6. Bölüm

49 31 67
                                    

Grupla birlikte okuldan çıktık. Evlere doğru gidiyorduk. Aras gene sesizliği bozan kişiydi. "Kerem, söz yazma işi nasıl gidiyor." dediğinde bana bakarak gülümsedi. Yaptığı şeyden hiç bir şey anlamazken Aras'a baktı.

"Çok güzel gidiyor." dediğinde Aras ellerini bir, birine çarptı. "Umarım hareketli bir şeydir." dediğinde ise "Merak etme bir yerinde çok coşku var." dedi.

Tekrar yürümeye devam ederken Özgür yanıma doğru yürüp sesizce "Doruk ile aranda bir sorun mu var?" demesiyle "Çok önemli bir şey sayılmaz ikimizde ters zamanıydı." diyerek geçiştirdim. Özgür'ün böyle durduğuna bakmamak gerekti.

Karşısındaki insanı anlamayıda yeri geldiğinde yargılamayıda iyi bilirdi. Demeyin şunun şurasında ne kadar oldu? ben alıyordum. O zaten duygularını sık yansıtan biriydi.

Aras gene boş boğazlık yaparak yanıma geldi. Elini omuzuma koyup "Baban umarım sana ceza vermez." dediğinde "He, aynen yap et sonrada umarım de." dedim öfkeyle.

Gözlerini belerterek bana baktı. "Neymişim ben böyle." dediğinde kendine imrenerek baktı. Sinirle burnumun kemerini sıktım. "Hadi ben gidiyorum, görüşürüz." diyerek el salladım.

Arkamda ciyak, ciyağa bağıran Aras "Görüşürüz, Ekinciğim(!) " etraftaki tek tük kişi Aras'a bakarken Kerem onu ensesinden yakalamasıyla yürttü.
Aras sarsak sarsak yürüyerek Kerem'e bir şeyler diyordu. Gülerek önümü döndüm.

Evin kapısına yaklaşınca babamın arabasının kapıda olduğunu gördüm. "Hani bu gidecekti. " diyerek söylendim. Arkamdan ağbimin çıkmasıyla afallayarak ona baktım. "Ben böyle ölmedim, direk bostala istersen." diyerek parmağımı ağzıma götürüp damağımı kaldırdım.

"Korkudan öldüm." dediğimde karşımda kıskıs gülüyordu. "Azrail misin sen?" dediğimde iyicene gülmesi yüzüne yayıldı. Kapıyı açan babamla bakıştık. "Eee, içeri gelsenize kapıda mı yatacaksınız?" demesiyle içeri girdik.

Ayakkabılarımı çıkardıktan sonra çantamı bir kenara bıraktım. Yemek masasında oturan annemle babamın yanına giderek oturdum. Annem beni incelerken tabağıma aldığım yemekleri yemeye koyuldum.

" Baba, baterim odaya kuruldu mu?" dediğimde başını salladı. "Bugün olanlardan sonra bi vaz geçer gibi oldum ama neyse..." dediğinde bardakta dolu olan suyu içtim.

Ohh, yarabbi şükür. Bugünüde kazasız belasız atlattık. Yemeğimi yemeye devam ediyordum. Babamın telefonu çalmasıyla masadan kalkıp açtı. Odadan çıkarak konuştu. Ağbim içeri gelip yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu.

Hepimiz büyük bir sesizlikle yemeklerimizi yiyorduk taki babam odaya fuhuş baskını yapmış gibi girene kadar. Başımı korkuyla babama çevirdiğimde bana resmen ateş püskürten gözlerle bakıyordu. Babam olduğunu bilmesem ejderha sanacaktım.

Üstüme doğru geldi. "Utanmıyor musun elin oğlunu rezil etmeye!"dediğinde şaşkınlıkla ağzımdan püsküren yemek babımın yüzüne geldi. Ortamdaki gerginlik kat ve kat artarken benim bi gülesim geliyordu." Bu ne rezillik Ekin böyle! "diyerek masadan hışımla kalktı annem.

Ağbim kıkırdıyarak gülerken ben babama bakıyordum. Sinirle gözlerini bile kırpmadan bana bakarken sinirle masadan peçete alıp yüzünü sildi." Ekin, cezalısın! "diyerek yüzünü silerken" Anladın mı beni?! " diye gürlediğinde başımı salladım.

Hemen masadan kalkarak odama gittim. Bu çocuk tam bir çocuk beni babasına şikayet mi etmiş?

Sırıtarak çantamdan telefonumu aldım. Evet ne mutlu cezalıyım. Okul dışında evden çıkarmayacağım. Bune böyle kaç yaşındayım onbir felan mı?

Sahne ÇocuklarıWhere stories live. Discover now