Dokuzuncu.

5 1 3
                                    

Ben gökyüzü hayranı bir insanım.
Yıldızları izlemeye, sadece havaya bakıp hayaller kurmaya bayılırım. Bu ilişkininde en güzel hatıralarından biriydi o yer.
Konuyu yine dağıttım galiba? Ne diyordum, o yere gittik ve arabadan indik. Hem birbirimize gün içinde neler yaşadığımızı anlatıyor, hem sarılıyor, hem dans ediyor hemde müziğin etkisiyle gözlerimizin büyüsünde kayboluyorduk.
Arabaya yaslanıp gökyüzünü izlerken dayanamayıp birbirimizi öpmemiz ve kaçmayalım istercesine ellerimizi sıkı sıkı kavramamız...
Zemin sanki ayaklarımın arasından kayıp gidecek gibiydi. Sarhoş olmuş gibi başım dönüyordu, aslında sarhoştum ama aşkından...
O kadar mutluydum ki bir anda yine gözlerimi sabitlemiştim yıldızlara. Ben yıldızlara bakıyordum, o da bana... derken birden bire yerimde zıplayıp bağırmaya başlamıştım. -Gördün mü bak gördün mü yıldız kaydı... of dilek tutmayı unuttum keşke  tutabilseydim diye hayıflanırken bana kahkaha atarak bakması, kendine çekmesi ve öpmesi...
Ah, kalbim!
Ben daha önceden bir dilek tutmuştum aslında ama bu bir sırdı, çünkü kabul oldu. Eğer bu küçük sırrımı Baran'a söylersem dileğimin büyüsü bozulurdu.
-sen niye heyecanlandın o kadar bakayım dedi. Elleri hâlâ belimi kavramış halde beni kendine doğru tutarken.
-ben ilk defa bir yıldızın kaymasına şahit oldum dedim. Daha önce hiç görmemiştim.
Nasıl da mutluydum öyle. Gözlerimizin içi parlıyordu. Onu asla kaybetmek istemiyordum böyle bir seçeneği dahi geçiremiyordum aklımdan.
Bana aşık bir adam... daha ne isterdim ki?
O benim çoban yıldızım, ilk aşkım...
Gece hiç bitmesin hatta zaman dursun istiyordum. Tam şu an, şu dakika beni sarıp sarmalamış haliyle dursun. Her şey donsun biz kalalım. Ama artık eve gitme vakti gelmişti. Arabaya binip radyodan bir şarkı açıp evin yolunu tutmuştuk. Sanki yeni buluşmuşuz gibi birbirimize anlatacaklarımız bitmiyor sohbetimiz kitlenmiyordu. Bu da daha da bağlıyordu beni. Aynı yerde çalışıyor olsak bile ne konuşacak şey biriktirmişiz meğer içimizde. Bir noktada içim burkulmuştu neden eve gitmek zorundaydık ki? Neden bu güzel geceyi noktalandırmak zorundaydık? İçimde oluşan hüzünle arabadan inerken iyi geceler dileklerimi söyleyip kapının kolunu açıyordum ki beni kendine döndürüp seni seviyorum diyip tekrardan öpmesi bu sefer ne yapacağımı bilemememe sebep olmuştu. Evet bende seni seviyorum ama bunu nasıl söyleyeceğim ki? Seni sevdiğim kadar utanıyorum hatta kasılıyorum da.
İlk defa cevap vermemem onu da strese sokmuştu bu yüzünün her halinden belli oluyordu. Eminim içinden beni sevmiyor acele davrandım diye geçiriyordu. Sakin ol Baran'cım bende seni seviyorum ama şu an bunu anlatmaya cesaretim yok. Haydi Özüm kendin ol tıpla kendini ve içinden geldiği gibi davran diye bir atakla gözlerine bakıp,
-seninle olduğum için çok mutluyum ve senin beni sevdiğin kadar bende seni seviyorum dedim. Evet, dedim.
Gerçekten kalbim o kadar hızlı atıyordu ki güm güm sesleri yankı yaratmıştı.
-İyiki geldin dedi ve gülerek indim arabadan.
İyiki çoban yıldızı, iyiki...

Çoban YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin