~Bölüm Altı: Göz Yaşları~

78 22 1
                                    



"Ye." dedi Phoenix ona bakışlarını dikerek. Bu arada önündeki tabağa masadaki bazı yemeklerden koyuyordu. Özellikle Eissa'nın sevdiklerinden seçmeye özen göstermişti. Ne teyzesi, ne kocası ne de çalışanlar yemeklerdi bu değişikliği fark etmemiş gibi gözüküyordu. Eissa, onları umursamayarak şaşkınlıkla Phoenix'e baktı, böylece adam ekledi. "Uzun süredir doğru düzgün bir şey yemiyorsun, yemen lazım."

Eissa Phoenix'den gözlerini çekerek tabağına yerleştirmiş olduğu yemeklere sabitledi. Uzun zamandır onun ne yediğini ve ne içtiğini düşünen kimse yanında olmamıştı, bu yüzden nasıl tepki vereceğini bilemeyerek garip bir şekilde donakalmıştı. Kendine gelebildiğinde Phoenix'in dediğine karşı gelmeden sessizce çatalı eline alarak az da olsa bir şeyler atıştırmaya başladı.

Tabağındaki yemeğin tamamını bitirememiş olsa da en azından bir şeyler yemiş olduğu için Phoenix rahatlamıştı, onu daha fazla yemesi için zorlamadı. Eissa ise teyzesinin sinirli bakışlarının üzerinde olduğunu hissedebiliyordu. Muhtemelen onun daha fazla orada durmasını istemiyordu, bizzat kendisi onun oradan ayrılmasını söylemeden yemek için teşekkür ettikten sonra sofradan kalktı. O da fazla orada oyalanmak ve kadının sözlerinin kurbanı olmak istemiyordu ancak teyzesinin kocası Eissa fazla uzaklaşamadan onu durdurmuştu. "Paran var mı?" diye sorduktan sonra onun cevap vermesini bile beklemeden cebinden cüzdanını çıkarıp eline bir kısım para tutuşturdu.

Eissa'nın gözleri adamın eline hızla vermiş olduğu paranın miktara bakarken kocaman açılmıştı. "Bunu kabul edemem..."

Adam, onun sözünü kesmişti fakat kendisi konuşmaya başlayamadan teyzesi hemen kocasına karşı geldi. Sesi sertti. "Onu şımartma, o kadar fazla paraya ihtiyacı yok."

"Fazla mı? Bu kadarcık paradan ne olacak hayatım, sert kalpli olma. Gitsin kendine bir şeyler alsın en azından." Adamın sözleri her ne kadar iğneleyiciymiş ve karısının cimriliğini eleştiriyormuş gibi gözükse de ses tonundan ve suratındaki sıcak gülümsemeden karısını aşağılamanın düşündüğü en son şey olduğu belli oluyordu. Yalnızca iyi biriydi.

Teyzesinin bakışları kocasının söylediklerini duymasıyla daha da sertleşmiş ve keskinleşmişti fakat yeniden ağzını açmadı. Gözlerini bir kez daha Eissa'ya odaklamasıyla Eissa ürpererek parayı arka cebine koydu ve adama içten bir şekilde birkaç kez teşekkür ettikten sonra hızlı adımlarla odasına çıktı.

Hiç parası kalmamış olduğu bir gerçekti, hepsini boş şeylere harcamıştı ve son zamanlarda başına gelenlerden ötürü teyzesinden para dilenmesi gerektiği de aklından tamamen çıkmıştı. Neyse ki kocası iyi kalpli ve düşünceli biriydi ki onu bu zahmetten kurtarmıştı. İçinden adama birkaç kez daha teşekkürlerini edip iyi dileklerini diledikten sonra normalde göre bir parça daha iyi hissettiği için derslerine çalışması gerektiğine karar verdi. Her şey berbat gitse bile en azından derslerden kalmamalıydı. Böylece daha fazla düşüncelere dalmadan sandalyeyi çekerek oturdu ve masanın üzerindeki kitaplardan birini alarak açıp okumaya başladı.

Uzun zamandır doğru düzgün çalışamamış olduğu bir gerçekti ve her ne kadar derslerine katılıyor olsa bile onları asla dinlemiyordu. Bu yüzden kitabını açmış olsa bile bir süre okuduktan sonra neler olduğunu anlamadığı için her ne kadar odaklanmaya çalışsa da beyni farklı düşüncelere kaymış ve kalemiyle oynarken çalışması gerektiğini bile unutmuştu.

Fazla dalmasına gerek kalmadan aklına yeniden ailesi ve onların ölümü geldi. Üzerinden birkaç hafta geçmiş olsa bile hâlâ olanlara inanamıyordu, hâlâ olanlar gerçek değilmiş gibi geliyordu. Ailesinin evinde gittiğinde sanki yeniden onları onu beklerken bulacaktı. Aklına gelen tüm bu düşüncelerle bir anda modunun düşmesine sebep olmuştu. Ne zaman bunları atlatabileceğini, atlatmanın mümkün olup olmadığını kendi kendine sorarken o şekilde çalışamayacağını bilediği için önce biraz hava almasının iyi geleceğine karar vererek balkona çıkmak için hızla ayağa fırladı fakat arkasını döndüğünde birkaç adım ötesinde Phoenix'in ona dikkatle bakıyor olduğunu gördü. İstemsizce duraksamıştı. Phoenix sordu. "Şu anda... Neden bu kadar üzgünsün?"

