"Sinirli olman çok doğal, seni anlıyorum ama bu kadar sinirlenme. En azından bize karşı. Biz seni bilgilendirmek için elimizden geleni yaptık."

"Siz?" dedi kaşlarını kaldırırken. "Evet, biz. Hepimiz. O adamın son dönemde verdiği kararlardan mutlu olan birisini en azından bu oda içerisinde bulamazsın."

"Doğru diyor." diyerek ayağa kalktı Fred. Büyük olarak odadaki gerginliği almak ve sakinleştirmek için uğraşıyordu. "Senin kulak okşayan bağırtıların çok iyi geldi de izin verirsen toplantıları dinlemene yardım edebiliriz."

"Nasıl?"

"George, Uzayan Kulaklar'ı getir."

-----

"Tekrar bağırmaya başlama. Kulakta parazit yapıyorsun." dedi George yavaşça kulağın bir tarafını merdivenlerden aşağı indirirken. Fred gülerek, "Ama illa bağırmak istersen evden çıkmanı öneririm. Şahsen elli kilometre içinde hala senin bağırışlarını duymamış insanlar kalmış olabilir." Harry gözlerini devirdi. "Bu nasıl çalışıyor?" Uzayan Kulak'a baktı, pek bir şey beklemiyordu.

"Durun biraz Snape'in sesini duydum." dedi Ginny alelacele. "Snape mi?!"

"Evet." dedi Draco. "Beni kontrol etmeye geliyor. Birde bilgiler getiriyormuş, çok gizli."

"Rezil herif." dedi George. "Sonuçta bizim tarafımızda böyle dememeliyiz bence." dedi ayıplarcasına Hermione. "Ama sadece sence." dedi George ona cevaben.

"Zaten bu onun rezil olduğunu değiştirmez." dedi Ron. "Haksızlık ediyorsunuz." diyen Draco'yu kimse takmadı. Sesleri duymakta zorlanmaya başladıkları zaman Bayan Weasley'nin kapıya Sarsılmaz Büyüsü yaptığını anlamışlardı. Artık bir şey dinleyemezlerdi.

"Bill de onu sevmiyor." dedi Violet. "Bill burada mı?" Harry'nin şaşkınlığı her dakika daha da artıyordu. "Mısır'da çalıştığını sanıyordum ben onun."

"Eve gelip Yoldaşlık için çalışabilsin diye masa başı işi istedi." dedi Ginny. Fred sırıttı, "Mezarları özlediğini söylüyor ama gerçi buraya gelmesinin karşılığını çok güzel aldı."

"Ne demek istiyorsun?"

Violet kısaca açıklamak için, "Fleur'u hatırlıyorsundur. İngiliycesini ileğletme için Gringotts'ta çalışmaya başladı. Ona o işi de bizzat Bill aracılığı ile ben buldum. Herneyse oraya gittiği ilk günden itibaren Bill ile yakınlaşmış. Bana mektuplarında anlatıyor. Aralarında özel bir bağ varmış."

"Siz mektuplaşıyor musunuz?"

"Özür dilediğinden beri. Aslında o kadar da kötü birisi değilmiş. Billciğimiz de kendisine özel dersler veriyor."

"Çok özel." dedi Fred bıyık altından gülerek.

"Sonra Charlie de Yoldaşlık'ta," dedi George. "Ama o hala Romanya'da. Dumbledore örgüte olabildiğince çok yabancı büyücü getirilmesini istiyor, Charlie de çalışmadığı günlerde gereken temasları kurmaya çalışıyor."

Harry, "Bunu Percy'nin yapması daha kolay olmaz mıydı?" diye sordu. Violet işaret parmağını Harry'nin dudaklarının üstüne koydu. "Sakın."

"Ne?" Harry neler olduğunu anlamamıştı.

"Ne yaparsan yap, istersen bu evi yık. Bu arada yapabilirsin çok mutlu olurum. Ama Bay ve Bayan Weasley'nin yanında Percy'den bahsetme." Violet tedirgince ikizlere baktı. Onlar da yavaşça kafalarını salladılar. "Aralarında bir miktar anlaşmazlıklar çıktı diyelim."

"Sadece anlaşmazlıklar mı? Percy'nin adı her geçtiğinde babam elinde ne varsa kırıyor, annem de ağlamaya başlıyor." dedi Fred. Az önceki sıcak halinden eser kalmamıştı. Abisinin böyle yapmış olması içten içe onu ve diğer kardeşlerini de üzüyordu. Sadece anne ve babaları kadar göstermiyorlardı. "Bence ondan kurtulmamız isabet oldu." dedi George, bozuk bir şey yemiş gibi suratını ekşitmişti.

Violet BlackWhere stories live. Discover now