Bölüm 39

32.4K 1.7K 232
                                    

Koşu bittiğinde sıraya geçerlerken önlerinde durdum.

"Şınav pozisyonu alınacak. Al!"

Hepsi aynı anda yattığında saymaya başladım. En baştaki kişiden en sondakine kadar yürüyüp dururken bir yandan da saymaya devam ediyordum. Ellerimi arkada birleştirdim ve saymayı bıraktım.
Bu sırada mekik çekmeye başladılar. Ne sıkıcı iş bu komutan olmak da ya. Hayır tamam yorulmuyorsun iyi ama böyle de çok sıkıcı canım. İnsan biraz aktif olmak istiyor. Şimdi anlıyorum Çağatay'ın neden arada bizimle yaptığını. Genelde yapar zaten.

Antrenman bittiğinde hepsi otururken onlara su götürüp yanlarına oturdum.

"Bugün biraz basit geçti sanırım? Pek yorulmadınız."
"Her zaman söylerim komutanım. Çağatay komutandan daha insaflısınız."

Onu biliyoruz zaten. Bilmediğim bir şey söyle. Yerden kalkıp onları orada bıraktım ve üzerimi değiştirip odama gittim. Masanın üzerine bırakılan dosyalara göz atarken kapı çaldığında kafamı kaldırıp içeri çağırdım. Hakan abi dışarıdan bana baktı ve gülümsedi.

"Biraz konuşalım mı?"
"Tabii, Hakan abi. Gel."

Masanın önündeki sandalyeye oturdu ve ellerini önünde birleştirdi önce. Daha sonra bana baktı. Kalkıp karşısına oturdum.

"Seninle astın olarak değil de abin olarak konuşmak istiyorum."
"Tabii ki Hakan abi. Seni dinliyorum."

Bir süre ne söyleyeceğini düşünüyormuş gibi gözlerini yukarı kaldırdı ve sessiz kaldı. Çok geçmeden tekrar bana döndü.

"Çağatay ile aranızın bozuk olduğunun farkındayım. Sadece beni abin olarak görüyorsan eğer sana birkaç şey söylemek istedim."
"O nasıl söz Hakan abi. Tabii ki abimsin sen benim."
"Aranızdaki ilişkinin farkındayım. Yani sevgili olduğunuzu biliyorum."

Bildiğini ben de tahmin ediyordum zaten.

"Deniz yüzünden aranız bozuldu sanırım. Açelya, tepki göstermekte çok haklısın. Bu konuda hep arkandayım. Ama pişman olacağım şeyler yapma olur mu?"
"Nereden bileceğim pişman olacağımı?"

Bile bile sorduğumda güldü.

"Bu sadece aranızda eski bir tartışma olarak kalsın yıllar sonra. Birbirinizi bırakmayın. Tepkini sonuna kadar göster ama onu hep itme tamam mı? İkiniz de bunu kaldıramazsınız. Farkında değilsiniz ama birbirimize zarar veriyorsunuz. Çağatay'ın bugün antrenmanı sana vermesinin sebebi de dosya işleri falan değildi. Odasında deli gibi dönüp duruyordu. Bir ara kendi kendine konuştuğunu gördüm.
Sen başka bir haldesin. Çoğu kez sana seslenen kişileri duymuyorsun. Aklın başka yerde. Ki ikinizin de nerede olduğu belli zaten. Kendini yorma tamam mı? Kendin için affet için soğuduğu zaman. Çağatay için değil. Beni yanlış anlamıyorsun değil mi?"
"Seni gayet iyi anlıyorum abi. Ben de çok düşünüyorum ama kendime izin veremiyorum ki. Ben de affetmek istiyorum ama yapamıyorum."
"O zaman yapabildiğim zamana bırak. Biraz çabalasın öyle değil mi?"

Sonunda gülerek sorduğunda hafif tebessüm edip kafamı salladım. Ayağa kalktığında yavaşça ben de ayaklandım.

"Buraya sana yemeği haber vermek için gelmiştim. Bizimkiler Deniz ile bir yere gitmedikleri için tüm tim olarak yemek ayarladılar. İlerideki çin restoranında yer ayırtmışlar."
"Saat kaçta?"
"Akşam 8 gibi."
"Tamam."

•••••

İçeri girip bizimkileri gördüğümde hemen yanlarına gittim. Hepsi gelmişti. Sona kalmışım. Ve ne hikmetse masada bir tek Çağatay'ın yani boş. Kesin tesadüftür bu şimdi.

Bordonun AşkıOn viuen les histories. Descobreix ara