Eissa suratında herhangi bir duygu belirtisi göstermediğinden emindi bu yüzden Phoenix'in bunu nasıl anlayabildiğini kendi kendine sorguladı. Fakat her nedense adamın sesi onun duygularını dışa vuramaya zorlayan bir tondaydı. Mutsuz olduğunu başkalarına göstermeyi sevmeyen biri olduğundan bunu saklamak için kaşlarını çattı. "Ne? Nereden çıkardın bunu?"

"Çünkü sana bağlıyım." dedi Phoenix. Eissa, diğerinin tam olarak ne demek istediğinden ve bu sözlerin anlamının ne olması gerektiğinden emin değildi fakat böylesine bir şeyin normalde onu rahatsız etmesi gerekeceğini düşünmesine rağmen o anda o konu hakkında hiçbir şey hissetmiyordu. Belki bu, Phoenix'in hâlâ kendi hayal ürünü olup olmadığını bilmediğinden kaynaklanıyordu. Kısa bir sürenin sonunda derince iç çekti, sonuçta Phoenix'i ondan başka görebilen veya duyabilen yoktu bu yüzden fikrini değiştirerek içindekileri anlatmasında bir sakınca olmadığına karar vermişti. Belki de birinin ona bu şekilde bir soruyu sormasını, onunla ilgilenmesini istiyordu ve bu yüzden bu kadar kolay teslim olmuştu. Emin değildi. Gözlerini yerdeki halıya dikerek konuştu. Kelimeleri toplamakta zorlanıyordu. "Ailemi özlüyorum. Bir elveda bile etmeye şansım olmadı ve gerçekten de iyi bir evlat değildim... Sadece..."

Eissa'nın kendince pişmanlıkları vardı ve Phoenix için bunu anlamak zor değildi. "Bunlar hakkında düşünmen bir şeyi değiştirmeyecek. Yapabileceğin en iyi şey olanları ve kendi hissettiklerini kabullenip hayatına devam etmek."

Eissa, dudaklarını birbirine bastırdı. Phoenix'in dediklerinin tamamen farkındaydı. Kendine yüzlerce kez aynı şeyi söyleyip durmuştu fakat daha yeni olan bir şey için 'kabullenmek' o kadar kolay değildi. Yine de başka biri ona bunları söyleyince kelimeler daha farklı bir anlam kazanmıştı ve aslında o kadar da zor olamayacağı hissiyatına kapılmıştı fakat hayatındaki her şeyin gerçekten kötüye gittiği gerçeği de vardı. O anda teyzesinin evinde kalıyor olsa bile o kadının ne zaman onu evinden atmak isteyeceği belli değildi. Bir şeyler yapmalıydı ancak ne yapabileceğini bilmiyordu. Gerçekten de güvenecek kimsesi yoktu ve kendisi de becerikli biri değildi. O yüzden öylece ortada kalmıştı. Duyguları daha da karmaşıklaşırken Phoenix'in ona doğru kollarını açarak bir adım atmasıyla Eissa bir anda gerçekliğe dönebilmişti. Hemen birkaç adım geriye giderek ellerini salladı ve belirtti. "Yapma, kimsenin bana dokunmasından hoşlanmıyorum."

Phoenix bunu duymasıyla olduğu yerde kaldı ve gözlerini Eissa'nınkilerle buluşturdu ancak bu en fazla birkaç saniye sürmüştü. Ardından iki büyük adım daha atarak aralarında mesafeyi kapatmış ve dediklerini dinlemeyerek kollarını Eissa'ya dolamıştı.

Eissa başta kaçmak istese de anlamadığı bir nedenden dolayı hissettiği bu duygu kısa bir sürenin içinde kaybolmuştu ve yerini uzun zamandır hissetmediği bir sıcaklığa bırakmıştı. Kendisi bile neler olduğunu anlayamadan gözyaşlarının yanaklarından süzülmeye başladığını anladı. Onları durdurmaya çalışırken titriyordu, hızla elleriyle yanaklarını sildi fakat Phoenix, onun kendini tutmaya çalıştığını fark etmesiyle hafifçe sırtını okşamaya başlamıştı. Bununla beraber Eissa'nın tamamen hıçkırıklara gömülmesi sadece birkaç saniyesini almıştı, ağlıyor olduğunu kabullenmeye bile zamanı kalmadan Phoenix ona daha da sıkıca sarılarken o kendini diğerinin kollarına bıraktı.

Eissa, uzunca bir süredir ilk kez kendisinin ağlamasına o şekilde izin vermişti. 

Phoenix [BL]Where stories live. Discover now