0.9

96 13 6
                                    

Harika bir hafta geçirmiştim. Kızım ile dolu dolu bir hafta. Bunu daha sık yapmam gerektiğini düşünüyordum artık. Çünkü ikimize de iyi gelmişti. Şimdi ise bara gitmeden son gecemi evde geçiriyordum. Müziksiz bir hafta güzel olduğu kadar zorlamıştıda beni. Oturduğum koltukta elimdeyi çayı yudumlarken kapı çaldı. Bardağı masaya bırakıp ayaklandım. Nova odasında oynuyordu, o yüzden gelmezdi. Zaten kapı çaldığında odasından çıkmaması gerektiğine dair tembihliydi.

Kapıya doğru adımladığımda kimin geldiğini düşünüyordum. Kimse de adresim yoktu. Sammy ve Ji-yong hariç. Kameradan kimin geldiğine baktım ama yüzü görünmüyordu.

"Kimsiniz?" Konuşma tuşuna basıp konuştuğumda karşıdaki şapkalı kişi başını kaldırdı. O zaman anladım kim olduğunu. Cevap vermesine gerek yoktu. Kapıyı hemen açarak onu içeriye aldım.

"Gelmeden önce neden haber vermedin?"

"Çok ani gelişti kusura bakma" Şapkasını çıkartıp kafama taktığında gülümsedim. Maskesini çıkartıp cebine soktu.

"İçeri davet etmeyecek misin?" Kapıyı açıp onu içeri almıştım zaten daha ne dememi istiyordu ki.

"İçeridesin zaten?" Gülerek içeri ilerledi.

"Haklısın." Salona geçip oturdu. Masadaki çayı görünce bakışlarını bana çevirdi.

"Kahve yerine çay mı içiyorsun?"

"Boğazımın yumuşaması için bu gece kendime izin verdim." Kafasını anladığını belirtir bir şekilde salladı.

"Nova nerede?"

"Odasında çağırayım, seni gördüğüne çok sevinecek." Arkamı dönüp Nova'nın odasına ilerlemeden tekrar ona döndüm.

"Bir şey içer misin bu arada?"

"Sonra bende bir çay alırım" Gülümsedim ve İlerlemeye başladım. Nova'nın odasına girdiğimde bebekleri ve arabaları ile oynadığını gördüm. Bebeklerine nasıl araba kullanması gerektiğini anlatıyordu.

"Nova'cığım, bebeklerin ile oynamaya sonra devam edebilir misin? Seni görmek isteyen birisi var."

"Kim geldi anneciğim?" Gülümseyerek konuştum.

"Uzun süredir görmediğin biri, sana sürpriz yapmış." Elindeki bebekleri savurarak bırakıp yanımdan hızla içeri koştuğunda bende peşinden gittim.

"Ji-Yong OPPA" koşarak boynana sarıldığında Ji-Yong bir anda geri düştü. Hallerine kıkırdadım. Sevimliydiler.

"Ne kadarda güçlenmişsin küçük kurt seni"

"Ya oppa bana öyle demeni istemiyorum." Nova dudak büzünce ben araya girdim.

"Ama o seni sevdiği için öyle söylüyor bebeğim" omuzlarını 'bana ne' dercesine oynatınca Ji-Yong ona döndü.

"Tamam güzelim, söylemem bir daha"

"Böyle seslenmem daha çok hoşuma gider Oppa." Daha altı yaşındaydı ama kız çocuğu olduğunu belli ediyordu işte. Ve Ji-Yong'a aşık olduğuna emindim. Küçük kurt erken yaşta aşık olmuştu ve doğru insanı bulmuştu.

"Demek sana güzelim dememi seviyorsun?" Gülerek konuşunca, kızımın yüzünde çiçeklerin açtığına şahit oldum. Altı yaş için fazla romantik ve duygusaldı ama karşısında onu üzecek biri yoktu o yüzden ona aşık olması hoşuma gidiyordu.

Aradan geçen birkaç saatin ardından artık Nova'nın uykusunun geldiğini anlayabiliyordum. Bilerek ses etmemiştim çünkü oppası onu çok nadir görmeye geliyordu ve zaman geçirmesine karışmıyordum.

"Bebeğim, Ji-Yong seni yatağına götürsün ister misin?" Gözleri parlayarak bana döndü.

"Götürebilir mi?" Yatağına kendi gitmesini ve başkasını yanına kabul etmemesini öğretmiştim. Lia elbetteki götürüyordu ama ben ya da Lia dışında kimseye bu konuda izin vermemesi gerektiğini biliyordu.

"O da isterse tabi ki" Ona dönerek konuştu.

"Götürür müsün Oppa?" Ji-Yong kafasını sallayarak ayaklandı.

"Hadi bakalım güzelim, uyku vakti o zaman." Elinden tutarak odasına ilerlediler. Birkaç dakika sonrada gelip koltuğa göre oturdu.

"Yarın akşam sahne aldığın yere geleceğim." Gözlerimi baktığım televizyondan çekerek ona döndürdüm. Bu çok ani olmuştu.

"Neden?"

"Canım seni dinlemek istiyor." Kafamı sallayarak onu onayladım. İlk defa sahne aldığım yere gelmek istiyordu. Bu garip hissettirmişti.

"Artık gitsem iyi olur."

"Peki" ondan önce ayağa kalktım ve kalkmasını bekledim.

"Bu kadar mı gitmemi istiyorsun Luna?"

"Ne alakası var, gitsem iyi olur dedin bende seni yolcu edeceğim." Duraksadım.

"Gitme dememi mi istiyorsun? Ama burada kalamazsın."

"Biliyorum, sadece sana takılıyordum." Elini ensesine atıp kapıya yöneldi. Ardından içeri geçerken kapının yanına bıraktığım şapkasını ve maskesini takarak kapıyı açtı.

"Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz." El sallayarak onu uğurladım. O diğer arkadaşlarım gibi değildi, o yüzden onu öpmüyordum. Öpüşmekten de hoşlanmıyordu zaten. Adımlarımı Nova'nın odasına yönlendirdim ve onu kontrol ettim. Huzurla uyuyordu. Bende odama ilerledim ve kendimi yatağa attım. Bara gitmediğim günlerde erken yatmaya alışmıştım. O yüzden de zorlanmadan kendimi uykunun huzurlu kollarına attım.

Tough | MYGWhere stories live. Discover now