3. Bölüm

373 25 13
                                    


Instagram: thegullbahar
Wattpad: Hanzade14533

Yazım veya mantık hatası varsa lütfen uyarınız...

Saygılar, sevgiler...

İyi okumalar.... 🍂🌹
_____________

Hafif bir tepe çıkarken saf bir güven ve acizlikten başka hiç bir şey yoktu yanında. Önünde atın yularını tutmuş giden delikanlıda işin cilvesiydi.

Neredeydi?
Bu adam kimdi?
Nereye gidiyordu?
Ne ile karşılaşacaktı?
Neden evinde değildi?
Babası, Dadısı ne haldeydiler?
Onu buraya sürükleyen güç neydi?
Peki ya adamları, onlara ne oldu?
Lacosun adamları dedi delikanlı, Lacos kim? Ne istiyorlardı ondan?

Soru, soru beyni karmakarışık olmuştu. Çok yorgun ve açtı da.
Gidecekleri yere hâlâ varamamışlardı. Bu adamın peşine neden gidiyordu orası da bir muammaydı tabii...

Adım atarken dağı çekiyormuş gibi geliyordu. Bu kadar yorgunluk az gibi şimdi de bir yokuş çıkıyordu. Yokuşun sonunda bir ışık görünüyordu sadece.

Zorla çıktığı yokuşu ortasında ev olan büyük bir avlu karşılıyordu.
"İşte burasıda benim fakirhanem." Dedi delikanlı ve devam etti "Ben atı bağlayıp geleyim."
O atı bağlarken ne yapacaktı, zaten karanlıktı her yer. İtiraz etti Gülbahar hatun.

"Yok, bende gelirim. Evvel sen gider evdekilere haber edersin, kabul görürlerse gelirim."

Birkaç saniye değişik değişik yüzüne baktı adam ve

"Şu inadınız başınıza bela açacağa benzer." Dedi gülerek.

Hiç inat etmemişti ki...

Ne yapayım yani benim de bir onurum var şimdi kimsesiz bir durumda olabilirim ama kim olduğumu gayet iyi biliyorum. Yüzsüzlük yapmaya hiç niyetim yok" diye geçirdi içinden..

Acizlik miydi ona bunları yaptıran...

Evine davet edip ilgilenmek istemesi çok ince bir davranıştı. Kimin ne niyette olmasından ziyade kimseye zahmet olmak da istemiyodu. Herkesin bir ev hali vardı nihayetinde.

"Benim inadım. Benim başım. Benim belam. Hem inat değil incelik derler bizim orada." Diye söylendi kendi kendine...

Sesimi duymuş olacak ki, önce kısa bir kahkaha attı ve "Hele bak laflara..."

Ahıra varmışlardı, ikisinin de dudaklarında ufak bir tebessümle girmişlerdi kapısından.
Delikanlının konuşması hoşuna gitmişti aslında.
Ahırda delikanlının atından başka kahverengi ve anlında beyazı olan bir at daha vardı.

Gerçekten çok güzeldi. Ve onunkine nazaran daha küçüktü. Onun atının cins bir at olduğu belliydi. Bu ise daha sıradan bir at idi.

"Bu at'da kimindir?" dedi ama pişman olmuştu bananeydi?
Bir yandan atı tımar ediyorken bir yandan da cevap verdi.

"Kardeşimindir." dedi işinden kafasını kaldırmadan ve devam etti. "Burada herkes ata biner derken ciddiydim."

"Tabi sizin orada at arabası vardır." Dedi kafasını kaldırıp, dudaklarında alaycı bir ifade ile bakarken.

Aldırmadı Gülbahar hatun lafındaki imaya ve sordu "Ne güzel! Karışan olmaz mı ona?"

"Kim karışacak." Dedi kaşlarını çatarak ciddi bir hale bürünmüştü.
Biraz düşündü sonra rahat bir tavırla "Hatta çok da yaman biner, güzel de ok atıcıdır... Görürsünüz birazdan."
Kimsenin karışamayacağına karar vermişti herhalde.

Gülbahar HatunWhere stories live. Discover now