~Bölüm On İki: Roi'un Evi~

56 20 0
                                    



"Teşekkür ederim Phoenix."

Eissa'nın sözlerini duymasıyla Phoenix'in dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme belirdi ve uzanarak hafifçe diğerinin omzuna dokundu. "Gidelim. Bu yağmurda daha fazla durursan hasta olacaksın."

Eissa, gözlerini yeniden kaldırıp ona baktı. "Nereye gideceğiz ki?"

Bu arada Phoenix Eissa'ya üzerindeki montu giymesi için yardımcı olmaya başlamıştı. "Yakınlarda bir otel var. Para konusunu sıkıntı etme."

Eissa, Phoenix gibi insanların göremediği bir Essenin parayı nereden bulabileceğini bilmiyordu ancak ona güvendiğini hissetti. Bu yüzden yalnızca olumlu bir şekilde başını salladı ve daha fazla konuşmadan adamın gösterdiği yöne doğru yürümeye başladılar.

Yağmurun artmasından ötürü evlerin duvarlarına yakın durarak kendilerini koruyorlardı. Eissa, teyzesine ihtiyacı olmadığını düşündü. Zaten birbirlerini sevmiyorlardı ve Eissa'nın evinde olması kadının sinir krizi geçirmesi için yeterliymiş gibi gözüküyordu. Bu yüzden onun etrafta olmaması kesinlikle daha iyi olacaktı. Eissa'nın da er ya da geç kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmesi gerekiyordu. Hem artık tamamen yalnız da değildi, yanında Phoenix vardı.

Düşünceleri önünden geçen bir arabasının ışığının gözüne çarpmasıyla durakladı. Gözlerini kısmak zorunda kalmıştı. Arabayı süren kişi kaldırıma yaklaşıp durdu ve hemen camını araladı. Gece olmasına rağmen Eissa, arabayı sürenin Roi'un olduğunu seçebilmişti. Tepki vermesine kalmadan Roi endişeli bir şekilde konuştu. "Eissa, iyi misin?"

Eissa arkadaşının yüzüne duygusuzca baktı. İyi değildi ancak iyi olmaya çalışıyordu. Roi onun bu halini görünce soru sormayı daha sonraya bırakmaya karar vererek hemen eklemişti. "Arabaya binsene, çok ıslanmışsın, hasta olacaksın."

Eissa kısa bir sürenin ardından kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. Kimseye yük olmayı istemiyordu fakat Roi'un onu öylece yolun ortasında bırakmasına imkan yoktu. Hızla arabadan çıktı ve Eissa'nın yanında bitti. Böylece elinde tuttuğu kutuyu görebilmişti, yanında başka eşyası olmasa bile bir şeylerin yanlış olduğunu anlamamak için salak olmak gerekiyordu. Yeniden konuştuğunda sesi normalde biraz daha ciddi ve sertti. "Eissa? ... Yoksa teyzenle kavga mı ettin?"

Eissa, Roi'un o şekilde ilk kez üstüne geldiğine şahit olmuştu. İki üç adım geriye giderken onun yüzüne bakmasıyla diğerinin yalnızca endişelendirmiş olduğunu fark etmesi birkaç saniyesini aldı. Roi'un bir suçu yoktu ve Eissa'nın ona kendini kötü hissettirmeye hakkı hiç yoktu. Bu yüzden en sonunda dudaklarını araladı. Son cümleyi söylerken anlayamadığı bir nedenden ötürü zorlanmıştı. "Tam olarak değil... Teyzem beni evden attı."

Bunu duymasıyla Roi olduğu yerde taş kesilmişti. Eissa, teyzesiyle arasının çok iyi olmadığını ona söylemişti ancak ne derece kötü olduğu hakkında bir fikri yoktu. Başka gidecek bir yeri ve parası olmadığını bildiğinden ona sormadan arabanın kapısını açtı ve Eissa'ya işaret etti, bir an önce yağmurdan korunması gerekiyordu. Gerisini daha sonra düşünebilirlerdi. "Benim evimde kalabilirsin."

Eissa bunu duymasıyla paniklemişti. "Buna gerek yok."

"Nerede kalacaksın o zaman?" diye sordu Roi. Hâlâ sakin olmasına rağmen Eissa'nın yağmurda titreyene kadar ıslanmış olmasını umursamamasına ve bir şekilde ondan gelen yardımı kabul etmemesine sinir olmuştu.

Eissa otele gideceğini söylemek istedi fakat Roi'un onun bunu karşılayacak parası olmadığını bildiğini hatırlayınca cevaplayamayacağı soruların karşısına gelmemesi için kendisini durdurdu. Eğer Esselerin varlığından bahsetmeye başlarsa her şey daha da garipleşebilirdi. Roi, onun bir tepki vermediğini görünce yeniden konuştu. Bu sefer sesi daha yumuşaktı, kendisini daha da çok sakinleştirmeyi başarmıştı. "Bin hadi."

Eissa kabul etmekten başka çaresi kalmadığını anlayınca Phoenix'e kısa bir bakış attı ve üzerinde fazla düşünmemeye çalışarak Roi'nun onun için açmış olduğu kapıdan arabaya girdi. Birkaç gün kendini toparladıktan sonra başka bir yol bulabilirdi, sonsuza dek Roi'un başında kalacak değildi ya...

