_6_

942 81 79
                                    

Birilerinin gerçekten öleceği belliydi.Fakat ilk adımı iki tarafta karşıdan bekliyordu.Küçüklüklerinden beri onlara öğretilen bir kuraldır bu.
"Asla savaşı başlatan olma"

Çünkü suçlusu sen olursun.Chan sabırlı olmayı bunun için öğrenmişti.Öfkesine sahip çıkamazsa olacakların sorumlusu o ve grubu olurdu.Bunun cezası da oldukça ağırdır..

Changbini öldürmek ona bu sabrının getireceği en büyük ödül olabilirdi.

Küçük şeytan onu öyle sinirlendiriyordu ki.Gerçi Changbininde ondan bir farkı yoktu

Kendine yapılanları da hatırladıkça..Öfkesi gücüne yansıyordu.

Onları ayıran ve bu hale getirenler ise kendilerine doğru gelen intikam ateşinden habersiz günlerini gün ediyorlardı.

Okula giriş yapmıştı üzerindeki gözleri ve kendi hakkında söylenenleri umursamadan.

Okuldaki çoğu kişi zaten ondan korkar anca arkasından atıp tutardı.Deli cesareti başına vuranlar ise Changbinin sarı gözlerine denk geldiklerinde bütün diyecekleri bir yerlerine kaçar,söyleyecekleri herşey uçar giderdi.

Çünkü Changbinin kendilerinden güçlü olduğunu bilirlerdi.Yaptıklarına karşılık alamayınca daha da üzerine gitmeye çalışırlardı işte o zamanda en sert bir şekilde derslerini alırlardı.

Changbinin umursamazlığı ise hep üstündeydi.Zaten onlara ayıracak zerre vakti yoktu.Şu sıralar grupta çıkan isyanları bastırmakla meşguldü.Karşı tarafında baskısıyla işleri çoktu.

Sınıfına doğru ilerliyordu.Çıktığı kattaki son sınıfa vardığında kapıyı açmasıyla hiç görmek istemediği 4 kişiyle karşılaşmıştı.Her zamanki umursamazlığıyla sırasına ilerledi.Çantasını bıraktıktan sonra oturdu ve kafasını masaya koydu.

Siyah ceketinin kollarını sonuna kadar çekmişti.Kollarındaki izler görünmesin diye..

Kendi grubunun bile bilmediği hatta abilerinin bişe bilmediği acı bir durum vardı.

Yine babası olacak o adi herif zarar vermişti ona.Chanla aynı yerde görüldüğü için sert ve acımasızca cezalandırılmıştı.

Deri kemerin her darbesi sırtına inerken gözyaşlarına rağmen gıkını bile çıkarmamıştı.
Gözyaşları aldığı yaralardan ötürü değildi.Hiçkimsenin ona inanmadığı içindi.

Kollarına basılan ince kızgın demirler canını çok yakmıştı.Ona da sesini çıkarmamıştı.

Bu kadar işkenceye rağmen sabahın köründe zorla okula gönderilmişti.

Ama alışkındı..Bunların hiçbiri ilk değildi onun için.O çok güçlüydü,gittikçe solgunlaşan beyaz tenine,yemek yemeyi sevmediği için zayıflayan bedenine rağmen hala yaşıyordu.

Her şeye rağmen muhteşem gülüşü silinmiyordu suratından.Herkese moral verir mutlu etmeye çalışırdı.Kimsenin ona acımamasına rağmen..
Yaralarını kendi sarmaya alışmıştı.
Cezadan sonra onu kanlar içinde odasına bırakıp kapıyı kilitlediler.
Yere boylu boyunca uzandığında bacaklarını kendine çekti ve minik bir top halini aldı.Saatlerce o şekilde akıttı incilerini..

Diğerlerini beklerken iyice mayışmış nerdeyse uyuyacak hale gelmişti.Diğer düşman dörtlü ise önce birbirlerine sonra minik bedene bakıyorlardı.

Onu uzun zaman sonra yalnız görmüşlerdi.Sınıfta kimsenin olmaması fırsatıyla en uygun vakitin bu olduğu kanısına varmışlardı.Çakallar..

'Naber küçük şeytan.Arkadaşların terk mi etti seni?'

Her bir kelime tek tek çarparken kulağına hafifçe gülümsemişti Changbin.
Tek görüldüğünde hep olurdu bu.

'Cevap versene! Seninle konuşuyoruz burada.'

Yine ses çıkmadı Changbinden.Boynunu kaldıracak hali yoktu.Yaraları hala sızlıyordu.Masasına sertçe tekme atıldığında başını hafifçe kaldırıp yorgun gözleriyle önündeki bedene baktı.

'Sana diyorum.Konuşurken bana bak.'

'Şuan seninle veya sizinle uğraşacak halim yok.Gidin kendinize başka eğlence bulun.'

Kafasını masaya geri bıraktı.Fakat aniden kollarından çekilip kaldırılmıştı oturduğu yerden.

'Şuan teksin.Bizimle böyle konuşmamanı öneririm.'

'Tek olmam güçsüz olduğum anlamına gelmez.Kuralları unuttunuz sanırım.Bana bulaşmamanız için sertçe uyarıldığınızı falan.'

Kollarını çekmeye çalıştı,ama sadece çalıştı.Demir izlerinin olduğu yerler sızlamaya başlamıştı.

Chan ise şuan nefret ettiği kişiyi ilk defa tek ele geçirdiği için hafif bir gülümseme yayılmıştı suratına.Changbine doğru adımladıkça küçüğün güzel kokusu belirginleşmeye başlamıştı.Teninin ise hatırladığından daha bir hayli solgunlaşmış olduğunu ve iyice zayıflamış olduğunu farketmişti.

Küçücük görünüyordu.Gözlerinden anlaşıldığı kadarıyla da uykusuzdu.

'Ne bu halin? Yoksa sevgilin ne mal olduğunu anlayıp seni terk etti de depresyona falan mı girdin? Gerçi yedeği vardır sende.'

'Rahat bırakın beni.'Kurtulmak için çırpınmaya başlamıştı ama kollarını kavrayan büyük eller o kadar sıkıydı ki..

Chan yaklaştı ve Changbini çenesinden sertçe tutup kendine çevirdi.Eski sevgilisinin sarı gözleri eski gücünü kaybetmiş gibiydi.Çok bitkin bakıyordu ve normalde gayet rahatça kurtulurdu şuan pençesinden.

'Bırak!'

--------------------------------------------------------------------------------------------

<31

Moralim çok bozuk ya hayattan bezdim yeminle

Tır çarpsa da gebersek

2 gündür şu bölümü yazıyorum fakat atamıyorum int yüzünden

UwU


ThunderousWhere stories live. Discover now