"İnşallah" dedi nefesimi bırakırken.
____________

"Aha şu kandili de alırsınız. Ben haber edip geleyim."

Bıraktığı yerden aldı kandili ona cevap vermedi zaten cevabını beklemeden gitmişti.
Ahırdan çıktıktan sonra eve doğru yürüdüler. bir anda bir karaltı önlerine atladı. Gülbahar hatun korkup iki adım geriye sıçrarken o eğilip kafasını okşayınca köpek olduğunu anlamıştı.
Meğer delikanlının kendi köpeğiymiş. Ona çok bağlıymış. Onu çok seviyormuş. Bir de utanmadan dedi ki;

"E beni sevmeyecekte kimi sevecek. Sevilmeyecek adam mıyım ben?"

Ne kadar sinirini bozsa da ses etmedi, nasılsa misafirdi zaten yeterince hırçın davranmıştı.
Bir geceliğine gelmişti ve kim kimi sevecekse sevsindi...

Çok yorgundu ve bir an önce uyumak istiyordu. Gülbahar hatunu evin tahta kapısında bırakıp içeri gitmişti.
Evin kapısından biraz açılarak evi incelemeye başladı. İki katlı bir evdi ve tahtadan yapılmıştı.

Giriş katta kapının sağında ve solunda camlar vardı. Üst katta kapının üstüne denk gelen yer az daha dışarı çıkıktı ve büyük penceresi vardı. Yine aşağıdaki gibi sağında ve solunda pencereler vardı. Üst sağ pencereden ışık sızıyordu. Orada olmalıydılar.

Ne kadar küçük bir evdi... Acaba hizmetliler için başka bir yer mi tahsis etmişlerdi.

Tekrar eski yerine döndü yavaş adımlarla... Sıkılmaya başlamıştı.
Biraz geç kalmıştı. Acaba annesi müsaade mi etmemişti. Yük mü olacaktı acaba... Ağlamak geliyordu içinden, çok bunalmıştı...
Ve hafif yağmur döküştürmeye başlamıştı...

Sonbahardı havalar yavaş yavaş bozuluyordu. Toprak kokusuna karışmış değişik bir koku sarmıştı etrafı. Rüzgârın esmesi içini ürpertiyordu...

Sırtını kapıya yasladı, daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı, yavaşça çömeldi yere...
Artık kendini tutamıyordu, istemeden ıslatıyordu yanaklarını gözyaşları... Çok yalnız hissediyordu kendini...
Ona umut veren delikanlının gelmeyişi umutlarını çökertiyordu...
Bu günü düşündükçe ağlaması şiddetleniyordu. Nihayetinde bir konak hanımıydı ve hiç dışarıya çıkmamıştı...

İlk defa uzaklara gitme teşebbüsünde bulunmuştu onda da başına neler gelmişti...

"Ne talihtir Allah'ım!" diyordu "Sen yardım et!"

Başka söyleyebileceği biri var mıydı ki?

Başka kimden yardım isteyebilirdi...
İçeriden sesler gelmeye başlayınca toparladı kendini. Kalkacak hali yoktu, başını kaldırdı ve beklemeye başladı...

Az sonra kapıdan çıkan delikanlı tebessümle bakıyordu. Hali umutlandırsa da mahzundu...
Bir dediği iki edilmez, birçok insanın imrenerek baktığı biriyken şimdi el âlemin kapısında içeri girebilmek için izin bekliyordu...

"Çok beklettimse kusuruma bakmayasınız." Dedi tebessümle.

Cevap vermek yerine yavaşça ayağa kalktı.

"Anam rahatsızdır ihtiyaçlarını giderdim. Bacımda bir yere gitmiş gelir birazdan. Siz buyurun içeriye." Dedi kapıdan kenara doğru yol verirken.

"Sağ olasınız." Derken oda kandili almış içeriye girmişti. Çarıklarını çıkarttı zira oda öyle yapmıştı.
Bir kapıdan daha geçip merdivenlerden çıktılar. Sağdaki odaya girdiler.
Kandili koydu masaya ve "Burası bacımın odasıdır. Birazdan gelir zaten. Şu karşı odada da anam yatar, siz rahat olasınız. Ben aşağıya inip aşlık hazırlayayım, namazınızı kılar gelirsiniz." Dedi.

Gülbahar HatunΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα