4-yoongii

20 1 2
                                    

Kendimi yatağa attım ve duvara bakmaya başladım. Yoongiyle karşılaşmamız aklıma geldi acaba ona çok mu sert çıkışmıştım. Bilmiyorum o an sadece her şeyden sıkılmıştım ve sevmediğim bir insanı görünce daha çok sinirlendim. Üniversite sayfasına bakmak için elimi cebime attım ama telefonum yoktu her yeri aradım bulamayınca markette bırakmış olabilirim diye düşündüm. Ah gerçekten Yoongiyi bir daha görmek istemiyorum neden böyle bir aptallık yapmıştım ki. Yatağımdan kalktım çantamı da aldım yine aynı sokaklarda yürümeye başladım . Markete vardığımda Yoongi yoktu yinede orada duran kişiye telefonumu görüp görmediğini sordum ama o da bilmediğini söyledi. Off'layarak geri eve döndüm yarın okulda belki Yoongi telefonumu verirdi baya uykum geldi gözlerim kendi kendine kapanıyordu ağlamaktan yorulmuştum o yüzden uyudum. Sabah gözlerime güneş geliyordu kalktım uyku sersemi banyoya gittim elimi yüzümü yıkayıp yüzüme krem sürdüm. Banyodan çıkınca giyeceğim şeyleri düşündüm bugün okulum vardı ufff. Neyse telefonumu alacağım zaten moralim bozuk daha çok bozma be okul. Giyindim ve evden çıktım üniversiteinin kapısından içeri girdim sınıfıma ilerlemek yerine gözlerim Yoongiyi arıyordu baya bir bakındım bulamadım tam sınıfa girecekken birisiyle konuştuğunu gördüm. "Yoongi" bana doğru döndü gözleri parlayak. Hafifçe gülümsediğini gördüm. "Efendim Jin" Ben markette telefonumu unutmuşum sen mi aldın diye soracaktım. Yoongi gözlerini ayırarak " Ah doğru ben sana arkandan seslendim ama duymadın telefonunu şimdi evde unuttum okuldan sonra beraber benim evime geçer alırız" Yüzüm biraz buruştu neden bu olmak zorundaydı ki içimden kendime küfürler ederek "tamam" dedim ve sınıfa doğru ilerledim kolumdan bir el beni yakaladı ve ben arkamı dönmek zorunda kaldım " çıkışta seni okulun bahçesinin içinde olan ceviz ağacının orda bekliyorum" dedi ve o da sınıfa doğru ilerledi gözlerimi devirdim sınıfa girdim ve Jin abinin yanına oturdum. Yine Namjoon yanındaydı sadece Jin hyunga selam verdim o sırada zaten hoca sınıfa girdi. Bu ders bittikten sonra bir kaç dersim daha vardı onlara da girdikten sonra dışarı çıktım. Kampüsün bahçesine çıkıp ceviz ağacının oraya doğru yürümeye başladım yol çok uzun değildi neyseki Yoongi bana gülümseyerek el sallıyordu. Yanına gittim "merhaba"
" Merhaba" dedim
"Hadi gidelim"
" Evin uzak mı?"
"Yok çok uzak değil 5-6 dakikalık yürüme mesafesinde."
" İyi tamam" dedim ve gözlerimi devirdim bunu neden yaptığımı bilmiyordum sadece rahatsız hissediyordum ve gıcık kapıyordum her şeyden.
Yoonginin evine doğru yürümeye başladık bana gülümseyerek bir şeyler anlatıyordu ben ise sadece karşıya bakıyor ve Yoongiyi dinlemiyordum ne söylediğinide merak etmiyordum zaten. Bazen benden cevap bekliyor ben ise cevap vermiyor ya da kafamı sallıyordum çok mutlu görünüyordu buna anlam veremedim Yoongi genel olarak kampüste hiç konuşmayan ama havalı olan çocuklardandı. Gerçekten yolumuz 5,6 dakika sürdü evine gelmiştik. Eski bir binada oturuyordu binanın kapısından içeri girdik Yoongi anahtarını çıkardı ve kilide taktı kapı açılınca içeri girdi ben ise dışarıda kapının önünde bekliyordum o içeri girince bana baktı "içeri girmeyecek misin?"
"Hayır neden gireyim?"
"İçeri girmezsen sana telefonunu vermem."
Sadece ona baktım neden çocukça davranıyordu ne anlamı vardı ki bunun ben girsem ne olacaktı girmesem ne olacaktı. Sinir olmamıştım ya da ona kızmamıştım sadece hemen telefonumu alıp evime gitmek istiyordum. Sakince içeri girdim Yoongiye baktım dudakları yukarı doğru kıvrılmış bana gülümseyerek bakıyordu. Bana eliyle salonu gösterdi salonun kapısından içeri girdim içerisi eskiydi ama temizdi koltuklardan bir tanesine oturdum ve Yoongiyi beklemeye başladım. 5- 10 dakika bekledim gelmedi bende Yoongiyi bulmak için ayağa kalktım odası koridorun sonunda olmalı herhalde deyip koridorun sonuna doğru ilerlemeye başladım kapıyı açıp Yoongi diye seslendim o ise yere çökmüş telefonumun parçalarını birleştirmeye çalışıyordu. Beni görünce başını eğdi ben ise sadece bakıyordum ses çıkarmadan içeri girdim ve onun yanına çömelip onunla beraber telefonumu yapmaya çalışıyordum " Özür dilerim, gerçekten özür dilerim" eğilmiş olan başım yoongiye kaydı ağlıyordu ben şaşkınlıkla onu izliyordum "neden ağlıyorsun?"
" Senin telefonunu düşürdüm. Daha ne olsun?"
" Bu ağlamanı gerektirecek bir şey değil."
"Ben sadece senin için çabalamak istiyorum."
"Neden neden benim için çabalamak istiyorsun ben seni istemiyorum ve..."
" Bilmiyorum ben sadece sana bakınca o günüm mutlu geçiyor sen gülünce benim gülesim geliyor bilmiyorum sadece sanırım seni seviyorum ve seni incitmek istemiyorum seni gerçekten çok seviyorum bu bu seni ilk ünüversitede gördüğümde başladı durduramadım yemin ederim durduramadım bir erkeğe aşık olmak benim için çok zordu. Ben çok düşündüm gece yatarken,sabah dolmuşa binerken, akşam sokakta yürürken sadece seni düşündüm bilmiyorum seni o kadar seviyorum ki senin gay olduğunu öğrenince senin üzüldüğünü bile bile yineden sevindim bunun için gerçekten üzgünüm. Seni seviyorum ve bunu durduramıyorum" hala yüzünü yere eğilmiş ve ağlıyordu.
Ben şaşkınlık içinde ona bakıyordum ağzım açık kalmıştı sadece bakıyordum.
"Ben kusura bakma" deyip telefonumu ve telefon parçalarımı alıp dışarı çıktım tam kapıyı açıp gidecekken Namjoonla yüzyüze geldik şaşkınca yüzüme bakarak "sen ne arıyorsun burda?" dedi "ben ben" diye kekeledim kendimi zar zor dışarı attım.
Sokağın başında oturup olanları düşünmeye başladım Yoongi bana aşıktı ve ne yapacağımı bilmiyordum. Yerimden kalktım ve evime doğru ilerledim...



Bölüm sonuh. Daha çok bölüm atmaya çalışacağım teşekkür ederim ve hikayeye daha çok ship ekliyim mi? Yoksa böyle mi kalsın?

Don't Go BabyWhere stories live. Discover now