72. Bölüm

30.2K 1.7K 1.4K
                                    




Selam okurcanlarım🤗

Bu bölümü canım Sümeyra'mın birkaç gün önce dünyaya gelen minik kızı Asya'ya ithaf ediyorum🐣 Adın gibi güzel bir ömür diliyorum sana Asya'm, yolun bahtın açık olsun, tüm güzellikler seninle olsun♥️

Eylem

Yirmi beş yıllık hayatımın en acı tecrübelerinden birini yaşarken bir kabusun içinde olduğumu hissediyor fakat aylardır süregelen o kabustan bir türlü uyanamıyordum. Kaybolmuştum. Dünyaya gözlerimi açtığım gün yamacına fırlatıldığım dik yokuşlar her geçen gün biraz daha büyüyor ve ben 1 Ocak 2020'de kaybettiğim yolumu bir türlü bulamıyordum. Öncesinde de düşe kalka yürüdüğüm o yollar bir gecede zifiri karanlığa gömülmüştü, ne yöne gideceğimi, nasıl kurtulacağımı bilmiyordum.

Asi'nin bir ağıdı andıran iniltileri kaybolduğum o yolları birbirine dolarken Fırat ayağa kalktı, sarsak adımlarla Asi'nin yanına ulaştı ve tekrar dizlerinin üzerine çöktü. Asi'nin gözlerine kilitlendiği uzun bir sürenin ardından eli boynundaki yaraya uzandı. Dokunamadı. Yumruk haline getirdiği elini dişlerinin arasına aldı, gözlerini sımsıkı kapattı. Acı bir ses yükseldi Asi'nin boğazından. Fırat'ın çaresizliği boyunu aştı; alnını can çekişen atın gövdesine yasladı, omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başladı.

Öylesine şiddetli bir acı ve utanç sardı ki geceyi, insanoğlunun kötülüğü arşı titretti; gök gürledi, yağmur şiddetini arttırdı, yıldızlar parlamaya utandı.

O utancın gölgesinde Asi'nin bir kuş gibi çırpınan bedeni son kez yükselip alçaldı, mağrur bakışları boşluğa düştü ve gözleri kapandı.

Fırat başını yavaşça kaldırdı, uzun uzun baktı Asi'ye. Baktıkça tükeniyor, baktıkça bileniyordu. Kendini suçladığını biliyor, yanına gitmek, acısını paylaşmak, 'ben buradayım' demek istiyordum fakat söyleyecek tek bir sözüm, tek bir söz söylemeye yüzüm yoktu. İnsanlığımdan utanıyordum. İnsanoğlunun hırsları uğruna bir at ölmüştü bu gece. Tüm dünya bir araya gelsek, bu vebalin altından kalkamazdık.

Kalkamıyordum da.

Stresten, korkudan, kederden, açlıktan, uykusuzluktan bitap düşmüştüm. Midemden yukarı doğru yükselen yangınla baş edebilmek adına derin bir nefes alıp arabadan indim. Asi'nin cansız bedenine baktıkça içim kıyılıyordu.

Benim içim böyle kıyılırken Fırat'ın içindeki kıyımı tahayyül edemiyordum. Bitirmişti beni, mahvetmişti, içimi çürütmüştü. Dakikalar önce şahit olduğum o anı, Fırat'ın bir çocuk gibi ağlamasını ömrüm boyunca unutmayacaktım.

Boğazımı delik deşik eden hıçkırığı güçlükle yutkundum. Ağlamayacaktım. Ağlarsam susamazdım.

Fırat'ın, Asi'nin kana bulanan siyah tüylerini okşamasını izledim sessizce. Dudaklarını alnına bastırmasını, güçlükle mırıldandığı birkaç kelimelik vedasını. Duydum mu, hissettim mi bilmiyorum fakat 'Affet' diyordu. Fırat güç yetiremedikleri için Asi'den af diliyordu.

Yerdeki topraktan, gökteki yıldızlara kadar her şeyi, herkesi tarumar eden dakikaların sonunda Fırat hızla doğrulup Asi'ye sırtını döndü ve seri adımlarla yürümeye başladı. Ürkütücü bir ifadesizlik hakimdi bakışlarında, dehşet uyandıran bir hissizlik. Bastığı yeri titreten sert adımları her geçen saniye hızlanırken "Topla herkesi!" dedi Serkan'a. Yanımdan geçti, görmedi beni. Pimi çekilmiş bir bomba gibi, yakıp yıkmaya, yok etmeye programlanmıştı.

Mustafa "Siz eve geçin Eylem Hanım" dediğinde son kez Asi'ye baktım. İlk gördüğüm andan itibaren heybetine, asaletine, mağrur bakışlarına hayran olduğum atın cansız bedeni kara bir leke gibi kazındı zihnime. Ona bu kötülüğü yapanı, yaptıranı, bu gecenin yaşanmasına sebep olan herkesi yazdım bir kenara. Kötülük elbet cezasını bulacak ve o gün geldiğinde Asi huzura erecekti.

İSYAN ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now