¡14

5.6K 962 624
                                    

"han jisung!" tam uykuya dalacakken kafasını korkuyla sırasından kaldırmasına sebep olan bu ses, müdür yardımcısının sesiydi.

"rehberlik hocası seni çağrıyor."

ağır ve uykulu olduğunu belli eden adımlarıyla üstündeki gri kapüşonlusunu düzeltirken, bir yandan da niye çağrıldığını düşünüyordu. edebiyat dersiydi en azından ama, rehberlik yüzünden bu sıkıcı dersten çıkmayı yeğlemezdi. bir bu eksikti, dedi içinden.

kapının önüne geldiğinde geldiğini belli etmek adına iki kez tıklattı kapıyı. gelmesini söyleyen sesi duyduğunda ise kapıyı açtığı gibi kapatmış, hocasının oturması için gösterdiği yere yerleşmişti.

"evet jisung, son zamanlarda düşmüş gibiyiz, ha?" dedi neşeli bir sesle. eğleniyor musun?

"uykuluyum sadece." dedi çatallaşmış sesiyle. kadın kafasını iki yana salladı. "yorgun görünüyorsun ama uykusuzluktan olduğunu düşünmüyorum. birkaç gündür seni çok moralsiz gördüm. bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun, öyle değil mi?"

bilmiyordu. bu kadını seviyordu, sadece kimseyle konuşmak istemiyorum moduna denk geldiği için acilen çıkıp gitmek istiyordu.

"bu sıralar aşk meşk işleri moda olmuş gibi," dedi gülerek. "yoksa senin de hoşlandığın birileri mi var?"

"sayılır." sayılmazdı. hoşlanma değildi bu. daha fazlasıydı. minho'ya kabullen artık dese bile, kendi beslediği duyguların hoşlanmaktan daha fazlası olduğunu hâla kabullenememişti.

"kız mı, erkek mi?"

"anlamadım?" dedi jisung uykusu açılmış gibi. bir rehberlik hocasının, daha doğrusu herhangi birinin, bunu ona sorması garip bir şekilde güzel hissettirmişti.

"hoşlandığın kişi diyorum, kız mı erkek mi?" jisung gülümsedi hafifçe. "erkek..."

kadın güldü. "burası kızmanız ve bu ne saçmalık demeniz gereken kısım değil mi?"

"saçmalama," dedi hocası. "boşuna rehberlik hocası olmadım."

"ona kötü şeyler söyledim, istemesem bile. ama laf ağızdan bir kez çıkınca çıkıyor işte, kırdığın şeyi düzeltmek de bir hayli zor. biliyorsunu-"

kapı sesiyle kadın, jisung'un lafı bölündüğü için ondan kısaca özür dilemiş, kapıyı tıklatan kişiye gel komutunu vermişti.

"ah, minhocuğum. hoş geldin, içeri gel bekle istersen. görüşmem bitsin, niye çağırdığımı anlatacağım."

jisung, kapıdan gelen bedene bakarken, hoca ona döndü. "anlattığın şeyleri duymasında bir sakınca varsa dışarıda bekletebilirim jisung."

jisung, hayır anlamında başını salladı. "sorun..yok."

"güzel, nerede kalmıştın?"

minho da diğer taraftaki oturma yerine geçince, kendisinin de mi aynı sebepten çağrıldığını sorguluyordu. o da bulundukları durumdan rahat değildi elbette.

"laf ağızdan bir kez çıkınca, geri alamıyorsunuz ve kırdığınız şeyi düzeltmek zor oluyor. ne kadar özür dileseniz de dizlerine kapansanız da yetmez bazen. ağlamak istiyorum, ama ağlayamıyorum. düşünüyorum, nasıl eskisi gibi olabiliriz diye. aklım çıkıyor ama, o aklımdan çıkmıyor."

kadın dinlemeye devam ederken hiç konuşacağını bile düşünmediği bir beden konuştu arkadan. "ağlamak için gözden yaş mı akmalı?"

jisung, minho'nun sorusuna hazırlıksız yakalanırken, hiçbir şeyden haberi olmayan rehberlik hocası minho'ya katıldı. "evet, doğru söylüyorsun. açar mısın bunu daha?"

minho yerinde azıcık olsa da dikleşti. konuşmak için istekli durmuyordu, sadece bir anda bunu söyleme isteği duymuştu.

"yani, dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı? illa ki içinin ağladığını dışarı vurunca mı ağlamak denir? dökülen gözyaşların o kişide kırılıp gökkuşağı oluşturmadığı sürece, niye bu kadar gerekli geliyor ki bu gözyaşları 'ben ağladım' demek için?"

jisung'un kafası karışmıştı. anlamıştı ama ne yapması gerektiğini bilmiyordu. ders zili çaldığında kadın yavaşça yerinden kalktı. "şimdi toplantım var, seni iki ders sonra alacağım minho. ve jisung," dedi çocuğun yanına gidip omzuna dokunurken. "minho'yla konuşmak iyi gelebilir."

kadın kapıdan çıktığında arkasında bıraktığı iki ağlayan beden vardı. biri gözyaşlarıyla, diğeri duygularıyla ağlıyordu.

"cidden de," dedi minho'ya dönüp, gözünden yaşların akmasına izin verirken. "gözyaşlarım sende kırılıp gökkuşağına dönüşür mü?"

minho omuz silkti jisung gibi yerinden kalkarken.
"bunu sadece zaman belirler. gökkuşağı da anında oluşmaz sonuçta, öyle değil mi?"

#

igrenc bi bolum olmus ozur dilerim

neyse kizginim ama😠😠

oy siniri: 25

ILLA KOYDURCAKSINIZ OY SINIRI

oy sinirlarini hic sevmem baya kotu hissettirir sanki zorla yaziyormusum givi ama kimse okumadiginda veya yorum yapmadiginda da zorla yaziyormusum gibi hissediyorum o yuzden koydum

optum sizi iyi geceler❤️❤️❤️

silent cry Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin