2. Bölüm

480 28 15
                                    


Instagram: thegullbahar
Wattpad: Hanzade14533

Yazım veya mantık hatası varsa lütfen uyarınız...

Saygılar, sevgiler...

İyi okumalar.... 🍂🌹
_____________

Ne acayip haldir Beyim. Cümle Osmanlı tüccarından bir seni mi bulmuş kefere?"

"Bilir miyim hiç Bekir Ağa? Olan oldu, emekler boşa çıktı. Yıllarin sermayesi mahv-u perişan oldu."

"Doğrudur Beyim, duyduk ama elden ne gelir. Başa geleceğine mala gelsin Beyim. Çoluk çocuk da bir sıkıntı olmadı ise gerisi hallolur. El ele kol kola verir, eksiğide borçlarıda gözetme vakfından tamamlarız. Borcunu kapatırız evelallah. Bir de sermaye lazımdır."

Yüzük merasiminin kırkı çıkmadan Ahmet Efendinin  Şam'a giden gemisi korsanlar tarafından basılmış,ele geçirilmişti. Bütün sermaye ile beraber gemiye, mürettebata el koymuşlar. Mürettebatın karşılığında geminin peşine Osmanli Donanmasını  çıkarmayacaksınız diye haber salmışlar. Bu haberi getiren elçi ise Ahmet Efendinin Süleymaniyede ki Konağına kadar gelmişti. Ahmet Efendi için en büyük tehdit ise buydu.

Yaşamının tek kaynağı , gözü gibi koruyup kolladığı kızı o konakta idi. Konağın yerini bilen düşman elbette kızından da haberdardır.

"Haklısın Bekir Ağa, hallolur, ona süphem yoktur evelallah. Sizin gibi dostlarım olduğu müddetçe darlık çekmeyiz." Bir an durdu sonra devam etti:

"Lakin babasından başka kimsesi olmayan bir kızım vardır, onun için korkarım."

Bekir ağa bir durdu düşündü:
"Akraba-ü teallügat yok mudur?" Dedi.
Ahmet Efendi: "Yoktur... İstanbul'da yoktur."

"Nerede vardır?"

Bir müddet düşünceli duran Ahmet Efendi karar vermişcesine başını dikleştirdi ve "Bursa'da kardeşim vardır. Eşi de emniyet amiridir. Ona göndereyim çocuğu hem sıla-i rahim olur."
Ahmet Efendi izin istercesine ayağa kalktı. Peşinden Bekir Ağa kalktı.
"Sağolasın Bekir "
"Sen sağol Ahmet Efendi. Çok iyiliğin olmuştur üstümüze. Sen dardaysan bize bolluk yaraşmaz. Ali, Murat Ağalar da bu düşüncededir. İkindi namazından sonra burada bir kahve içeceğiz. İstişare yaparız, siz de buyurun. "

" Hepinizden Allah razı olsun Bekir, gözümü yaşarttınız. O vakit ben Bursa işini evdekilere açayım. Haydi eyvallah!"
_________

Ahmet Efendi düşünmüş taşınmış plan yapmış, kimseye haber vermeden sabah vakti kızının yanına gitmiş, olayı orasından burasından kısarak anlatmıştır. Konuşmanın sonunda Gülbahar:

"Halam mı var?"

Babasının sözlerinden çıkardığı tek mana bu olsa gerek tepkisini bu şekilde belli etmişti.

"Evet kızım, tez hazırlan. Aman kimseye birşey söyleme. Çok gizli çıkacaksın. Birkaç adamı yanına vereceğim."

"Nerede bulacağım o adamları?"

"Onlar seni bulacak."

"Pazar da mı?"

"Pazara gitmeyeceksin kızım. Üsküdar Limanına ineceksin. Simitçi Hasan'ı bilirsin, ona yakın dur. Onlar seni tanır."

Baba kız biraz hasret giderdikten sonra Ahmet Efendi sabah namazına, Gülbahar ise 'pazara' gitmek için hazırlanmaya başladı...
________

Gülbahar HatunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin