《 final + sonsöz 》

1.8K 108 152
                                    

Kapı kilidinin açılma sesini duyduğunda başını hole doğru çevirerek "Hoş geldin Chris." dedi Jennifer. Üzerinde oynamalar yaptığı kamera kaydı görüntülerini haber kanallarının iletişim numaralarına yollamayı henüz bitirmişti. "Bugün erkencisin."

"Kendimi iyi hissetmiyordum, başımın ağrısı geçmek bilmedi. Ben de eve dönmek ve işleri Melanie'ye bırakmak zorunda kaldım." diyerek eşinin yanına geldi ve alnına küçük bir buse kondurdu Chris. Evinin çalışma odasında karşılaşmalarından beri Melanie'yi ne o görmüş, ne de Chris ondan bahsetmişti.

"Sahi," dedi. "Melanie ile aranız nasıl? Anlaşılan son zamanlarda pek bir sıkı fıkısınız." Chris'ten Melanie'nin evlerine elini kolunu sallayarak girmesine göz yummadığını kanıtlayacak ikna edici bir cevap bekliyordu.

"Gayet iyi, bana çok yardımcı oluyor." cevabını alınca ise sımsıkı kavradığı ilaç kutusunu parçalamak istercesine kuvvet uyguladı Jennifer. "Ayak işlerini de yapıyor mu? Eşyalarını alması için onu evimize yolluyor musun? Küçük bir çocuğu bakkala gönderirmiş gibi..."

"Neden bahsediyorsun sen?" diyerek dizlerinin üzerine çöktü ve Jennifer'ın yüzünü net bir şekilde görebilecek hizada durdu. Parmakları Jennifer'ın çenesine uzanmıştı ki kadın, dolan gözlerini kırpıştırarak başını yana çevirdi.

"İlaçlarını neden almıyorsun?" diye sordu burnunu çekerek. Baş ağrısı sebebiyle işi bırakıp eve dönmesinin, ilaçlarını almamasından kaynaklandığını düşünüyordu.

Chris cevap vermedi. O da aldığını sanıyor olmalıydı ancak ilaçlar yerinde duruyordu. Jennifer'ın ona ilaçlarını alması gerektiğini, almazsa hastalığının ilerleyeceğini söylemesine rağmen yine unutmuştu. "Me-Melanie..." diyebildi. "Bana ilaçlarımı o veriyor. Kutunun nasıl hala dolu olduğunu bilmiyorum."

Gözlerini faltaşı gibi açan Jennifer, bu sözlerin üzerine hiddetle ayağa kalktı: "Melanie sana ilaç mı veriyor? İlaçların kutusunda duruyor, sana ne ilacı veriyor olabilir?"

Chris yine sessizliğini korumuştu, suçluluk duyduğunu belli etmek istercesine başını eğiyordu yalnızca. Jennifer'ın beyninde ise şimşekler çakıyordu. Melanie'nin "Bu nedenle de Bay Russell'ın kliniğinde çalışıp kendi ayakları üzerinde durabilen bir insan olabilmeyi seçtim. Sen de halimden anlarsın, şimdilerde spor salonu işleten kaç tane kadın antrenörün olduğunu düşünüyorsun ki? İkimiz de iyi yerlere gelebilmek için çabalayan birer kadınız." sözleri kulağına fısıldanıyor gibiydi sanki. İşte o an olan biteni anladı: Kandırılmıştı.

Tam bir aptalım, diye geçirdi içinden. Melanie, Chris'i bir rakip olarak görüyor ve yolundan çekilmesini istiyordu. Klinikte yalnızca bir asistan konumunda yer almak istemiyordu, daha fazlasına sahip olma istiyordu. Bu sebeple Chris'in ilaçlarını almasını engellemiş, başka ilaçlar vermişti.

"Peki ya anahtar?" diye sordu Jennifer, elleri titriyordu. "O kadın evimize nasıl girdi?" Belli ki Melanie, Jennifer'a eve nasıl girdiği konusunda da yalan söylemişti ancak yedek anahtarın halının altına saklanmış olduğunu yalnızca evin sahibi olan Russell'lar biliyordu.

"Yerini söyledim, bir şeye ihtiyacı varmış." dedi Chris usulca. Eğer Melanie, Jennifer'a karşı dürüst davranmış ise yedek anahtarı Chris'ten aldığı yalanını uydurmazdı. Üstüne üstlük geri dönmekten bahsetmişti. Eve ilk girişi değildi.

Jennifer iç çekti. "Bana doğruyu söyle Chris, hayatında başka biri mi var? Ve eğer öyleyse... Bu kişi Melanie mi?"

Chris başını olumsuz anlamda salladı ancak başka hiçbir şey söylemedi. Jennifer'ın şüphelenmek için yeterli sebebi olduğunun farkındaydı ancak inkar edecek olması durumunda ona karşı sunacak herhangi bir argümanı yoktu.

Çörekler Ama Tarçınlı OlanlardanWhere stories live. Discover now