Telefonumu açıp gruba mesaj attım.

Cezalıyım okul sonrası prova olursa gelemiyeceğim.

Diyerek gönderdim. Ardından hemen Kerem gördü. Aras yazıyor...

Vah, vah ne kadar üzüldüm. Umarım benim yüzümden deildir.

Diyen arasa karşı gözlerimi devirdim. Kerem yazıyor...

Olum Aras sen bittin yarın okuldan cenazen çıkıcak.

Yazdığında gülerken telefonum çaldı. Arayan Keremdi.

"Alo?" dediğimde "Aras yüzünden mi ceza aldın?" dediğinde güldüm. "Yok ondan deil ama çok küçük bir etkisi var tabii." dediğimde "Neden o halde?" demesiyle "Doruk." dedim.

Ağza alınması güç bir küfür söylediğinde "Kusura bakma." diyerek güldü. "Sorun deil." dediğimde sadece gülümsemekle yetindim. Bir süre öylece telefonda sesizce durduk. Daha fazla dayamayıp "Eee, o halde ben kapatayım." dediğimde "Sözlerin bitmesine az kaldı. Her şey çok iyi ilerliyor." dediğinde "Çok merak ediyorum o halde." dedim.

"Merak ettiğine deyeceğini biliyorum." diyerek telefonu kapattı. Telefonu köşeye bırakarak kendimi yatağa attım. Bir gün bu yatak kırılacak ama ne zaman? Hayırlısı...

***

Gözlerimi açtığımda saat sabah altı bucuktu. Yataktan kalkarak yüzümü ovaladım. Şuan rengarenk her taraf sanki. Gözlerimi kıtpıştırdıkça renkler yerine oturdu.

Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Telefonuma gelen mesajla odama doğru koşar adım ilerleyip kapıyı kapattım. Telefonumu elime aldım. Kerem bana mesaj atmıştı.

Günaydın, sözler bitti. Sizin sokağın başında bekliyorum sana bir kısmını okumak istiyorum.

Ne yazacağımı şaşırdım. Bana sözleri okumasına mı yoksa şuan bizim mahalenin sokağında olmasına mı şaşırayım?

Tamam, uyandığım zaten geliyorum.

Yazarak hemen giyinmeye koyuldum. Bir pantolon bir tshört giydim. Saçlarımı tepeden topladım. Deri çeketimi aldım. Çantamı omuzuma takıp çıktım. Converslerimi giyerek kapıyı yavaşca çektim.

Yolda hızlı adımlarla yürürken babamın arabasını görünce "Acaba şirketi iflas mı etti gitmedi bi!" diye söylenerek sokağın başına doğru geldim. Görünürde kimse yoktu. Etrafa bakındım.

Uzaktan siyah bir motora yaslanmış bana el sallayan Keremi görünce yanına doğru gittim. Bana gülümseyerek bakarken elinde bir kağıt vardı. Sözlerin bir kısmı yazıyor olmalıydı.

Yanına gidince "Günaydın." dediğinde "Günaydın." diyerek elindeki kağıda bakacaktım. Bana uzattı. "iki paragraf yazıyor, bunu bil şimdilik yeter." dediğinde gülerek elinden aldım.

Ah benim güzelim kaybediyoruz
Bu yaşananları kaydediyoruz
Bir gün gelecek belki bir son yazılacak
Bizim için de bir güvercin salınacak

An be an sevgilim sabrediyoruz
Yaşamak için bile güç sarf ediyoruz
İnsanı insanlara bu denli kırdıranlar utansın
Bırak sen onları yarınlar varmış sansın

Şaşkınlıkla ona döndüm. "Bu mükemel!" dediğimde sırttı. "Sadece bu iki paragrafı bide bunu çalarken düşün." dediğinde gülümsedim. Ama sanki sözlerinde bir şeyler saklanıyordu.

"Mükemel gerçekten, bateri kısmı çok öyle deil mi?" dediğimde güldü. "Hepsinden var bateri bol elektro gitar, merak etme." dediğinde başımı salladım. "Ama provalar..." dediğimde "Onuda buldum merak etme." dediğinde umutla ona baktım.

"Nasıl olcak pekii?" dediğimde rahatlığından ödün vermeyerek "Seni çalışmak için kaçıracağız." göz bebeklerim göz kapaklarımdan şaşkınlıkla fırlayacak. "Şaka mı bu?" dediğimde başını iki yana salladı. "Hayır." dediğinden sonra Aras elini omzuma koydu. İrkikerek ona döndüm.

"Merak etme bu sefer hiç bir şey anlaşılmayacak ve hiç kötü bir şey olmuyacak." dediğinde gülümsedim. "Aras sana pek güvenemiyorum ama..." dediğimde yüzünü astı. "Aşk olsun Salça kafa." diyerek trip moduna girdi.

Özgür uzaktan gelerek bize gülümsedi. Bu sefer şaşkınlıkla yanındaki Berk'e bakıyordum. Hiç gelmeyen Berk gelmişti. Ona bakmayı kesip Aras'a döndüm. "Aşk olsun tabii, tribini yediğimin." diyerek yanağından öptüm. "Tamam affettim, şimdi ne yapacağız." dediğinde başımı iki yana salladım. "Tövbe, tövbe şimdi çarpılıp dümdüz olucağız." dediğimde hepsi gülmeye başladı.

Şaşıracaksınız ama Berk'de dahil. Kerem kaskı bana uzattı. "Atla o zaman seni gezdireyim." dediğinde diyerlerine baktığımda "Git hadi, okulda görüşürüz." diyerek el salladılar. Başımı sallayıp kaskı zorda olsa taktıktan sonra Keremin arkasına oturdum. Ellerim öyle yanlarımda dururken "Tutun bana." dediğinde "Sorun deil." dediğimde motoru çalıştırdı.

Hemen küçük bir duruş yapmasıyla kollarım onun belini sardı. Kerem gülerken hızlıca sürmeye başladı. Yoldaki arabaları solluyarak ilerlerken biraz rahatlamaya başlamıştım. Başımı onun sırtına yasladım.

Birden elimin üstünde bir el hisettiğimde yumuşakca elimin üstünü okşadı. Yüzümde garip bir gülümseme oluştu. O her saniye yavaşca genişledi. Rüzgara karşı meydan okurcasına sürerken kendimi çok güvende hisediyordum. Birden yazdığı sözdeki cümle aklıma geldi.

Bırak sen onları yarınları varmış sansın...

Şuan o kadar dertsiz ve tasasız hisediyordum ki sanki tüm dertlerim kederlerim rüzgarla karışıp yok oluyordu. Kendimi bir kelebek gibi hisediyordum. Mutlu, huzurlu ve korkusuz. Elini elimin üstünden çekmesiyle ayağımı motorun yanlarına koyup ayağa kalktım.

Bağırarak yazdığı sözlerinden ikinci paragrafı söyleyerek ellerimi yanlara açtım. Kerem kahkahalarla gülerken o kadar mutluydum ki.

Bu anın hiç bitmemesini umut ettim.

Umarım bölümü beyendiniz uzun süre sonra yeni bölüm atmam pekii 🙆‍♀️🏃‍♀️



Sahne ÇocuklarıWhere stories live. Discover now