Son zamanlarım olması sebebiyle hormonlarım tavandı. Sürekli duygusal ve asabiydim.

"Of!" Diye sitem ettim Ares'e bakarak. Patilerini karnıma koymuş kafasını da kucağıma yaslamıştı. Televizyonda ki bir şeye odaklanmıştı ve izliyordu.

İç çekmemle mavi gözlerini bana çevirdi. Kulaklarını oynatıyor kafasını yana yatırıyordu. Kuyruğunu bacaklarıma vurmaya başladı.

"Çok sıkıldım oğlum, dışarı mı çıksak biraz?"  Kulaklarını oynattıktan sonra dilini dışarı çıktı ve havlayıp kucağımdan atladı.

Dışarı lafını duyunca kuduruyordu.

Koşarak tasmasının olduğu yere gitti. Ayakkabılığın üstünden zıplayarak çektiği tasmayı koşarak bana getirdi.

Daha 3 saat önce dışarı çıkmıştık, neydi bu dışarı sevdası?

"Tamam oğlum, tamam." Eylül'ün başlarında olduğumuzdan hava soğumuştu ve yağmurlar başlamıştı. Üstüme ceketimi alıp güneş gözlüklerimi taktım. Ayakkabılarımı nasıl giyecektim? Çok zordu. Eğilemiyordum ki!

Kendimi yere devirdim. Ares etrafımda koşarak dolanıyordu. "Bekle oğlum, şunları giymem lazım." Dedim ayağıma ulaşmaya çalışarak.

Nefes nefese kalsamda bir şekilde giymiştim. Sırada kalkmak vardı.

Sağa döndüm, sola döndüm olmadı.

Sıkıntıyla iç çektim. Şuraya tutunsam kalkabilir miydim?

•••

Kalkmam tam 20 dakikamı almıştı. Fakat sonunda evden çıkabilmiş, Ares'i uzun zamandır ertelediğim veteriner kliniğine bırakabilmiştim. Genel kontrol ve eksik aşılar tamamlanacaktı. O sırada ise alışveriş yapmaya karar vermiştim.

Bebeğim tam 9 aylıktı. Onun dışarı çıkması için her yolu denemiştik ama doktor zamanın daha erken olduğunu söylemişti. Bizce geç bile kalmıştı.

Eylül ayının başlarındaydık. Havalar birden soğumuştu ama bugün şansıma açıktı. Giyebileceğim en rahat şeyleri giymiştim ve bu da baya rezil gözükmeme sebep olmuştu. Modadan en az 700 kilometre ötedeydim şu an.

Ancak umrumda olduğunu söyleyemeyecektim.

Zira 9 aylık kocaman mı kocaman bir göbeğe, bolca sırt ağrısına ve nefessiz kalmaya maruz bırakılmıştım. Evet nefessiz.

Oksijeni karnımdaki minik canavarla paylaştığımdan ve o artık minikten ziyade kocaman bir insan olduğundan dolayı aldığım oksijen ikimize de yeterli gelmiyordu ve ben sürekli nefes nefeseydim.

Yakınlarda ki alışveriş merkezlerinden birisine girmek üzere karşıdan karşıya geçiyordum ki bana doğru gelen bir grup insanı görmemle sesli bir nefes verdim. Şu an havamda değildim ve topuklamak zorundaydım.

Gözlüğümü takıp ceketimi omuzlarıma geçirdim ve bebeğimi korumak adına elimi ona sardım.

"Aksel hanım merhaba!"

"Aksel hanım bebeğinizin sezaryanla alınacağı haberleri doğru mu?"

"Barlas Bey'le ayrılık hakkında çıkan dedikodulara cevap verecek misiniz?"

Tüm sorular üstüme yığılırken tek elimi kaldırdım ve gülümsedim. Demek ki bu alışveriş maceramda burada bitecekti.

"İyi günler arkadaşlar."

• Aksel • Where stories live. Discover now