Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Şiddetli, beni ölene kadar sevecek ve aşkın ölüm kadar güçlü olduğunu bilen ve sonsuza kadar yanımda olacak birini istiyorum. Yok edecek ve benim tarafımdan yok edilecek birini istiyorum."
Genç adam bu paragrafı tekrar ve tekrar okudu. Sonra gözlerini yanında sakince uyuyan sevgilisine çevirdi. Zihninde, paragrafta anlatılan aşk ile sevgilisini özdeşleştirdiğinde kalbinde de gerçek aşka sahip olmanın mutluluğunu hissediyordu.
Sessizce yataktan kalkıp balkona çıktı. Sabahın erken saatlerinde Chicago bile sessizdi.
Güneş ışıkları kızıl saçlarını aydınlatmaya başlamadan önce içine derin bir sıkıntı çöktü.
Chicago'da kalmamalıydılar. Bu düşünce aniden zihninde çaktı. Her ne kadar bu şehre ihanet ediyormuş gibi hissettirse de bir şekilde buradan uzaklaşmalıydılar.
Mesele kesinlikle ait hissetmemek ile ilgili değildi. Ian, Mickey ile birlikte olduğu zaman her yerde kendini evinde hissedebilirdi. Çoktan kavramıştı ki, yuva bir mekan değildi. Bir kişiydi. Ve Ian için o Mickey'di.
Ama bu şehirde ikisinin de çok fazla yaşanmışlıkları, pişmanlıkları vardı. Yeni bir hayat kurmak isterken kendilerini sürekli aynı döngünün içinde bulmak ikisini de çok yoruyordu.
Evet, Ian mutluydu. Az önce uyurken izlemeye doyamadığı adam huzurla uyuyabildiği için mutluydu. Onun yanında olduğu için mutluydu.
Ama bunun bitmeyeceğini garantisini kendi içinde veremiyordu.
Kafası karışmış halde balkon korkuluklarına dayandı.
Mickey, onun için çok fazla şey yapmıştı. O dünyaları hak ediyordu. Kesinlikle bu çöp şehrin küçük dairesinde yaşamayı hak etmiyordu...
İlişkilerinin geldiği noktayı düşününce Mickey'nin yaptığı tüm o fedakarlıklar... Ian'a kendini mahçup hissettiriyordu.
Ian, Mickey'i yüzüstü bıraktı. Defalarca ve defalarca... Haklı gerekçeleri olsa da biliyordu ki Mickey'i çok üzmüştü. Telafi bile etmediği halde Mickey, her zor durumda Ian'ın yanındaydı... Her seferinde...
Bu sırada sevgilisi de uyanmıştı. Mickey yatakta biraz tembellik ettikten sonra yataktan çıktı. Evde Ian'ı ararken gözleri balkona takıldı.
Güneş ışıkları, Ian'ın yüzüne düşerken kızıl saçları ve yeşil gözlerini aydınlatırken Mickey de onun güzelliğine adeta yeniden aşık oldu. Bu görüntüyü beynine işlemek isterdi, orada durup onu izlemeyi... Ama Ian'ın ne kadar dalgın olduğunu fark ettiğinde orada öylece duramazdı.
Mickey romantik bir adam değildi, bir şekilde Ian'ın aksine bunun için fazla utangaçtı. Ian'ın yanına tüm güzelliği bozacağı düşüncesiyle korkak adımlarla yürüdü.
