6.BÖLÜM-DOMİNO TAŞLARI

316 155 1
                                    



"Her katil bir gün cinayet mahalini ziyaret eder."



    Tüm yaşananları geriye alabilseydim her şeyi daha farklı yapabilirdim... Hazen'i son bir kez daha o Londra gezisine gitmek yerine benimle kalması için ikna etmeye çalışabilirdim. Evlenmemesi için son bir kez daha onu uyarabilirdim. Babam dünya turuna çıkmak istediğinde onu durdurmaya çalışabilirdim. Onu o gece terk etme inadı uğruna bırakıp gitmeyebilirdim...

Acaba tek bir adımımı bile bir saniye erken atsaydım neleri değiştirebilirdim?

Zihnimin içinde tekrar eden hatıralarımı baştan sarıp izliyor, dinliyor, hissediyordum. Burada benimleydiler ama gözlerimi araladığımda geçmişin domino taşları gibi birer birer önüme düşen sonuçları, son düşen domino taşının altında kalan bedenim ve ben şu anın acısıyla baş başaydık.

Yatağımın ucunda beni izleyen bir çift gri gözle karşılaşmayı beklemiyordum. "Sen hala gitmedin mi?" Soruma karşılık alamayınca gözlerimi kapattım. Ne rüya gördüm ne de zihnimde bir hatıra belirdi. Gözlerimi kapatıp kendimi karanlığa geri teslim ettim. Uyumak istiyordum ama uyuyamıyordum. Geçmişi düşünmek istiyordum ama hatıralarım silikleşmişti. "Geçmişimi hatırlamıyorum." İstemsizce iki dudağımın arasından çıkan cümleyi geri alabilmek istemiştim. Kenan Emir'in ayak tabanının yere sürtüşünü duydum. Bana doğru gelişini hissettim. Gözlerimi açmamak için huzursuzca göz kapaklarımı kırpıştırdım. Bedenimin hemen yanında onun sırtını hissettim. Emin olmak için gözlerimi açtım. Yanı başında sırtı dönük şekilde oturuyordu. Yüzünü göremiyordum ama görmek istemiyordum zaten.

"Senin iyi olduğuna emin olmadan gitmek istemedim. Bu yüzden sabaha kadar seninle kalmak istedim. Hala da iyi olduğuna inanmıyorum... Yanında olmak istiyorum."

Sesindeki garip tınıya anlam yüklemek istememiştim. Seninle bir daha asla görüşmek istemiyorum. Ona bunu söylemek istemiştim ama yapmadım. "İyiyim. Artık git." Cevabımın net olduğuna inanmıştım.

Bana dönüp inanmadığını belli eden bakışlarını kısa süreliğine üzerimde tuttu. "Git," dedim sadece. "Git."

"Gidemem, iyi olduğuna inanmıyorum."

Gözlerindeki endişeyi görmüştüm ama artık bunun bir önemi kalmamıştı. "Keşke beni en başından beri düşünseydin. Şimdi pek bir anlamı kalmadı." Acı gülümsememle ona baktım. Bundan rahatsızlık duyduğuna emindim.

Bakışlarını kaçırıp pencereye doğru baktı. "Geçmişini hatırlamadığını söylerken ne demeye çalıştın anlayamadım?"

"Bir anda çıkıverdi ağzımdan. Önemli bir şey değildi."

Onu geçiştirdiğimin farkına varıp bedeniyle birlikte bana doğru döndü. "Hayır, önemliydi."

"Ciddiyim," diye ısrar ettim. "Küçüklüğüme dair ya da genel işte... Ne hissettiğimi çok iyi biliyorum ama bence yaşananların ağırlığını kaldıramadığım için zihnim unutmayı tercih ediyor. Yoksa neden her şey bu kadar silik gözüksün ki? Hazeni o gece kapıda ağlarken, onu bırakmamı istemezken bıraktığım an bile daha yeni aklıma geldi. Acısı, yaptıklarımın, yapılanların acısını sonuna kadar hissediyorum. Asla unutamıyorum hisleri... Ama anılar silikleşmiş."

Ellerimi tutup biraz daha yanaştı. "Neva, bayıldığını biliyorsun değil mi?"

Onu kafamla onayladığımda, "Yani doktor geldi, gitti ve sen uyudun. Şimdi de uyandın. Bunları hatırlıyorsun değil mi?"

DİĞER KIZTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon