Onikinci.

2 1 0
                                    

Şirkette günden güne dışlanıyormuşum hissi belirmeye başlamıştı. Buna en büyük etkilerden biri de Tuğçe'ydi. Etrafta gördüğüm her çalışma arkadaşım bana Baran'la alakalı imalı konuşmalar sergiliyordu. Kahvaltıda peynir alırken arkamda duran Aleyna'nın "o da bu peyniri çok sever başka peynir yemez" demesi gibi.
Çünkü Tuğçe herkese Baran'la bir ilişkim olduğunu, Baran'ın beni kayırdığını, işe geç gelip erken çıktığımı ve artık hiç çalışmadığımı sadece oturduğumu üstelik Baran'ın da buna göz yumduğunu gibi bir sürü deli zırvası uydurmuş. Evet tek bir şey doğruydu Baran'la ilişkim vardı ama bu konuda bir açık vermemiştim ve saklamak zorundaydım.
İnsanlar da gözünü o kadar karartmış ki gelip bana ilişkimin olup olmadığını bile soruyordu tabi bende herkese yalanlıyordum.
Baran'la bu konuyu konuştuğumuzda ise bana kimseye çaktırmamaya devam etmemiz gerektiğini söylüyordu. Bir gün yine çok yoğun zamandaydık ve benim midem baya kötüydü. Ofis ve tuvalet arası mekik dokumaktan işleri de yetiştiremiyordum. Artık betim benzim atmış, yüzüm dolmuş bir halde tuvaletten çıkıp ofise geçerken Baran'ın geldiğini gördüm. Tuğçe'yle sohbet ediyorlardı ve geldiğimi gark edip ikiside aynı anda bana baktılar bende özür dileyip pek iyi olmadığımı, izin verirse erken çıkıp doktora gitmem mümkün mü diye sordum.
-tabi git hatta şirketten araç ayarlayalım seni götürsünler pek iyi görünmüyorsun dedi.
-yok tek idare ederim teşekkür ederim dedim ve çıktım.
Hastane sakindi hemen genel cerrahi bölümünden sıra alıp beklemeye başlamıştım bir taraftanda Baran'la mesajlaşıyorduk. Üşüttüm mü yada yendiğim bir şey mi dokundu acaba diye düşünüyordum ama sıra bana gelince pek öyle olmadığını anladım çünkü doktor mide rahatsızlığım olabileceğini söyleyip birkaç gün sonrası için endoskopi işlemi için randevu verdi. Daha çok strese girmiştim elimdeki kağıtta yarından sonrası için tarih yazıyordu bile. Baran'ı arayıp durumu anlattım, eve geçmeden sevdiğim restorandan çorba alıp öyle gittim. Midem o kadar rahatsızlık veriyordu ki çorba içip uyuma fikri en mantıklısıydı.
Sabah uyandığımda biraz daha iyiydim anlaşılan gün boyu sadece çorba ile devam edecektim beslenmeye üstelik sabah rutinim olan kahveyi içemeyecektim bile.
O gün Baran ofise yine uğramıştı, Tuğçe ile havadan sudan konuşurken haberi yokmuş gibi bana da hastanede neler olduğunu sordu. Durumları daha önce konuşmamışız gibi özetle anlattıktan sonra endoskopi günü hastaneye benimle gidecek birinin olup olmadığını sordu. Ben yok diyince de kendi planını devreye sokup Aleyna hanımın bana eşlik etmesini teklif etti çünkü bu işleme tek gidemezmişim, zor olurmuş. Nazik bir dille tek gitmemin sıkıntı olmadığını söyledim çünkü tek yapabilirdim ve öyle de yaptım.  Endoskopi için odayı bulup kapıya vardığımda doktorda tek olmama şaşırmış olacakki yanımda birinin olup olmadığını sordu. İki gündür ne çok duyuyordum ama bu soruyu? Hayır yok tek geldim dedim ceketimi çıkarıp çantamla birlikte sandalyeye bıraktıktan sonra sedye tarzındaki o yatağa oturduğum vakit tek hatırladığım ağzımı açıp borunun uzanmaya başlamasıydı. Sonrada zaten beni uyandırmamışlar ve bir saat boyunca orada kalmışım. Baran'da geçen zamandan dolayı çok merak etmiş olacak ki narkozun etkisiyle bile odadan çıkıp telefonuma baktığımda bir sürü cevapsız aramasına odaklanmıştım. Narkozun ne kadar etkisinde olduğumu çok net anımsayamadan hızla Baran'ın aramasına geri dönüş yaptığımı bir de çıkışta beni araçla beklediğini hatırlıyorum gerisi yine kesik.
