parçasıyla geceyi geçirmek mi?
Bir kahkaha daha attı Hu ve sözlerine devam etti:
-Yarın sabah imparatoriçeyi ziyaret edeceğim. Kendisine haber gönderilsin Efendi Zan.
Zan başıyla onayladı.
Yuwen Hu'nun yüzüne sinsice bir gülümseme yayıldı. Niyeti belliydi: Yaşananları fırsata çevirerek imparatoriçeyi imparatorluk ailesine düşman etmek istiyordu.

İmparatoriçe AshinaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora