"Buse, empati yapmamı beklemiyorsun umarım! Çünkü şu an içinde bulunduğumuz durum hiç olmayabilirdi eğer o beni tavlamaya kalkışmasaydı ve ben de onun oyunlarına gelmeseydim! Mutsuz mu? İyi... umarım daha beter olur!"

"Peki, bu arada sen ne yapacaksın? Sonsuza kadar orada saklanamazsın..." Zeynep pencereden dışarıya yemyeşil çimlerin ve sağlı sollu düzenli bir sıra halinde uzanan çam ağaçlarının olduğu bahçeye baktı. Sonsuza dek saklanmak için bundan daha uygun bir yer olamayacağını düşündü. Esinti bahçenin ortasına yerleştirilmiş kameriyenin çevresini saran ağaçtan yayılan baygın yasemin kokusunu ona kadar ulaştırmıştı. "Çiftlik hayatına gittikçe daha fazla ısınmaya başladım."

"Bunun geçici bir durum olduğunu ikimiz de biliyoruz. Herkes arkandan atıp tutarken bu duruma neden olanlardan hesap bile sormayacak mısın? Ayrıca sen çalışmadan, bir şeyler üretmeden duramazsın."

"Üretmediğimi kim söyledi? Ayşe teyzenin ekmek yapmasına yardım ettim dün. Hamur yoğurmanın bu denli rahatlatıcı olduğunu bilmezdim. Şu an ömrümün kalanında hamur yoğurup, bahçedeki şezlonglarda taze limonata içmek çok cazip görünüyor." Zeynep'in sözleri Buse'nin tebessüm etmesine neden olmuştu. "Peki, o halde izin verirsen haftasonu gelip ben de seninle hamur yoğurma zevkini paylaşmak istiyorum. Benim de üstümden atmam gereken bir stres var şu aralar." Genç kadın derin bir iç geçirdi.

"Ancak gelirken arkamda bıraktığım sorunları getirmeyeceğine ve bir daha bu konuyu açmayacağına söz verirsen."

"Söz veriyorum. Dedim ya benim de kafamdan atmak istediğim şeyler var. Bir çeşit terapi olur ikimize de işte..." Zeynep telefonu kapattıktan sonra bir süre ellerini tezgâha dayayarak durup boş gözlerle bahçeyi izlemeye devam etti. Az sonra elinde araba anahtarları ile ön kapıdan çıkıp basamakları inerken az ilerde eğilmiş bir şeylerle uğraşan Ayşe teyzesine seslendi. "Ben gazete almaya gidiyorum sen de bir şeyler ister misin?"

*

Elindeki gazeteyi katlayıp memnuniyetsiz bir ifade ile yanındaki koltuğa fırlattı. Her şey altüst olmuştu ve onun bu durumu hiç de iyi idare ettiği söylenemezdi. Neden bir şeyler yapıp olayların önüne geçmeye çalışmıyordu ki? "Pekâlâ," diye mırıldandı kendi kendine "ona acımayacağım. Olayların bu noktaya gelebileceğini defalarca söylemiş olmama rağmen beni dinlemek bile istemedi." Yine de onun bu şekilde köşeye sıkıştığını görmekten nefret ediyordu. Çeşme'de gün sıradan bir şekilde başlamışken ablasının evde olmaması onu sıradışı bir şeyler yapma yönünde kışkırtıyordu adeta. Daha ne yapacağına karar vermemişken nasıl oluyordu da elleri her şeyin cevabını biliyormuşçasına hareket etmeye başlıyordu bile? Çantasından cep telefonunu çıkarırken sadece merakını giderecek kadarını öğreneceğine ve işin içine fazla girmeyeceğine dair kendi kendine söz veriyordu.

*

Zorlu aradan geçen birkaç hafta boyunca hiç istemese de kendini işe vermek zorunda kalmıştı. Bunun en önemli nedeni kendini oyalayacak bir uğraşı olmadığı zamanlarda Zeynep'i düşünmekten çıldıracak noktaya gelmesiydi. Bu nedenle gece gündüz uzun saatler boyunca çalışıyor, çalışacak hali kalmayıp da uykusuzluktan baygın duruma gelene kadar uyanık kalmak için kendini zorluyordu. Çünkü yatağa yatıp başını yastığa her koyuşunda aynı düşünceler kafasında dönüp duruyordu. Uyumaya çalışmak boşa harcanan çabadan başka bir şey değildi. Yeterince uykusuz, yorgun ve aç olduğunda, başka bir deyişle tüm enerjisini tükettiğinde, halsizlikten kendinden geçmesi işleri onun için kolaylaştırıyordu. İşlerle bu kadar ilgilenmesinin bir başka getirisi de şirketin işleyişi hakkında kısa zamanda çok şey öğrenmesi olmuştu. Bunların başında da ihaleleri neden sürekli kıl payı kaçırdıkları geliyordu. Şaşırtıcı bir biçimde rakip firma tekliflerinde küçük bir farkla da olsa her zaman onların üstüne çıkmayı başarıyordu. Gizli olarak sunulan dosyaların gizliliğinden şüphe duymasına neden olacak kadar fazla tesadüf gerçekleşmişti son zamanlarda. Rakipleri büyürken onlar kan kaybediyordu ama daha da dikkat çekici olan yaptırdığı küçük bir araştırma sonucunda şirketteki bazı isimlerin malvarlığındaki artıştı. Elinde kesin veriler olmadan ortalığı ayağa kaldırmak, annesi ile babasını bu konuda rahatsız etmek istemiyordu. Beklediği bilgiler o sa
bah eline ulaştığında masası başında oturmuş ne yapacağını düşünürken beklemediği bir telefon geldi.

Beni Buna ZorlamaWhere stories live. Discover now