32.Bölüm | VI

En başından başla
                                    

"Çok geç kalmadık değil mi?" dedi Molly, alnındaki teri silerken.

"Hayır, Harry hala kahvaltısını ediyor olmalı. Daha gelmedi." diye durumu açıkladı Remus. "Hey Cedric, bizim için Harry'i çağırabilir misin?" Cedric onlara bakıp gülümsedi. "Tabii, Profe- Bay Lupin."Cedric kapıyı açıp Harry'e ithafen seslenirken hepsi Remus'a baktı. Omuzlarını silkerek, "Ben Sirius ile yaşıyorum. Günlerim o çocuğa yaptırmayı hayal ettiği saniyeler ile geçiyor."

"O delikanlı kızımı kolay alabileceğini sanıyor-"

"Baba." Violet elini babasının omuzuna koydu. "Sakin olmayı arada bir denemelisin."

"Ben çok sakin biriyimdir." Gururla başını kaldırdı. "Babam olarak bana yalan söylememeyi öğütlemen lazım-"

"Siz mi gelmiştiniz?!" Harry gelip önce Sirius'a daha sonra da Remus'a sarıldı. "Bir an unuttum ve Dursleylerin geldiğini sanıp yavaş yavaş yedim. Bilseydim su bile içmeden gelirdim."

Bayan Weasley onun yanaklarını sulu öperken, "Gelip seni izlemek istedik!"

"Charlie'de gelmek istiyordu ama izin alamadı. Dedi ki, Boynuzkuyruk'a karşı inanılmazmışsın." dedi Bill heyecanla. Violet bu sırada Fleur Delacour'un annesinin omzu üstünden büyük bir ilgiyle Bill'i süzdüğünü fark etti. Anlaşılan onun uzun saçlarına ya da ucunda diş olan küpelerini fazlasıyla beğenmişti.

"Ne kadar iyi düşünmüşsünüz." diye mırıldandı Harry. Sirius ellerini bir kez çırparak ilgiyi üzerine çekti. "Ee, çocuklar. Buraya düzgünce gelmeyeli yıllar oldu bizi gezdirmeyecek misiniz?"

"Evet!" diye ona katıldı Bill. Öğleden sonralarını onları gezdirmek için harcadılar. Arada (Violet dışında bir Slytherin ile karşılaştıkları her zaman) Sirius, Harry'e Draco hakkında birkaç soru sormaya çalıştı ama hepsi Violet tarafından engellendi. Oysaki onlara bir hafta önce yazdığı mektupta konusunu bile açmalarını istemediğini şiddetle belirtmişti!

-----

"Dikkat et. Tamam mı?" Şampiyonlar için özel ayrılmış odalarda sevgilisinin saçlarını seviyordu. Bütün gününü ailesi ile geçirdiği için ona az vakit ayırmıştı ama o labirente girmeden önce beş dakika bile olsa onunla geçirmek istemişti. "Bak o kadar çok çalıştırdım ki seni bugün sınavım kötü geçti."

"Bence sınavın o Karanlık Büyüleri öğretmenin saçma olduğunu düşündüğün için-"

"Oraları karıştırma şimdi." diye Cedric'i susturdu. "Mazeret üretme bana."

Cedric güldü ve Violet'in kucağında duran kafasını kaldırıp yanağını öptü. "Aylarca çalıştırdın beni. Unutmam imkansız." Kalkıp odanın kapısını açtığında kapının önünde ailesi ile karşılaştı. Amos Diggory oğluna sarılıp, "Nasıl hissediyorsun oğlum?"

"Heyecanlı." Zaten sesinden de belli oluyordu. "Birazdan bitecek ve kazanacağım. Biliyorum, eminim. Binama, aileme o kupayı getireceğim anne." Annesine de sarıldığında Bayan Diggory gözlerinde gurur gözyaşları ile ona karşılık verdi.

"Hadi. Artık vakti geldi." Diğer şampiyonlar ile beraber büyük labirente doğru yürümeye başladılar. Yol bomboştu ama bunun sebebi bütün okulun arkalarında olmalarıydı. Sirius kolunu kızının omuzuna atıp onu kendisine çekti. "Üzerinde şampiyonların giydiği kıyafetten olsaydı stresten ölürdüm büyük ihtimalle."

"Yani ismimi atıp seçilip şampiyon olsaydım?" dedi tek kaşını kaldırarak. Sirius yavaşça kafasını salladı. "İfadeyi kullanmak istememiştim. Şimdi beni üzdün." Violet güldü ve diğer koluyla babasının beline sarılıp öyle yürümeye devam etti. Sirius saçma yakıntılarına ek olarak, "Şu kırmızı formalı şampiyona bak. Dağınık saçlı, gözlüklü. Çok bahtsız."

Violet BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin