Yemek - 2

8 2 0
                                    

Büyücüler benim için tamamen bir gizem. Kapasitelerinin ne olduğu hakkında gıdım fikrim yok ama her insan uykudayken savunmasızdır. Uyumaya ihtiyacı olmayan benim gibi bir vampir için bu ideal strateji lakin güneş battıktan sonra kendimi ne derece kontrol edebilceğimden emin değilim. Şanslıyım ki kontrolümü kaybetmeyi önlüyecek şey karşıdaki tabakta duruyor. hızlıca önümdeki yemeği bitirdim.
"Bayım çok bencilce gelecek ama hala açım sizi doyuracak kadar yediğinizden sonra sizin yemeğenizden arta kalanları da yiyebilir miyim?"
Siniri bozuldu ama yaşlı nazik adam rolünü fazla bozuntuya vermeden gülümseyerek...
"Haha bencillik ne demek tabiki de gel zaten fazla aç değilim kalanını sen bitir ama bir şartla bayım veya siz kullanma artık amca diyebilirsin bana."
"Tamam."
Samimi bir sevinçle masanın diğer tarafına gelip kaşığımla yemeğe dalıyorum sonunda alt tarafı bir gün insan eti olmadan kaldım denilebilir ama hergün insan eti yiyen içecek olarak insan kanında farklı bir şey tüketmişliği az olan benim için bu bir gün yaşamımın en sıkıntılı günüydü ama sonunda son buldu.
"Bu kadar iştahlı yemene şaşırdım normalde yediğim bu eti insanlar tatsız bulur."
"O zaman epey zevksiz insanlarmış onlar bu yediğim en iyi et."
Eti yudumlarken role girecek havada değildim ve aklımdan geçenleri söyledim arkamda yaşlı adamın yemek yiyişime dikkatle baktığını farketsem de umursayacak bir durumda değil derken tabak bitti... Vampir açlığıma sahip olmasamda hala vampir damak tadına sahibim o yüzden zevkimin yarıda kalması epey tatsız. Bir an aklımdan yaşlı adama saldırıp boynunu ısırmak geçmedi değil.
"Yemek bitti diye bayağı hayal kırıklığına uğramış gibisin"
"Tekrar bu eti yiyebilcekmiyim."
"Haha tabi ne zaman istersen. Senin iştahla yemek yediğini izlerken küçüklüğümü hatırladım. İnsanların çocuklara olan sevgisini biraz daha iyi anladım sanırım.
"Amcanın çocukluğu...Amca sen nerelisin? Niye ormanın ortasında ev kurdun?"
"Ev konusu şimdiye kadar sormamana şaşırdım açıkcası. İnsanların arasında kalmak istemediğimden ormanın ortasındayım. Nereli olduğuma gelirsek Kaldialıyım."
"Kaldia'dan taa buraya zor olmadı mı?"
"Büyüyle çoğu şey mümkün olabiliyor evlat şu belimdeki torbayı görüyormusun halk arasında destan büyüleri diye bilinen 10. kademe mekan büyüsüne sahip içinde bu yaşlı adamı ömrünün sonuna kadar idare edecek yemek bulunuyor."
Zaman sanki benim için durmuştu ömrü boyunca mı dedi? O yaşlı adamın ömrü o kadar uzun değil ama o torba beni şeytan diyarına olan yolculuğumu karşılayacak kadar yemek bulunuyor! Ahh! amragan tanrıları benim sesimi duymuş olmalı. Şansım ultra yüksek.
"Eğer çalınırsa bütün yemek stoğun çalınacak yani."
Çalmanın yolunu öğrenmek için sinsice sormaktan iyisi yok.
"Hmm torbanın pek bir olayı yok. Bütün sır torbanın üzerine gerçekleştirdiğim damga büyüsünde. Damga büyüsünü başka bir torbaya koyarsam o torba yemek stoğumu tutan torbaya dönüşür, önceki torbanın özelliği kaybolur. Yani damga büyüsünün formülü çaldırmadığım sürece sorun yok."
"Damga büyüsü nedir?"
"Büyülü simgeler çizilmiş bir zeminin üzerine bir nesne koyup büyülü sözleri söylüyorsun ve nesne damgalanmış oluyor. Çizilen simgelere göre belli özelliklere sahip oluyor."
Beni söylediği şeylere full odaklı görünce yaşlı adamın yüzünde bir gülümseme oluşuyor.
"Haha! İştahımız aynı, büyüye olan merakımız aynı, seni evlatlık olarak almamdan bir adım uzaksın."
Şaşırdım cidden samimi duruyor söylerken ya çok iyi rol yapıyor ya da gerçekten bana sempati beslemeye başladı. Eğer samimiyetine güvenirsem belkide bir usta çırak ilişkisi kurabilirim zaten bu insan beni öldürmek istese çoktan öldürmezmiydi? Yediği etin insan eti olduğunu bilmeme olasılığı var mı acaba? Fazla acaleci olmamalıyım pişman olacağım bir hataya düşebilirim.
Aramızdaki konuşma bitti. Bulaşıkları yıkamasında yardım ettim ve üst kattaki yatak odasına geçtik. Başka yatak odası olmadığını söyledi kendisinin bundan sonra çalışma odasında uyayacağını bana onun yatak odasına geçmem gerektiğini söyledi.
"Çalışma odası mı? Ne hakkında bir çalışma?"
"Büyü araştırmaları, okulumdan ayrılmış olsamda hala bir akademisyenim."
Görmek istediğimi söyledim ve içeriye girdim. Kitap ve kağıtlarla dolu mürekkep kokulu bir odaydı. Ona farkettirmeden dikkatimi
çeken isimsiz bir kitabı aldım. Kitabın üzeri tozlu olduğundan kaybolduğunu farketceğini sanmıyorum. Güneş batmaya başladı, yeniden gelen vampir güçlerim ve vampir gözlerim sayesinde her yeri hala rahat görebiyorum. Yatak odasına geçip kitabı açtım. Adsız olmasından tahmin etmiştim bu bir günlük. Bayağıdır yazı yazmamamış en son yazı 10 yıl öncesine ait. Bu günlüğü okuyup bu yaşlı adamla ne yapmam gerektiğini öğrenmeliyim. Şimdi düşününce adını öğrenmedim günlüğün başında yazıyordur... Buldum, yaşlı adamın adı... Şaka yapıyor olmalısın. Tesadüf olacak bir isim değil bu. İzgil Tur Dedgaris yani Kaldia'nın eski konsey başkanı... Hain vampiri öldüren ve ilk konsey başkanı seçilen Talis Tur Dedgaris'in torunu ve şuan bütün dünyada faliyette olan vampir avcıların başkanı Verma Dedgaris'in babası. Hey hey hey! Niye böyle büyük bir adama denk geldim. Lanet olsun! Bu adamın ismi karşısında vücudum titremeden edemiyor ve ben şu an o kişinin yatağında yatıp günlüğümü gizlice okuyorum. Hehe kesin ölücem. İşim bitti, buraya kadarmış. En azından günlüğün devamını okuyayım. Ne demişler zaten zehri içtiysen en azından yemeğini bitir.
Günlüğün devamında sonunda insan eti dolu torbaya geliyor sıraya tahmin ettiğim gibi içinde insan eti olduğundan haberi yok damga büyüsünün formülünü bir yerden bulup deneyince içinde bir dolu hazır kemiğinden ayrılmış bölümlerine göre kategorilenmiş ömrünün sonuna kadar yeticek kadar et bulunca kendinin epey şanslı olduğunu düşünüp sevinmiş muhtemelen o damga büyüsü formülü büyücü bir vampire aitti.
şimdilik ne kadar endişelenmeliyim bilmiyorum emekliliğe ayrılıp Kaldia'yı terk ettiğini yazıyor ve kaldia vampir avcılarıyla bir bağlantısı yok kızının vampir avcılarının başına geçtiğinden haberi bile olmayabilir birinin vampir olup olmadığını anlama büyüsü üzerine çalışmasına rağmen bir yerden sonra imkansız bulup çalışmasını bırakmış yani benim vampir olduğumu bilmiyor ve insan eti yediğinin farkında değil ama iştahımla ilgili yorumlar insan etiyle değil genel olarak yemek yemeyle alakalı olmalı bana sincap eti kendisine insan eti gelmesi ise sadece mekan büyüsü içinde zamanı doldurulmuş et yerine taze bir et vermek istemiş olmalı insan etinin bildiği etlerden ayrı tadını damga büyüsünün yemeğin tazeliğini korusa da içinde uzun süre kalan yemeği tatsızlaştırıyor olabilir diyip üzerine fazla düşünmeyip kestirip atmış tatlı bir et ikram etmek amacıyla bana sincap eti vermiş olmalı kendisi iştahı fazla olsada yemek olduğu sürece ayrım yapmayan biriymiş peki ne yapmalı günlüğü önemsiz gördüğüm yerleri atlaya atlaya tamamaen okudum gündüz oldu Sanırım ne yapıcağıma karar verdim
yandaki çalışma odasının kapısının açılma sesi duydum günlüğü gizleyip hemen kapıyı açtım
"Amca gece iyice düşündüm ben büyü öğrenmek istiyorum. Lütfen çırağın olmama izin ver."
Uykudan yeni uyanmış gözleri birden açıldı ve bana baktı sonra gülümsedi gördüğüm en sıcak gülümsemesiydi"
"Düşündüğüm gibi benim gençliğime çok benziyorsun Tamam evlat ama bilgi büyü zor uğraş yıllarımı veren benim bile kavrayamadığım tonca şey mevcut ama eğer hazırsan sana yep yeni bir dünya göstericem artık bana amca yerine Usta de ismim İzgil senin adın ne evlat"
"Obrev, ustam İzgil."

Ondan faydanabilceğim kadar faydalanmaktı planım artık işime yaramaz diye düşündüğüm anda ise terk edicektim. O benim ustam olmasının ardından 7 yıl geçti artık 14 yaşındayım. Onu sadece kullanabilceğim bir insan bozuntusu olarak gören ben hasta yatağının yanında göz yaşlarımı döküyorum hastalanıp yatağa düşünce olabildiğince hızlı civarda kutsal büyü bilen iyileştirebilcek biri aradım kütüphanesinde içinde kutsal büyü örülü damga büyüsü aradım ama nafile gözümün önünde gittikçe soldu yemeğini yedirmeye çalışsamda zayıflamaya başladı. Ölüme gittikçe yaklaşıyor Ustam Amcam dedem babam ona saygısızca bakan beni eğittip bana onsuz ulaşayacağım manzaraları gösterdi sayısız insanın hayatından küçük manzaralar anlattığı hikayelerden beni büyüledi sorumluluk duygusu aşıladın beni şuan ben olan yaptım sana inanılmaz bir saygı duymamı sağladın
"Usta..."
"Obrev senin gözünün önünde ölüceğimi hiç hesaba katmadın mı yoksa zamanı gelince sana etki etmeyeceğini mi düşündün ne bu üzüntü dünya yıkılıyor değil ya"
"Yıkılıyor benim dünyam yıkılıyor Usta İzgil"
"Abartıyorsun. Kızımda senin gibi gidişimi abartmıştı artık yetişkin oldun senin yaşında çocukları olan arkadaşlarım vardı böyle ağlaman..."
Ustam sözünü yarıda kesti sesli bir nefes almaya başladı konuşmak onun için zor gelmeye başlamıştı
"Kendine çeki düzen ver işte her sözü bu yaşlı adamdan bekleme"
"..."
tavana bakan yüzünü bana doğru çevirdi
"Verma cadısı bana hiç torun verme derdinde değil erkeklere hiç yüz vermezdi zaten ama sen benim için bir torun gibisin Verma çocukken ona pek zaman ayarlayamazdım senle geçen bu yıllar bu konuda biraz pişamnlık vermedi değil çocuklar çok değerliler her türlü işten daha çok Hey Obver ne iş yaptığımı sana hiç söylemişmiydim"
"İlk geldiğim gün günlüğünü çalıp okumuştum"
"Hahaha Seni velet... Cidden o kadar küçüklüğüme benziyorsunki bir yerden akrabayızdır belki aileni bilmemen kötü oldu"
"... Ben... Ailemi biliyorum o yalandı köle değildim"
"Kendini acındırmak için mi söyledin? Akıllıca..."
"Tek neden o değildi."
Ne yapıyorum ben cidden ona vampir olduğumu söyleyeceğim mi cidden ölüm döşeğindeki bu adama insanlığın azılı düşmanlarından sonuncusun Ustası olduğu mu söyleyeceğim ben neden yalan söyleyemiyorum?
"Ailenin kimler olduğunu saklamanın da bir nedeni vardı yani."
"..."
"Obrev ailen senin için ne kadar değerli?"
"Sizin kadar Usta İzgil."
"Biraz hayal kırıklığına uğradım tek ailenin ben olduğum fikri biraz hoşuma gidiyordu ama biyolojik torunum da olsan benle beraber başka bir deden olurdu benle onları eşit tutuğun için kıskanç olmamalıyım."
"Usta İzgil'in yeri Usta İzgil'e özel ailemin yeri aileme özel bir karşılaştırmada bulunmak zaten baştan anlamsızdı."
"Haklısın... Obrev bundan sonra ne yapıcaksın?"
"Güneye doğru yolculuğa çıkacağım."
"Nerede yerleşmeye karar verirsin bilmem ama Kaldia'ya bir uğra kendimle övünmek gibi olucak ama ben bıraktığımda dünyada Kaldia kadar muhteşem bir ülke yoktu."
"kesinlikle uğrayacağım."
"Kaldialı avcılarıyla kavgaya girmemeni ama benim gibi rahat koltuklarında büyü çalışması yapan birine göre onlar sayısız savaştan sağ çıkmış her biri ayrı savaş kahramanı olan insanlar şimdiki senin onlara karşı kazanma şansın yok.
"Farkındayım ama bence ustam kendini çok küçük görüyor."
"Ölüme bu kadar yaklaşınca insanın kendi küçük görmesinden başka bir şey kalmıyor son sohbetimiz tadının ekşi olmaması çok iyi oldu göz yaşlarını tutmanı takdir ediyorum sürekli ağlasan çok sıkıcı bir sohbet olurdu."
"Tutmak için çok çabalıyorum."
"Kendini Salma vaktin yaklaşıyor."
"Konuşmamız devam ettiği sürece öyle bir sahne size göstermeyeceğim."
"Bende ondan bahsediyordum zaten konuşmanın bittiği benim hala dünyayı görebildiğim zamanın sonuna geliyoruz."
"Usta İzgil..."
"Kendine iyi bak Obrev. Benim için ve muhtemelen ailen içinde dünyanın merkezi sensin."
"Kendime değer vericeğim. söz veriyorum."
Usta İzgil yüzünü ölüm döşeğinde olan birinden beklenmeyecek canlı bir gülümseme kapladı.
"Amragan'da görüşürüz Obrev."
"Amragan'da görüşürüz Usta İzgil."
Göz yaşlarımı saldım O gün ağlayabilceğim kadar ağladım.

AmraganWhere stories live. Discover now