~Bölüm On Beş: İtiraf~

64 19 0
                                    


Phoenix kendi kedine asla Eissa'nın kötü bir duruma düşmesine izin vermeyeceğine söz vermiş olsa da bu Eissa'ya bağlıydı çünkü bir Esse olarak, bağlandığı kişi onun duygularına karşılık vermezse, hatta onu kovarsa kendi kendini yok etmekten başka çaresi kalmazdı.

Bu yüzden başta, her ne kadar onu bilinmezlikte bırakmak istemese de Eissa'ya Esse'ler hakkında yeterince bilgi vermemişti ancak o anda, diğerinin gözlerinde ona değer verdiğini görebiliyordu. Birinin kendisine karşı olan sevgisini hissetmek bir Esse için zor değildi.

Eissa, Phoenix'in anlattıklarını dinlerken kıpkırmızı kesilmişti. 'Anlatayım' dediğinde her şeyi o kadar açıkça anlatacağını beklememişti. Phoenix'in ona karşı olan duygularını saklamamıştı. Eissa bir cevap vermesi gerektiğini düşünürken Phoenix ekledi. "Daha önce Visus'larla bizim gerçek doğamızı konuşmaya çalışan Esse'ler oldu ancak Visus'lar bizi dinlemeyi reddediyorlar."

Eissa gözlerini kaçırıp düşüncelerini toplamaya çalıştı. Kısa bir sürenin ardından konuştu, sesi zayıftı. "O zaman onlara Esse'lerin bir tehdit olmadığını göstermemiz lazım."

Phoenix işlerin o kadar kolay olmadığını biliyordu. Visus'lar sanki Esse'lerden nefret etmeye yemin etmişler gibi davranıyorlardı. "İnsanlar onlara bağlanan Esse'lerin duygularını hissederler. Esse'ler insanlara enerji verip daha iyi hissetmelerini sağlayabilseler bile kötü hissettikleri zaman bağlanmış oldukları kişiler de kendilerini kötü hissederler. Bu yüzden Visus'lar biz ne dersek diyelim sözlerimize inanmayı reddediyorlar."

Yani Esse'ler insanların enerjilerini çalıp onları ölene kadar sömürmüyorlardı, hepsi tamamen bir yanlış anlaşılmadan ibaretti. Eissa Visus'ların anlamaya bile çalışmadan Esse'lere adaletsiz davranmalarından ötürü kendisini kötü hissetmekten alıkoyamadı. "O zaman hep mutlu hissetmeniz gerekmiyor mu? Bu, Esse'ler için zor bir şey mi?"

"Zor değil..." dedi Phoenix. "Esse'ler sevgiye karşı duyarlı olan varlıklardır, sevildiğimiz sürece mutlu hissederiz."

"..." Bunu duymasıyla Eissa'nin suratı daha da çok kızarmıştı.

Phoenix'e karşı duyguları olduğunu kendine itiraf edememiş olsa da aralarında bir çekim olduğunu reddedemezdi. Genelde duyguları hakkında düşünmemeyi tercih ediyor olsa bile kalbinin neden Phoenix'in yanındayken hızlandığını, yüzünün neden kızardığını anlamayacak kadar salak değildi, yalnızca hayatında birine yer vermekten korkuyordu.

Eğer en başta Phoenix'in hayal ürünü olmadığını biliyor olsa kesinlikle ona bu kadar yaklaşmasına izin vermez, kendisini koruma altına alırdı ancak bu olmamıştı ve onun düşünmesine bile zaman kalmadan Phoenix hayatının ortasında yer edinmişti. Eissa, onun etrafında olmasından rahatsızlık duymuyordu. Phoenix bir anda yeniden, daha önce olduğu gibi kaybolsa üzüleceğini biliyordu.

Gözlerini yeniden yanında oturan ve onu dikkatli bir şekilde izleyen adama çevirdi. Phoenix hiçbir şey için Eissa'yı zorlamayacaktı, yıllardır onu izledikten sonra nasıl bir kişiliği olduğunu anlamıştı ve yalnız olmayı sevdiğini biliyordu. Diğeri ona değer veriyor olsa bile etrafında olmasını istemeyebilirdi. Bu yüzden tüm bu olanları anlattıktan sonra Eissa bir daha onu görmek istemediğini söylerse ne kadar acı verici olacak olsa da her an apartmanın kapısından çıkıp gitmeye hazırdı.

Eissa kısa bir süre daha ona baktıktan sonra sonunda dudaklarını aralayabilmeyi başardı. Yanlarında başka kimse olmamasına rağmen sesi yalnızca Phoenix'in onu duyabileceği kadar yüksekti. "Phoenix... Bunca zamandır bana çok iyi davrandın ve ben... Ben de... Sana yardım etmek istiyorum..." Gittikçe sesi daha da kısılıyordu, daha fazla dayanamayarak gözlerini kaçırdı ve başını hafifçe eğdi. "Dünyaya seninle birlikte Esse'lerin tehlikeli olmadığını gö... Göstermek isterim."