Bizim yerimize geldiğimizi gördüm ama konuşmaya bile halim yoktu zaten ne dersem kahkaha atıyordu demek ki fazlasıyla saçmalıyordum o yüzden daha çok batmadan eve gitmem en mantıklısıydı. Baran beni eve bırakırken,
-lütfen sana sorduğum zaman bu konuşmalarını hatırla olur mu diye gülmeye devam etmişti. Allahım ne kadar saçmaladım kim bilir?
Eve girdiğimde boğazımın ağrısından bir şey yiyemeyip akşam ılık bir çorba içtim doktor diğer güne de istirahat yazmıştı çünkü boğazım gerçekten tahriş olmuş ve narkozun etkisiyle çokta sağlıklı durmuyordum. Diğer günü de evde dinlenerek geçirdikten sonra iş başı yapma zamanım gelmişti. Peki yokluğumda ne mi olmuş? Hemen cevap vereyim, dedikodular arkamdan büyümüş çığ olmuş.
Yok Baran bey rapora çok karşıyken ben nasıl rapor almışım? Eee sevgilisiymişim oluşummuş o kadar iltimasım. Bu insanların bu kadar da cahilce olmaları beni gerçekten korkutuyordu. Zaten kendi içimde bir aşk yaşamaktan, bunu kimseye anlatamadan sır gibi saklamaktan, herkesten kaçar gibi dedikodularına kuşağımı tıkamak zorunda olmaktan sıkılmaya başlamıştım.
Her gün aynı konuşmalar, beni gördüğünde ki o fısıldaşmalar, aynı iki yüzlülükler.
Üstelik hayatıma bütün bu olanlar olmuyormuş gibi devam etmek zorundaydım başka şansım yoktu. Avazım çıktığı kadar bağırıp yeter diyerek susturamazdım ya?
3 maymunu oynarcasına oyalanmadan ofisime geçtim bugün için hızlı davranmam lazımdı biran önce konsantre olup işleri bitirip akşam üzeri endoskopi sonucum çıkacaktı doktora gidip sonucu öğrenmem lazımdı. Planladığım gibi her şeyi hallettim kalan evrak ve dilekçelerin aciliyet durumuna göre ayarladım ve hızlıca şirketten çıkmıştım. Çok geçmeden hastanedeydim ve doktoru bekliyordum. Doktorun odasına gelmesiyle içeriye girip durumu sormam da bir oldu tabi. Eh nihayet beni günlerdir rahat bırakmayan mide rahatsızlığımın sebebini öğrenmiştim. Ülserim bana hayırlı olsun... demek bütün o mide yanmaları, tuvalet mekiklerim bu yüzdenmiş.
Sinir, stres ve üzüntüye bağlı olarak ilerliyormuş üstelik yediklerime ve içtiklerime daha da dikkat etmem gerekliymiş buna kahve de dahil. Bir nevi perhize giriyordum elime tutuşturulan listede neyi tüketmemem gerektiği açık bir dille yazıyordu. Doktorun söylediğini yapıp ilaçlarımı aldım düzenli olarakta kullanıyor hatta sinir ve stresten uzak durmaya çalışıyordum ama ne mümkün?
Şimdide kullandığım ilaçlar ve mg yüksek olması sebebiyle vücudumda tek tük kızarıklıklar çıkmaya başlamıştı. Tek bir ilacın 3 öğün alınması gerektiği ve bunun 1000 mg olduğunu düşünürsek vücudun da tepki vermesi normal deriz değil mi?
Yine de üzüntü ve yasaklanan diğer duygu durumları göz önüne alındığında hayatın zorlu silesi böyle yüzüme vurmamalıydı. Bütün bu düşüncelerden, konuşulanlardan uzak durmak, sağlığım ve ilişkim için fedakarlık yapmam gerekiyordu bunu biliyordum ama bu durumları kafaya takmadan da duramıyordum. Bütün bu olanlara nazaran Baran'la aramız gayet iyiydi beni telkinleyerek kimseye bir şey söylemediğimiz sürece ilişkimizin daha sağlıklı ilerleyeceğini anlatıp duruyordu. Dinliyordum ve başka çaremde yoktu çünkü başkaları ne diyor diye odaklanıp ilişkimi bitirmeyi göze alamayacak kısmı çoktan geçmiştim.

Çoban YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin