Sınav

1.2K 46 2
                                    

Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum bile. Başımdaki derin ağrıyla alnımı ovuşturdum. Gözlerimi her kırpışımda şimşek çakarcasına dün geceden görüntüler beliriyordu. Her şeyi anımsamamla yeniden tüylerim ürpermişti. İstemsizce odamdaki aynaya ilişti gözüm neyse ki olağan dışı bir yansıma görünmüyordu. Saat henüz erkendi, en azından benim dünyam ile burası arasında bir saat farkı yoksa şu an sabahın ilk ışıkları yeni parıldıyordur.

Karnımdan yükselen guruldamalar bağımsızlığını ilan ederken dikkatim dağılmıştı. Hızla yataktan kalkıp ortak salona bakındım ortalık sessizdi. Shae'nin hala uyunduğunu düşünerek odama geri dönmüştüm. Çabucak hazırlanıp yemekhaneye gittim.

Ben varana kadar yemekhane çoktan dolup taşmıştı ve neredeyse hiç yer yoktu. Bir kaç kişinin omuzuma çarpa çarpa yanımda geçmesine maruz kalarak sırada ilerlemeye çalıştım koca alanın sağ ve sol tarafları yemeklerin bulunduğu açık büfelerle çevriliydi orta bölüm ise masalar ve sandalyelerle doluydu. Yiyebilmeyi umduğum bir şeyler ararken gözlerimin önünde sadece garip yiyecekler gelip geçiyordu. Bir yandan açlık zilleri zihnimde çalarken bir yandan kalabalıkla baş etmeye çalışıyordum. Shae'nin yanıma gelmesiyle derin bir oh çektim. Kısa bir selamlaşmanın ardından yanıma iyice sokuldu.

'Dünden beri nasıl oldun?' diye sordu sesini alçaltmaya çalışarak. Dün gece gözümün önüne gelirken tenim yeniden buz kesmişti. Başımı zihnimdeki düşünceleri savuşturmak istercesine sallamıştım ancak gerçekten nasıl olduğumu bilmiyordum.

'Garip, heyecanlı, şaşkın, korkmuş bilmiyorum. Her şeyi hissediyorum ama hiçbir şey hissetmiyor gibiyim. Özellikle de büyü yapabiliyor olmam benim için yeterince büyük bir şok' dedim sırada yavaşça ilerlerken.

Dünkü olaydan sonra onca saat uyumama rağmen kendimi aşırı bitkin ve yorgun hissediyordum üstelik normalde olmadığımdan çok daha fazla acıkmıştım. Bunu Shae'e söylediğimde büyü yapmanın neredeyse vücuttaki bütün enerjiyi sömürdüğünü özellikle de dün gece yaptığım gibi güçlü bir büyünün beni tamamen tüketebileceğini ve şu an ayakta olmamın bile büyük bir şey olduğunu söyledi.

'İtiraf etmem gerekiyor hayatım boyunca o şekilde yapılan bir büyü görmemiştim. Yine de bütün bunlar şimdilik aramızda kalırsa daha iyi olur sanırım.' diye ekledi.

'Korkuyorum' sesli düşünmüştüm ancak dudaklarımdan dökülen harfler fısıltıdan farksızdı. Shae duymuş olacak ki elini omuzuma atarak hafifçe sıktı.

'Merak etme halledeceğiz'.

Sırada ilerledikçe başım dönmeye başlamıştı. Anlık olarak bacaklarımın beni taşıyamayacağını hissettim, tutunacak bir yer ararken 'çok yorgunum ve çok açım' diyebildim.
En ön sıraya vardığımızda bedenim şaşkınlıkla yeniden canlanmıştı. Göze benzeyen mavi yumurtalardan, ejderha ateşinde pişmiş acı sosislere kadar hayatım boyunca hiç görmediğim yiyecekler vardı. En tanıdık gelen ve zararsız görünen şey mavi sütün içinde hareket ederek kehanet oluşturan alfabe şeklindeki mısır gevreğiydi. Shae ne yiyeceğimi sorduğunda pek düşünmeden mısır gevreğini seçmiştim. O da yiyecek bir şeyler aldığında boş bir masa bulup yerleşmiştik. Oturur oturmaz kasemdeki mısır gevreğinin harfleri hareket ederek bir araya gelmeye başladı. 'Kan sudan daha koyudur' Shae 'en azından kısa bir şeyler çıktı bir keresinde bir paragraflık kehaneti bitirmesini beklemiştim' dediğinde birlikte kıkırdamaya başladık.

Büyük bir iştahla kahvaltımıza gömüldükten bir süre sonra tanıdık bir yüzün masamıza oturmasıyla yeniden gülümsemiştim. Bu dün oryantasyonda tanıştığım sürekli gülen çocuk Raphaeldi. Kısa bir selamlaşmadan sonra Shae'e dönüp onunla da tanışmıştı. Her ikisi de sustuktan sonra etrafıma bir göz attım. Kimsenin bizi duymadığına emin olarak 'şu dünkü saldırıyla...' Shae gözlerini belerterek beni susturup sessizce 'bunu şu an konuşmak istediğine emin misin?' dedi başıyla hafifçe Raph'ı işaret ederek.

AYNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin