I'm a soothing fire Chapter 13

406 52 5
                                    

"Güzel görünüyor muyum?" Jisung aniden Minho'ya sordu. 

Minho, Jisung'un odasının girişine ilerledi ve kapıya yaslandı. Jisung dudaklarını büzmüş yüzünde endişeli bir ifade ile ona bakıyordu. Beyaz örme bir kazak, üstüne uzun siyah bir gömlek ve siyah bir kot giymişti. Sarı saçları anlını kapatacak şekilde taranmış ve gayet iyi görünüyordu. Minho yine Jisung'un tırnaklarına siyah oje sürmüştü ama bu sefer siyah renk seçmişlerdi.  Jisung oje için çok ısrar etmişti ve Minho ona karşı karşı konulamaz bir aşk hissettiği için izin vermişti. 

Minho, elinde atkı ile Jisung'a doğru ilerledi. "Evet, güzel görünüyorsun." dedi ve atkıyı boynuna sararken konuşmaya devam etti. "Neden? Üstünü değiştirmek ister misin? Hala zamanımız var."

"Şöyle ki... bilmiyorum, gerçekten güzel görünüyor muyum yoksa arkadaşın olduğum için yalan mı söylüyorsun?" Jisung dudağını bükerek konuştu.

Minho ona doğru yürüdü ve tereddüt etmeden Jisung'un yüzünü elleri arasına alarak ona sevgi dolu bir bakış attı.

"Sung, sana asla yalan söylemem ve sen de bunu iyi biliyorsun. Gerçeği söylüyorum, gayet güzel görünüyorsun!" Gülümsedi ve tüm samimiyetini göstermeye çalıştı. Jisung ona parlak gözlerle gülümsediğinde işe yaramış gibi görünüyordu. 

Genç olan yanaklarını süsleyen yumuşak bir pembeyle "Teşekkürler, sen de güzel görünüyorsun" dedi.

"Evet, bebeğim. Biliyorum." Göz kırptı. "Eğer kurabiyeleri de aldıysan gidebiliriz ?"

"Evet!" Jisung dedi. Ayaklarının üzerinde zıplayıp botlarını giymeye başladı ve konuşmaya devam etti. "Kedileri öpmeyi unutma ki onlar seni özlemesin, ben yaptım bile." Minho onun konuşmasını dinlerken gülümsedi. Jisung çok tatlıydı.

"Hatırlatma için teşekkürler". 

Ceketlerini giyip, soğuktan donmamak için üstlerini iyice kapadılar.  Minho kedilerinin kafalarını öptü ve onları okşadı. Jisung "hemen geri döneceğiz bebekler." derken Minho güldü. 

Jisung "Hadi gidelim Hyung" diye mırıldandı, kapıyı kilitleyip yürümeye başladıktan sonra elini Minho'nun elleri arasına soktu.

Yürüyüşleri sırasında hava, iş ve Changbin hakkında konuştular. Minho, Changbin hakkında sevimli sevimli sorular soran Jisung hakkında düşünmeden duramadı.

"Neden bütün bu şeyleri benim yerime ona sormuyorsun?" Jisung'un yanakları kızardığında Minho'nun dudaklarına bir gülümseme yerleşti. 

Jisung daha fazla bir şey söylemedi, sadece avuç içini Minho'nun elini daha da sıktı.

Changbin'in evine geldiklerinde Minho, "Gergin olma Sungie." diye mırıldandı ve Jisung'un yanağını öpmeye cesaret ederek ona göz kırptı.

"O zaten seni seviyor bu yüzden kendin ol seni daha da çok sevecek, eğer eve geri dönmek istiyorsan sadece ihtiyacın olduğunda bana söyle." Genç olan gülümsedi.

Changbin onları sıcak bir gülümseme ve kucaklamaya hazır kollarla karşıladı ve evine davet etti. Jisung, Changbin ona sarılırken gülümseyerek ona Minho'yla birlikte pişirdiği kurabiyeleri uzattı, ilk başlarda son derece utangaçtı.

"Ah! Bunları siz mi yaptınız?" 

"Evet, Jisung'un fikriydi" dedi Minho.

 "Ah bu çok tatlı, Jisung"

Sarışın adam boynunu yavaşça ovarak Minho'nun arkasına hafifçe gizlendi. Minho'nun kollarından birinin omuzuna hisseden Jisung, "Umarım beğenirsin." dedi.

I'm a fire and i'll keep your brittle heart warm / MinsungWhere stories live. Discover now