Son dediklerini Phoenix bile zar zor duymuştu. Gözleri şaşkınlıkla açılırken sordu. "Benden hoşlanıyor musun?"

Sonuçta Phoenix, Esse'lerin diğer kişiyi negatif bir şekilde etkilemeden onunla beraber olmak için ne gerektiğini açıklamıştı. Sevginin bin bir türlü formu olsa da o ikisinin arasındakinin hangi tür olabileceğini tahmin etmek zor değildi ve Eissa'nın onunla beraber kalmak istemesi...

Phoenix'in dediklerini duymasıyla Eissa panikleyerek diğerinin koluna vurdu, neredeyse bağırmıştı. "Ö... Öyle değil!"

Her ne kadar öyle olmadığını söylese de vücudunun her yeri öyle olduğunu ele veriyordu. Phoenix'in dudaklarında istemsizce bir gülümseme oluştu, rahatlamıştı. Eissa öyle olmadığını söylemesiyle Phoenix'in onu tamamen yanlış anlayacağını ve ondan uzaklaşacağını düşünerek daha da çok panikledi. Kendisini bile şaşırtan bir şekilde Phoenix'in yakasından tutarak ona daha da çok yaklaştırdı ve diğer adamın yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Geri çekildiğinde kalbinin sesi düşüncelerini bile bastırıyordu.

Phoenix daha da şaşırırken Eissa'nın bu halini tatlı bulmadan edememişti. "Öyle olmadığını söylemedin mi?" diye sordu.

Eissa eli ayağına karışırken kendi kendine mırıldandı. "Öyle demek istemedim..."

Phoenix onunla daha fazla uğraşmak istese de diğerinin rahatsız hissetmesini istemezdi. Bu yüzden dudaklarına gelen kelimeleri kovdu ve kısa bir süre karasız kaldıktan sonra bir zararı olmayacağına karar kılarak Eissa'nın çenesini tutup kaldırdı ve kendisine bakmasını sağladı. Eissa olanları bile algılayamadan diğer adamın dudaklarını kendininkilerin üzerinde hissetmişti.

Phoenix kısa bir süre sonra öpücüğü derinleştirmeden ondan ayrıldı, her ne kadar daha fazlasını istiyor olsa da Eissa'nın daha önce öpmeyi bırak kimsenin o kadar yakınına girmesine izin vermediğini biliyordu. Çok fazla üstüne gidip onu kızdırmak istemezdi.

Eissa olanları algılayabilince Phoenix çoktan çekilmişti ve ona biraz merak biraz da endişeyle ona bakıyordu. Eissa hemen ayağa kalkarak birkaç adım geriye gidip dudaklarını eliyle kapattı, gözlerini yere çevirmişti. Bunu görmesiyle Phoenix'in merakının yerini de endişe aldı, yanlış bir şey yapıp yapmadığını düşünürken o da ayağa kalktı ve sordu. "Kızdın mı?"

Eissa'nın cevap vermesi uzun sürmüştü. En sonunda elini dudaklarından indirdi ve olumsuz anlamda başını salladı. Phoenix'e hala bakmıyordu.

En azından kızgın veya şikâyetçi olmadığını görmesiyle Phoenix içinde tuttuğu nefesini verdi. Dışarıdan artık yağmur sesi kulaklarına gelmiyordu, hava almanın iyi gelebileceğini düşünerek teklifte bulundu. "Yağmur dinmişe benziyor, gidip kalacak bir yerler arayalım mı?"

Eissa apartmanın kapısından dışarıya baktı, yağmur gerçekten de dinmişti. Derin bir nefes aldıktan sonra yeniden kafasını olumsuz anlamda salladı. Konuştuğunda sesi hafifçe titremişti. "Roi'un evine geri gidelim. Eşyalarımı almak ve onunla konuşmak istiyorum."

Phoenix, Eissa'ya Roi ile ne konuşmak istediğini sormadan onu onayladı. Aşağı yukarı ne diyeceğini tahmin edebiliyordu, engellemenin bir yararı olmazdı. Apartmanın kapını açtı ve Eissa'nın ilk önce çıkması için kenara geçti. Eissa çıktıktan sonra ilerlemeden Phoenix'in ona yetişmesini beklemişti. Phoenix ne olduğunu soracakken Eissa kafasını diğer tarafa çevirerek yavaşça onun bileğini tutmuştu.

Tutuşu sıkı değildi, aksine eli her an düşecek gibiydi. Phoenix'in dudaklarına bir kez daha gülümseme yerleşirken Eissa'nın elini avcunun içine alarak sıkıca tuttu. Eissa ona bakmıyor olsa bile itiraz etmemişti. "Gidelim mi?"

Böylece Roi'un evine doğru yola koyuldular. 

Phoenix [BL]Where stories live. Discover now