İki yarışmacının da hedefi aynı vurmaları yarışmanın uzamasına neden oluyordu. İnsanlar deli gibi bağırıyorlar onları gayrete getirmeye çalışıyorlardı.

Sırada at üzerinde hedefi vurmak vardı ve gerçekten de çok heyecanlı ilerliyordu süreç. Nefesimizi tutup kimin başaracağını görmeye hedeflemiştik kendimizi...

Sahanın kenarlarında bir tur atıp tekrar hedefin önüne gelirken belirlenen çizgiye yaklaşınca yaylarını gerdiler ve sırayla hedefin elli metre uzağından geçerken atışlarını yapmışlardı... Hızla giden okun sadece ıslığı ve çarpma sesi duyulmuştu. O kadar...

Bir müddet daha nefesler kesikti... Ağalar kısmındaki hareketleri takip ediyordu herkes. Hedefler şimdi orada inceleniyordu...

Ancak yine hiçbir sonuç alınamamıştı. Yarışa devam davulları çalarken yarışmacılar yerlerini alıyor ve hedefte değişiklikler yapılıyordu...

"Nasıl atacaklar şimdi?" diye sordum Zehra'ya.

"Galiba sallanan hedefe atacaklar." Dediğinde idrak etmem biraz zamanımı almıştı...

Diğer yarışmacı atından inerken, kız olan inmemişti. Görevlilerle bir şeyler konuştuktan sonra kızı ağalar kısmına götürdüler. Orada birkaç konuşma oldu ve tellallar yeni bir ilan yapmak üzere harekete geçmişlerdi... Bunların hepsini önümdeki kadının omzunun üstünden görüyordum.

"Erkek yarışmacımız kurallar gereği yayan, kız yarışmacımız kendi isteği ile at üzerinde atış yapacaktıııır!" diye bir süre ilanlar yapıldıktan sonra önce erkek olanı atış yapmaya hazırlandı ve görevlinin direğe iple bağladığı sallanan çuvalı hedef aldı, atışını yaptı... Ok çuvalı sıyırıp yere saplanmıştı...

Sıra kızdaydı. Atını yavaşça mahmuzlarken bir yandan okunu yerleştiriyor, bir yandan da atın hızlanmasını sağlıyordu...

Nefesler kesilmişti ve gözler kızın yaptığı harekete odaklanmıştı...

Ve hiç ummadığımız bir hızla atın üzerine ayağa kalkarken fırlattı okunu...

Hedefe uzaklığı yaklaşık kırk metre vardı, atı hızlı denilecek bir süratteydi, ayaktaydı ve en ilginç olanı ise hedefi vurmuştu...

Kimsenin ismini bilmediği bu kız şimdi senenin ok yarışları kazananı olmuştu. Elbette bunun resmi açıklaması panayırın son günü belli olacaktı.

İnsanlar avazları çıktığı kadar bağırıyor ve bu yeni şampiyonu kutluyorlardı... Cidden güzel bir hareketle bağlamıştı...

Her ağızdan farklı çıkan övgü sözleri birleşti birleşti ve şimdi insanlar hep birlikte

"Mirza alp! Mirza alp!" diye bağırıyorlardı.

Anlamadığım şekilde kendimi farklı hissetmeme neden olan bu durum ortamda beni rahatsız eden bir şeylerin döndüğü hakkında hislerimin devreye girmesine neden olurken gözlerim etrafa 'o' nu arıyordu...

Zehra'nın dürtmesi ile kendime gelmiştim.

"Gülbahar hatun! Beni duyuyor musun?" dediğini duysam bile deli gibi dönen gözlerim sanki her an onun gözleri ile buluşacakmış gibi beni uyarıyor 'sakın aramaktan vaz geçme' diyordu...

_____________

O oradaydı... Emindim, içimden bir şeyler kopuyor sanki beni onu ararsam bulacakmışım gibi kıvrandırıp duruyordu...

Zehra ile Nurbanu beni durdurmaya çalışsalar da olmuyordu, onu bulmalıydım. Ani bir kararla çadırdan dışarı fırladım ve içimden ne tarafa gitmek geliyorsa koşmaya başladım. Düşünebildiğim kadarıyla bu konuda bilgisi olabilecek tek kişi Mehmetdi. Onun bir şeyler bildiğini biliyordum, en azından tahmin ediyordum.

Gülbahar HatunWhere stories live. Discover now