Bilge otururken adamın gözlerine bakamadı. Hala hüznü atamamıştı, yarım saat önce Olivia'ya anlattıklarının yükü omuzlarındaydı, gözleri dolu doluydu.

"Ne oldu Daisy?"dedi Andrew. Kızın bu üzüntülü halini beğenmemişti. Daisy dokunsalar ağlayacak gibiydi, telaşlandı. "Daisy?"diye seslendi tekrar susmuş, gözleri yerdeki halıya dalmış kıza. Bilge kafasını kaldırıp adamla göz göze geldi. "Mühim bir şey yok."dedi boğazını temizleyerek. "Ben sadece Natalie ile-"

Andrew sözünü kesti. "İstemediğimi biliyorsun."
Bilge kendi hikayesini Olivia'ya anlattığında bu evde acı çeken tek kişi olmadığını bir kere daha hatırlatmıştı. Koca malikanede kanadı kırık bir güvercin daha vardı.

Natalie.

Küçük kız ile ilişkisini onarmak istiyordu.

"Ama neden istemediğini bilmiyorum."

Andrew gözlerini yumdu , derin bir nefes aldı. Elindeki kalemi kağıdın üstüne bırakırken gözlerini açtı, büyük odasında masanın solunda kalan koca pencereden dışarı şöyle bir baktı. "Sebebi,"dedi ve sustu. Bunu anlatmak istemiyordu ama böyle bir şey ne kadar çok saklanırdı ki?

Kızla tekrar göz göze gelirken sordu.

"Sebebi senin için önemli mi?"

Bilge kafasını salladı. "Natalie'i seviyorum. Onun beni sevmesi hem onunla olan ilişkimde hemde seninle olan ilişkide büyük bir yarar sağlar."

Andrew ilişki lafından sonra çapkınca yandan bir gülüş attığında Bilge utandı. "Senin bazı şeyleri kabul etmiş olman beni mutlu ediyor."dedi ve kıza bakmayı sürdürdü.
Siyah saçları, kahverengi gözleriyle insanı çileden çıkarıyordu, çok güzeldi, farklıydı fakat bir o kadar da huzur vericiydi.

"Sebebini söyleyecek misiniz?"diye sordu merakla. "Lütfen söyleyin." Tekrar araya mesafe koymuş olması Andrew'in aniden canını sıktı.
"Annesi burada."dedi ayağa kalkıp Bilge'nin karşısına geçti, yavaşça deri tekli koltuğa oturdu. "Zor bir kadındır Jennifer. Babası çok zengin bir Kont, ailesinin zenginliği onun paraya olan düşkünlüğünü bastıramıyor. Bana ve Natalie'ye zorluk çıkarıp duruyor. Kızım Natalie de annesine dayanamıyor." Elleriyle saçlarını dağıttı ve derin bir nefes aldı. "Seninle olan evliliğim Natalie için pek iyi olmadı. Evlenene kadar ondan duyacağın kötü sözleri engellemek istiyorum, kızım kötü biri değildir ama annesinin zehirli dilinden çıkanları sana söylemeyi görev bellemiş olabilir. O daha çok küçük, ne yapabileceğini bilmiyorum. Evlendikten sonra bir ara konuşuruz, fakat hep beraber."

Genç kız kaşlarını çatmış tüm ciddiyetiyle adamı dinlerken korktu. Natalie'nin annesi tarafından yaşadığı bu korkunç muameleden nefret etti ve hüzünle doldu. Andrew'in devam etmediğini görünce"Teşekkürler."dedi yutkunarak. "Anlattıklarınız için minnettarım Lordum." Yavaşça ayağa kalktı. Onunla beraber ayağa fırlayan Andrew,"Yapma şöyle."dedi ve kıza doğru yaklaştı. "Neden yine siz oldum?"
Elleriyle kızın kollarını tuttuğunda burnunu dolduran o güzel kokuyla gözlerini kısa bir an yumdu ve anın tadını çıkardı. Bilge kolunu tutan sıcak ellerle titremişti. Adamın yakışıklı yüzü, kudretli vücudu bu kadar yakınındayken düşünemiyordu.
"Bi-bilmiyorum."dedi utançla. "İstemeden oluyor." Kafasını eğdi.
Andrew bir elini kızın çenesine götürdü, yavaşça kendisine bakması için kaldırdı. "Olmasın."dedi hoşnut bir ifade ile. "Olmadığında çok mesudum."

Bir aydan uzun süredir bu denli yakın oldukları tek yer spor salonuydu. Bu koca üç ayın ilk ikisinde Andrew kıza ufak ufak yaklaşıyor fakat karşılık alamıyordu, dövüş saatlerinin tadını çıkarıyordu sadece çünkü bir orada kız kendisine dokunuyordu.

Taş yürekKde žijí příběhy. Začni objevovat