Eissa ön koltuğa yerleşirken kendini rahatsız hissetmekten alıkoyamamıştı. Phoenix'in de onlarla geliyor olduğuna emin olmak için arka tarafa kısa bir bakış attıktan sonra Roi'a döndü. "Roi... Gerçekten çok teşekkür ederim."

"Buna gerek yok." dedi Roi. Eissa'nın sırılsıklam olduğunu bildiği için arabayı normalde kullanacağından daha hızlı kullanıyordu. Eissa'ya yardım etmenin onu mutlu edeceğini karşısındakinin muhtemelen yine ona böyle bir şey derse onu sessizlikle cevaplayacağını bildiğinden söylemedi. Eissa'nın da daha fazla konuşmayarak başını eğmesiyle yeniden aralarını Roi'un hiç hoşlanmadığı bir sessizlik girmişti.

Kısa bir süre sonra karşılarına apartmanlar çıkmaya başladı. Neyse ki Roi'un evi uzak değildi, on dakika bile olmadan apartmanlardan birinin otoparkına girmişlerdi ve Roi onu hemen dairesine çıkarmıştı.

Eissa, Roi'un tek başına yaşadığını bildiğinden dairesinin küçük olacağını düşünmüştü bu yüzden koca bir ailenin yaşayabileceği kadar fazla alanın olduğu evi görünce şaşırmadan edememişti. Roi, Eissa'nın daha fazla evi inceleyebilmesine izin vermeden ona boş odalardan birini gösterdi ve banyoyu kullanabileceğini, ona temiz kıyafetler getireceğini söyledi. Eissa, üşütmek istemediğinden bunu kabul edip hemen kendisini duşa atmıştı.

Özellikle düşüncelere dalıp zaman kavramını kaybetmek istemediğinden dolayı fazla oyalanmadan yıkanıp duştan çıktığında Roi'un ona vermiş olduğu odaya söylemiş olduğu gibi kıyafet bıraktığını görmüştü. Phoenix'den kıyafetlerin yanında oturup onu bekliyordu. Yüzünde daha önce görmediği bir ifade vardı ancak Eissa'nın o anda bunu umursayacak hâli olmadığından hemen kıyafetlere uzanmıştı. Bunu görünce Phoenix, Eissa'nın ona söylemesine gerek kalmadan arkasını döndü.

Eissa, hızla kendisine birkaç beden büyük gelen kıyafetleri üzerine geçirmişti. Pijamasının paçalarını birkaç kez kıvırdıktan sonra saçlarını bir kez daha havluyla kuruttu ve hemen ardından kendini, teyzesinin evindeki kadar olmasa da büyük sayılabilecek olan yatağın üzerine attı. Olan tüm her şey ona ağır gelmiş olmalıydı ki bir anda enerjisi öylece çekilivermişti. Kendinde yeniden Roi'yla konuşup ona bir kez daha teşekkür edecek enerjiyi bile bulamıyordu, ertesi sabah yorgun olduğundan dolayı uyuyakaldığını söyleyebilirdi. Ayrıca her ne kadar Phoenix'le sonraki hamlelerinin ne olması gerektiği hakkında konuşmak istiyor olsa bile bunu bile yapamadan gözlerini kendi kendine kapanmıştı. Gerçekten hiç hali kalmamıştı.

Phoenix onun ışığı bile kapatmadan yatmış olduğunu görünce bir yanlışlık olduğunu hemen anlamıştı. Yoksa kendi modunun düşük olması Eissa'yı da mı etkilemişti? Esseler, yanlarındaki insanları kolayca etkileyebilen varlıklardı. Özellikle de o insanlar eğer bağlandıkları kişilerse en küçük duygu değişimlerini hissedebilirlerdi. Hemen kendine gelmeye çalışarak Eissa'nın başına oturdu ve elini diğerinin alnına koydu. Ateşi olmadığını hissedince bir parça rahatlamıştı.

Eissa, onu hissetmesine rağmen kolunu kaldırıp diğerinin elini yüzünden bile çekemiyordu. Phoenix parmaklarını diğerinin yanaklarına kaydırdı ve derin bir nefes alarak duygularını sabitledikten sonra ona enerji vermeye başladı. Birkaç dakika içinde Eissa yeniden gözlerini açabilir hâle gelmişti. Hemen karşısındaki adama odaklandı. Kafası karışmış gözüküyordu. "Ne oldu?"

Phoenix ona enerji vermeye devam ederken kısa bir süre onun suratını inceledi. Sesi kısıktı. "Üzgünüm, benim hatamdı."

"Ne? Ne senin hatandı?" Eissa diğerinin dediklerini anlamıyordu, olduğu yerde daha fazlasını düzgünce sorabilmek için biraz doğrulmuştu ancak tam o anda odanın aralık olan kapısının daha da açılmasıyla kelimeleri geri yutmak zorunda kaldı.

Roi, kapıda şoke olmuş bir şekilde ona bakıyordu. 

Phoenix [BL]Where stories live. Discover now